2010 yılında, o günkü Başbakanımızın “ben izin verdim” dediği, İHH organizatörlüğündeki Mavi Marmara gemisi, “Gazze’ye insani yardım götürüyorum” söylemiyle yola çıkıp, uluslararası sularda, Siyonist İsrail (pardon şimdi DOST İsrail) askerlerince katliam yapıldığında, Türkiye ayağa kaldırılmış ve iç politika malzemesi olarak 5 yıla yakın kullanılmıştı.
Hatta, Mavi Marmara gemisi Nuh’un gemisi gibi, liman liman gezdirilip, İslami hassasiyeti olan insanların bir çoğu gözyaşlarıyla gemiyi ziyaret etmişler, İsrail’e lanet okumuşlardı.
İHH Başkanımız da uzun süre davaların takipçisi olmuş, popülaritesi o kadar artmıştı ki, neredeyse dış politika danışmanımız olacaktı!
O günlerde, özel sohbetlerimizde, sosyal medya yazılarımızda, İsrail’i hepimiz kınamıştık ancak ben daima bu gemi yolculuğunun yanlış olduğunu, nerdeyse Osmanlıyı 1.dünya savaşına sokan Goeben ve Breslau gemilerine benzediğini yazdığımda, bir çok alkışsever tarafından eleştirilmiştim.
İsrail’in hatasının hem uluslararası sularda cinayetleri işlemesi hem de silahsız insanları silahla katletmesinin canilik olduğunu yazmıştım.
Alkışseverlerimiz “ne yani; Gazze limanında vursa haklı mı olacaktı?” diye vaveylayı basmışlardı!
Her yerde coca colalar, parası verilip alınarak (!) imha ediliyor, Kur’an-ı Kerimdeki “Yahudilerle ilgili ayetler” dillerden düşmüyordu!
Aynı nakaratlar, Rus uçağı düşürüldüğü zaman da tekrar edilmiş; yapılanın yanlış olduğunu yazdığımızda, bu defa da Rus yanlısı olarak damgalanacaktık neredeyse!
Suriye konusunda hâkeza aynı…
Aslında, o günlerin Başbakanı, bu günkü Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan keşke danışmanlarını herşeyini alkışlayanlardan değil de, arasıra itiraz edebilen, fikir yürütebilen uzmanlardan seçebilseydi bu kadar hatanın çoğunu yapmayacaktı.
Gelinen nıoktayı uzun uzun anlatmaya gerek yok!
Yakında Suriye ile de buzlar eritilip, yakınlaşmalar başlayacak.
İnşallah bu defa da şimdiye kadar cani, vahşi denilen Esad’ı Muttaki bir Müslüman, Vatansever ve dahi Seyyid ilan etmezler!!!
Devletlerarası hukukta ezeli ve ebedi dostluklar, düşmanlıklar olmaz; ezeli ve ebedi menfaatler birliği olur.
Bu kadar kargaşa, kırılma, yanlışa alkış inşallah bize şunu öğretir:
İnançlar ve dış politika iç siyaset malzemesi yapılmamalı.
Parti müntesipleri, sevenleri de yanlışı alkışlamamalı ki, sevdikleri partinin ömrü uzun olsun!