Evet;
Şanlı Tarihimizi şahlandıran
Taçlandıran cümle!
Türkiye Cumhuriyeti'nin harcı;
alkolle değil
şehitlerimizin kanıyla karılmış;
bir harçtır.
23 Nisan tarihi;
Hiç önemli değil;
Şekiller önemli değil!
23 Nisan tarihi önemli değil!
Ama beni ilgilendiren;
Bu tarihlerin
Bu 90 kez yinelenen 23 Nisanların;
Benim çocukluk yıllarımda;
Senin sizin gençlik yıllarında;
Kaderimdeki değişikliklerdir.
İşte bugünkü genç yavruların;
Kaderlerinde gerçekleştirdiği değişikliklerdir;
Allah cc;
sizin dış görünüşünüze
mallarınıza bakmaz.
Ama o sizin kalplerinize
işlerinize bakar."
Geçen yazımda anlatmaya çalıştım;
Kılıçdaroğlu'nun
Bahçeli'nin bayramlarını anlatırken;
Ulusalcı olarak ortak anlatımlarını;
Türk Milletinin kaderinin oluşumundaki;
Başbakanımızın
Çok ümitlerle tam bilincimizle kullandığımız;
O y l a r ı m ı z ı n;
Nasıl ivmeler kazandığını göstermesinin;
Verdiği gururu onuru
Dillendirmeğe taçlandırmaya çalışıyorum.
İktidar; kayıtsız şartsız millete aittir.
millet, kendisini oluşturan fertlerden ayrı,
onların üstünde bir kişiliğe,
bir iradeye sahiptir
ve egemenlik bu kolektif kişiliğe aittir.
Diyorlar.
Türk Milleti derken;
Ne zaman Türk Milleti olmuşlar;
1919 Cumhuriyet İhtilaliyle;
Allah'ın cc gücünü Türk semalarından kaldırarak;
Bağımsız millet olma gururunu yaşatıyorlar.
Bu ikilinin elde ettikleri bağımsızlık;
Allah'ı cc alt etmenin;
O'nun ilahi iradesini alt etmenin;
Bayramını yaşatmışlar;
Türk Milletine yeni bir kader çizmişler;
İşte o Türk Milleti'nin kaderini belirlemişler.
Ama işin en ilginç yanı şuydu;
Allah'ı cc alt eden bu iki parti;
Siyasi irade sahiplerinin Millet olma;
Zaferlerinin bayramını bu biçimiyle;
Deşifre etmemizi;
Her iki siyasi irade sahipleri de
anayasal suç saymışlardı.
Kılıçdaroğlu da Bahçeli de
İşte 23 Nisan gerçeğini
18 Mayıs gerçeğini
29 Ekim olayını Millet olmanın;
Gururuyla;
Allah'ın kaderini alt etmelerini kutlamışlardı.
Allah'ın Milleti yok olmak üzeredir.
İşte şimdi sözü tamamen;
Oy vermekten gurur duyduğum;
TBMM'deki Vekilim;
Başbakanımın açıklamalarına bırakıyorum:
Başbakan Erdoğan,
tek parti iktidarı döneminde;
alkol teşvikinin;
propagandaya dönüştüğünü savunarak, '
O dönemde, alkollü içkilere;
adeta 'halis gıda süsü' verilmek istenmiştir'
* İLK MECLİS YASAKLADI:
O gazi Meclisimizin bir cuma günü;
dualarla açılan o yüce meclisimizin çıkardığı;
ilk 5 kanundan biri;
Men-İ Müskirat Kanunu'dur.
ALAFRANGALAŞACAĞIZ DİYE:
Tek parti iktidarının tepeden inmeci
dayatmacı çağdaşlaşma zihniyeti yüzünden;
kanun,
tümüyle yürürlükten kaldırıldı.
'Çağdaşlaşacağız modernleşeceğiz
Uygarlaşacağız alafrangalaşacağız' denilerek;
adeta taklitçi bir anlayışla;
alkol tüketimi özendirilmeye
teşvik edilmeye başlandı.
* SÜT DİYE VERDİLER:
Tek parti iktidarı döneminde;
alkol teşviki;
o kadar abartılı bir propagandaya dönüştürülmüştür ki;
lokantalara afişler asılmış
alkolün ne kadar faydalı olduğu anlatılmıştır.
O dönemde, alkollü içkilere adeta
'halis gıda süsü' verilmek istenmiştir.
Dahası;
alkollü bir içki olan bira,
Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki romanlarda;
maalesef,
'milli bir halk içkisi' olarak takdim edilmiştir.
Ankara'da
Atatürk Orman Çiftliğinde çocuklara;
adeta süt gibi meyve suyu gibi alkolü içkiler
içirilmeye başlandığını gösteren fotoğraflar elimizde var.
LAİKLİĞE TEHDİT DEĞİL:
Hükümet olarak,
alkolle ilgili yaptığımız her düzenleme,
bakıyorsunuz, gidiyor,
o tek parti zihniyetine dokunuyor.
Cumhuriyet'e
laikliğe bir tehdit gibi lanse etmek,
ta oralara taşımak,
1940'ların zihniyetidir,
Soğuk Savaş döneminin refleksidir,
Türkiye Cumhuriyeti'nin harcı alkolle değil,
şehitlerimizin kanıyla karılmış;
b i r h a r ç t ı r.
Demokratik laik
sosyal bir hukuk devleti,
hiç kimsenin yaşam tarzına karışamaz,
dayatma yapamaz,
hatta propaganda yoluyla zararlı alışkanlıkları teşvik edemez.
ANAYASAL GÖREV;
Anayasa'nın 58. Maddesinde:
Devlet,
gençleri alkol düşkünlüğünden
uyuşturucu maddelerden
suçluluk kumar
benzeri kötü alışkanlıklardan
ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır
dolayısıyla bu ülkenin yöneticileri olarak
tedbir almak
yasal düzenlemeler yapmak durumundayız.