Konut sahibi olmak istiyen dar gelirli vatandaşlarımıza finansal destek sağlamak amacı ile kurulan TOKİ (Toplu Konut İdaresi Başkanlığı) zaman içinde, kuruluş amacını unutturan bir gelişme ile kentlerimizin baş belası, mimarlık camiasının da karabasanı oldu. Önceleri kredi vererek destek olan kurum günümüzde, kendisine tanınan yasal yetkiler sayesinde, kamu ihale mevzuatı ile de bağlı olmıyan, ancak yaptığı inşaat ihaleleri açısından devletin pek çok kurumunu geride bırakan bir büyüklüğe ulaştı.
Daha önce Bayındırlık Bakanlığı marifeti ile yaptırılan pek çok devlet yapısı, bugün TOKİ tarafından yapılmaktadır. Hastane ve okul inşaatları artık TOKİ'nin ilgi alanındadır. Hükümet sürekli, yetkilerini artırmak için yeni kanunlar çıkarma peşinde. Nerdeyse dokulmuzlazlık zırhına bürüyecekler. Her konuda özlleştirme diyen hükümetimizin, TOKİ sözkonusu olunca, devletçi bir karaktere bürünmesini anlamakta zorlanıyorum.
Son günlerde, Mehmet Aydın Devlet Hastanesinin bulunduğu alanın, konut yapılmak üzere TOKİ'ye devredildiğine ilişkin haberleri mahalli gazetelerimizde sıkça görür olduk. 700 Yataklı devlet hastanesini, TOKİ marifeti ile yeni yapılan 400 yataklı araştırma hastanesine taşıyıp, boşalan alanı konut alanına çevirecekler. TOKİ'ye tanınan yetkilerle, imar planı değişikliğini yapmak ta sorun değil. Kentsel değerlerin, paraya dönüştürülebilecek tüm varlıklarını, kamunun elinden alıp özel sermayeye peşkeş çekmenin bir yolu da bu olsa gerek. Şehrimizde, halen hasta yatağına ihtiyaç varken, kısa süre önce milyonlarca lira harcanarak yenilenen hastanenin yıkılması için onay vermeyi, şahsen vatan hainliği olarak değerlendiriyorum. Şair Eşref bir dörtlüğünde: Gam değil bu mülkün böyle elden gitmesi amma, / Gitgide, zülmedecek elde ahali kalmadı. demişti. Satılabilecekler bitince ne yapacağız? diye düşünüyorum.
Bu konuda imza kampanyası başlatıldı. Uğraş verenleri candan kutluyorum. Ben Samsun'luyum diyen herkesi de, birkaç dakikasını ayırıp kampanyaya destek olmaya çağırıyorum. Lütfen bir imza... Bir imza ile ne olur? demeden... Kamu malı, başkasının parasını başkası için harcarken gösterilen özenle harcanıyor. Elden çıkarmak kolay ama tekrar ele geçirmek zor...
Şehirlerimiz, TOKİ'ye teslim. İstenilen yere, bilimsel gerçeklerden uzak, sadece rantı ön plana alan düşüncelerle hazırlanan, kontrolden uzak imar planları ile yapılan, sözüm ona, sitelerle şehirlerimiz kanserli bir uzuv gibi büyüyor. Kimliksizlik, hükümetin ana imar politikası oldu. Şehrin neresinde boş bir alan varsa, TOKİ'ye aktarılıyor. Mülkiyet kamunun elinde ise doğrudan, özel kişilerde, bilhassa dar gelirli vatandaşların elinde ise, vatandaşa aba altından sopa gösterilerek mülkiyete el konuluyor. Yasa ile tanınan yetkiler sayesinde bu konuda hiç zorluk çekilmiyor.
Şehirlerimizde, TOKİ'nin kimliksiz siteleri yerine, geleneksel mahallelerimizi canlandırmanın yolunu aramalıyız. Geleneksele eklenip kimlikli ve kişilikli kentlere ulaşmak için uğraş vermeliyiz. Yeni'yi, geleneksel toplumsal değerlerimizle besleyerek oluşturmalıyız. Yoksa, yarın çocuklarımız soracak: Biz kimiz?..