Şubat ayında yaşanan depdemden 11 ilimiz etkilenmiş, Adıyaman, Kahramanmaraş ve Hatay illerimiz en büyük hasarla karşılaşan iller olmuştur. Bu depremde; binlerce vatandaşımız ölmüş, onbinlerce vatandaşımız yaralanmış, milyonlarca maddi zarar oluşmuştur. Bu konularda çok şeyler söylenmiş, herkes kendince yorumlar yapmış, depremi yaşayanlarla deprem sonrası bölgeyi inceleyenler arasında bazen örtüşmeyen değerlendirmeler de olmuştur.
Dikkatimizi çeken; böylesi devası sonuçları olan ve ülkemizin 20 milyon insanını ilgilendiren konuda ilgisi olan da olmayan da, yetkisi olan da olmayan da konuşmuş ancak ilahiyatçılardan ve yetkili din adamlarından neredeyse hiçbir değerlendirmeler duyulmamıştır. Sonuçları; derin toplumsal darbeler oluşturan ve travmatik sahneler meydana getiren böylesi bir geniş katmanlı konu hakkında en ikna edici değerlendirmeler ilahiyatçılardan ve din adamlarından beklenmektedir.
İnsanların ruhsal durumlarını etkileyen konularda sağlıklı düşünmek ve doğru değerlendirme yapabilmek için; inanç değerleri üzerinden doğru yorumlar yapmak gerekir. Böyle olursa ancak insanlar ikna olabilir ve olayları sağlıklı bir şekilde sindirebilirler.
Üç günlük bir ziyaret için deprem bölgesine gittik. Maksadımız; depremde zarar gören dostlarımızın acısını paylaşmak, ayrıca da depremin sonuçlarını mahallinde görmektir. Ziyaret programımızın merkezi, Hatay ilimizin Antakya ilçesi olmuştur. Samsun-Antakya yol güzergahını da deprem bölgeleri üzerinden seçtik. Eşim Halime Kesmen'le birlikte, özel aracımızla yaptığımız yolculuğumuz esnasında; Antep İlinde Nurdağı ve Islahiye ilçesini, Hatay'da Kırıkhan, Samandağı, İskenderun ve Antakya ilçelerini ziyarete ettik, gezdik, gördük, inceledik.
Özellikle; Hatay merkezde bize ev sahipliği ve rehberlik yapan Aydın Zitto kardeşimizden çok istifade ettik. Daha önce firmamız KESMEN TURİZM organizasyonuyla, kültür turları kapsamında, sözünü ettiğimiz ilçelere defalarca program düzenlemiş, rehberliğinide yapmıştım. Bu nedenle de, bölgenin deprem öncesi durumunu çok iyi biliyorduk.
İsimlerini zikrettiğimiz bu ilçeleri deprem sonrası yaptığımız bu ziyarette, şaşkına döndüren manzaralarla karşılaştık. Hayâlet şehir tarifi, tam da gördüğümüz manzaranın özetidir. Özellikle; türbelerdeki manzara zihrimizi çokça zorlamıştır. Deprem öncesiyle, deprem sonrası arasında mukayese yapma imkânımız olduğu için, bir çok konuyu akılla izâh edemedik.
50 bin nüfuslu Nurdağı ilçesinde, 70 bin nüfuslu Islahiye ilçesinde, 115 bin nüfuslu Kırıkhan ilçesinde, 125 bin nüfuslu Samandağı ilçesinde, 250 bin nüfuslu İskenderun ilçesinde, 400 bin nüfuslu Antakya ilçesinde oturacak bir tane evin bulunmamasını hayretle, ibretle ve hikmetle gördük. Bu ilçelerde deprem öncesinde ikamet eden 1 milyon civarındaki vatandaşlarımızın bir kısmının geçici olarak, bir kısmının da kalıcı olarak ülkemizin diğer illerine göç ettiklerini öğrendik.
Ayrıca, devletin kurmuş olduğu Konteyner yerleşim yerlerinin de büyük oranda ihtiyaca cevap verdiğine şahit olduk. Devlet elinin bölgede hizmete dönüştüğünü müşahede ettik. Canı yanan vatandaşlarımızdan devlete sitem edenlerle de karşılaştık. Özellikle hükümete yakın görüş sahibi olduğumuzuve sayın Cumhurbaşkanımızın partisinde karı-koca siyaset yaptığımızı öğrenenlerden, nazlarını sitam sözcükleriyle bize ifade edenleri de gördük.
Her ne kadar böylesi devasa sorunun, öyle kısa vadede çözülmesinin mümkün olmadığını söylemeye çalışsak da, sitemlerin muhatabı olmaktan kurtulamadık. Objektif bir gözle baktığımızda, hükümetin deprem bölgesinde çalıştığını, devletin bütün imkânlarının bölgeye seferber ettiğini söylersek mübalağa etmiş olmayız.
Organizatör sorumlu olan Samsun eski valisi Osman Kaymak beyin çalışmalarından ve gayretleriyle Antakyada söz edilmesini duymaktan da ayrıca mutlu olduk. Devletimizin bütün imkanlarıyla bölgede olduğuna inanıyoruz. Müşahedelerimiz bu inancımızın oluşmasına neden olmuştur. Yüzbinleri bulan vatandaşımıza, yaşam için gerekli olan asgari barınma ve yeme-içme ihtiyacının büyük ölçüde devlet tarafından karşılanması az bir hizmet değildir.
Bir başka yazımızın konusu olarak; deprem sürecini ve sonuçlarını ele alacağız. Spesifik olarak şahit olduğumuz tespitleri de paylaşarak, ilahiyat açısından da değerlendirmeler yapacağız. İbretle müşahede ettiğimiz bir takım konuların hikmetlerini sunmaya çalışacağız. İlahiyatçı olarak, depremin sürecini ve sonuçlarını nasıl okuduğumuzu da ifade edeceğiz. Depremin izlerinin bir yılda silineceği vaadinin çok iddialı bir husus olduğu kanaatindeyiz.
Gördüklerimizden hareketle, deprem hasarlarının ortadan kaldırılıp, telafilerinin yılları bulacağını, belki on yıl sonra yeni şehirlerin oluşmasıyla yaşanan travmanın ancak tarih olacağını düşünüyoruz. Devletimizin gücünü bölgede, vatandaşımızın hizmetinde görmekten dolayı çok mutlu olduk. Bu vesileyle; başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, tüm devlet yetkililerini tebrik eder, ayrı ayrı teşekkür ediyoruz.