DEDİKODU

Mehmet Ali Coşkuner

Dilin afetleri içinde, üzerinde önemle durulması gereken konu, şüphesiz dedikodudur. Kul hakkını ihlale sebep olan dedikodu, sahibinden helallik alınmadığı takdirde, kişinin iyiliklerini de tüketen bir felakete dönüşmektedir.
Farkında olarak ya da olmayarak sık yapılan iletişim şekillerinden biridir dedikodu.İletişim şekli diyorum çünkü dedikodu yapmak için en az üç kişiye ihtiyaç vardır. İki özne bir araya gelir, birbirine bağlanır ve üçüncü özneyi konunun nesnesi yapar, bu durumda üçüncü kişi sanal olarak ortamda varlığını sürdürür…

Eğer bir insanda azıcık insanlık varsa yalan söylemez. Dedikodu yapmaz. Dedikoduyla bir insanı vurmak, küçültmek insanlıktan çıkmış, bozulmuş, çürümüş, elinden hiçbir şey gelmeyen, elinden hiçbir şey gelmediğini kabul edecek kadar düşkünleşmiş bir insanın kârıdır. Bu duruma gelmiş bir insanı karşına almak onun durumuna düşmek olur. Bir toplum böyle köksüz, yoksul, amaçsız hale gelirse, o toplumdaki insanların birinci işi dedikodu olur. Anladım ki insan bilgi konusuna gelince sünger gibi olmalı, her şeyi emmeli. Dedikodu kısmına gelince huni gibi olmalı, bir kulaktan girip diğerinden hepsini çıkartmalı.                                                                       

Kötü ve olumsuz olan bilgiler konusundaysa küçük delikli süzgeç gibi hareket etmeli. İyi, doğru ve faydalı olacaklar hakkındaysa geniş gözenekli elek gibi durmalı.İnsanlar niçin başkalarının sırlarını bu kadar merak ederler? Oysa herkesin kendine göre büyük ya da küçük bir sırrı vardır. Dedikodu yapanlar ise çoğunlukla kendi suçlarını örtmek isteyen kişilerdir. Başkaları kötüyse, kendisi iyidir! Unutmamak lazım gelir ki; dilin gıybeti caiz olmadığı gibi kalbin gıybeti de caiz değildir. Kişinin, bir başkası hakkında diliyle dedikodu yapması, gıybet etmesi nasıl haram kılınmışsa, kalbiyle gıybet etmesi de haram kılınmıştır. Öyleyse, kâmil bir müslüman, insanların kusurlarını başkalarına söylemeyeceği gibi, kendi kendine de söylememek icap eder.

Dedikodu nasıl bir şey biliyor musunuz? Böyle evinin içine çöp boşaltmışsınız gibi. Ağzınızı, içinizi, evinizi kokutuyor.Rahatlatır sanıyorsunuz ama pisletiyor insanı. Gülün geçin.Unutmayın ki Hep dedikodu yapanların başına mutlaka, ayıpladıkları, beğenmedikleri, çekiştirip durdukları şey gelir. İnanılması en zor dedikodular, aptalların belleğinde en uzun kalanlardır.

Dedikodu… 
Varları yok eden, baş kesen, evleri yıkan, ocakları söndüren, yalanla iftirânın gayrimeşrû veled-i zinâsı olandır.Dedikodu, belanın ve nefretin çekirdeğidir; veba gibi salgın bir hastalıktır. Dedikodu dan uzak durmalıyız. Yapanlara izin vermemeliyiz. Çünkü; Sevdiğimiz kişilerle konuşurken öyle konuşmalıyız ki, yarın onlarla dost olduğumuzda söylediklerimizden utanmamalıyız.  

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.