DEPREM MAĞDURLARI
2011'de yaşanan Van depremi ardından depremzedeler için konteyner kent kurulmuştu. Televizyon kanallarında Van'a yardım kampanyaları reytingleri yükselttiği gibi Başbakan'ın konteyner kentle övünmesi de halkın ona karşı sempatisini artırmıştı. Mağdur ailelere yönelik çalışmalar günlerce medya yolu ile gösterildi. Geçen zamanla medya da toplum da Van'ı unuttu. Deprem mağdurları uzun süredir açlık grevindeler. Ancak medya buna kör, hükümet ise yerel yönetimi kaptırmamak için çalışıyor olmalı ki Van'dan bahseden yok.
Van'da ne mi oluyor?
Konteyner kentlere yerleştirilen depremzedelerin dramı bitmiyor. Öncelikle karanlıkta yaşamak zorundalar. Çünkü konteyner kente elektrik verilmiyor. Bu zamana kadar elektrik masraflarını valilik ödüyordu. Ancak valilik elini çekince karanlıkta kaldılar. Üstelik valiliğin bölgeye basın mensuplarının girişini engellediği bilgisi de söz konusu. Ayrıca ulaşım için okullara servis ayarlanamadığından çocuklar eğitim hakkından da yoksunlar. Yaşlı, bakıma muhtaç insanların psikolojik destek ve tedavisi de karşılanmıyor. Bu mağduriyeti yaşayan halk deprem sonrası yerleştirildikleri konteyner kentlerde kendileri için kalıcı bir barınma alanı istiyor. Bunun içinde gerekli mercilere başvurduklarını ancak sonuç alamadıklarını söylüyorlar. Sırf insan gibi yaşamak için açlık grevindeler
Sosyal hayatın dışına itilmek istenen bu halk için ağır olan toplumsal duyarsızlıktır. Bunun sorumlusu politikacılar ve onlara boyun eğen kuruluşlardır. Yurt genelinde başlayan kar yağışı kimileri için sevinçle karşılandı ancak unutulmamalıdır ki bu ülkenin vatandaşı bu hava şartlarında mağdur ediliyor. Cioran'a göre Ötekilerin acıları bize, izah edilebilir ya da aşılması mümkün görünür. Yeteri kadar irade, cesaret, inanç ya da zihin açıklıkları olmadığı için acı çektiklerine inanırız. Kendimizinki hariç her acı, bize meşru ya da gülünçlük derecesinde anlaşılır görünür. Yalnızca kendimizin matemini tutan bir millet olmayı bırakabilseydik , bütün hayatları sevip anlayabilseydik bugün Van için herkes bir bütün olurdu. Halkların gücü bireyin gücüne her zaman baskındır. Her şeye meydan okuyan Başbakan bu konuyu bilmiyor değildir elbette. Bu sebeple Van için hükümete baskı grupları oluşturulmalı, depremzedelere hakkı teslim edilene kadar baskı sürmelidir. İnsanların yaşam hakkı ellerinden alınmışsa vicdan muhakemesi elzemdir. Bu toplum cansız bir kütle yığınına dönüşmemeli.
Haksızlıklara meydan okuyacak cesareti bulmak için neyin kaybedileceği çok iyi bilindiğinden mi Van unutuldu dersiniz?