DEVLET VATANDAŞIYLA BARIŞMA SEVDASINDA

Salih Parlak

DEVLET VATANDAŞIYLA BARIŞMA SEVDASINDA
Devlet diyoruz ama, aslında T. C. Hükümeti, çok tehlikeli virajlara cesurca dalmaktadır. Devlet, öşür dileme yarışındadır. Acaba bir baldıran zehri içmek olabilir mi?

Hükümet, artık Tunceli'ye gidebilmektedir. Başbakan Davutoğlu'nun Hacı Bektaş'taki konuşmasında 1938'de Dersim'de yaşananlar için 'katliam' ve 'Dersim modern Kerbela'ydı ifadelerini kullanmasının ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklama yapmasına Tunceliler tepki gösterdi.

Bahçeli; “Dersimdeki isyan elebaşları terörist olup, bu Yezid takipçilerinin Kerbela`da kanı dökülen mazlumlarla uzaktan yakından ilgisi olamayacaktır” çıkışını yinelemiştir.

Dersim katliamı, Tunceli`de 1937 yılında Seyit Rıza önderliğindeki ayaklanmayı bastırmak için rejim tarafından düzenlenen ve 14 binden fazla insanın katledilmesiyle sonuçlanan katliamın adıdır.

Günümüze kadar tartışılan ve katliamların yaşandığı Dersim`de 1937 ve1938 yıllarında neler yaşandı? Tanzimat`a kadar Dersim, özerk yönetiliyordu. Tanzimat'la merkezi otoritenin sağlanmaya çalışmasının ardından birçok ayaklanma yaşandı. Cumhuriyetin kurulmasının ardından özerkliği elinden alınan Dersim'de yeniden huzursuzluk yaşanmaya başlandı.

Şimdi T. C. Hükümeti o bölgede okul açacak… Kutsal mekanlarına yollar döşeyecek…, refah sebeplerini sağlayacak; fabrikalar kurmakla derinden ilgilenecek… çeşitli sanayi işleri sağlayacak… özet olarak yurt sahibi yapmak veya uygarlaştırmak Türkiye'ye ısındırılacaklardır.

1936 tarihinde Dersim`in adı, Tunceli olarak değiştirilmiş, ardından askeri vali atanmış; uygulamaları ayaklanmayı tetiklemiştir. 1937 başlarında başlayan olayların ardından merkezi hükümet otoritesini kaybetmeye başlamıştır.
Yaşanan baskı, dil ve kültür asimilasyonunu kabul etmeyen Dersimliler bir kez daha ayaklanmış. Abasan Aşireti reisi Seyit Rıza önderliğindeki ayaklanmaya diğer aşiretler de destek vermiştir.

Cumhuriyet dönemi, Müslüman Kürt halkı için nefreti arttırmış,  Kimlik değiştirmenin, baskının, sindirmenin esaretin ve göçe zorlama, en ceberrut şekliyle dayatılmıştır.
Bu cendereye sıkıştırılmak istenen Kürt halkı, uygulamalara karşı tüm benliğiyle direnmeye çalışmıştır. O zamanki tek partici Cumhuriyetin dayattığı bu bağımsızlık… köleliğe karşı özgürlük mücadelesi, günümüze kadar Kürt  Seyyitlerinin omuzlarında taşınmıştır. Özgürlüğün timsali olan bu kıyam bayrağı elden ele dolaşarak günümüze kadar gelmiştir.
1937 Dersim direnişi, Kürdistan dedikleri topraklardaki mücadelesi, Şeyh Said-i Palevi'nin Amed'de yaktığı kıyam meşalesinin devamı olmuştur.
Şeyh Hasanan aşiretinin Abbasan kabilesi reislerinden Mehmet Ali Efendi, İslami bir önderdi.
Seyyid Rıza aynı zamanda Şeyh Said Kıyamı`ndan sonra, binlerce mültecinin yardımına koşarak Müslüman olmanın gereğini yerine getirdi.
Dersim`in imhası için bütün imkânlarını seferber eden rejim, ayrıca kandırma, hile ve algı operasyonlarını devreye sokmuştu.
Seyit Rıza`yla irtibata geçen yetkililer, Seyyid Rıza, görüşme yapmak ve anlaşmak için Erzincan`a çağrılır ve burada tuzağa düşürülerek yakalanır, tutuklanır ve harekattan sonra yapılan yargılama sonucu 11 arkadaşıyla beraber 15 Kasım 1937`de idama mahkum edildi.
Genel Müfettiş İzzettin Paşa, Seyyid Rıza olup olmadığını sorunca: "Ben Dersim`li Rızoyum. Dersim`de her meşe altında ve her dağ başında binlerce Rıza vardır. Şu halde siz hangi Seyyid Rıza`yı soruyorsunuz" diyerek Kürdistan`da binlerce Rızo`nun savaştığı mesajını verir.
İhsan Sabri Çağlayangil, kendi anılarında infaz anını şöyle anlatır:
Evlad-ı Kerbelayız, günahsızız, ayıptır, zulümdür, cinayettir dedi. Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşlı adam infazını kendi yaptı. Asabım çok bozuldu. Emniyet müdürüne; 'Ben üşüdüm otele gidiyorum' dedim."
Seyyid Rıza`yı en çok üzen şey, rejimin algı operasyonları olmuştur: "Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim bu bana dert oldu. Ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim, bu da size dert olsun."

Özür dileyen dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi belgelere dayanarak, "havadan, karadan, toplarla, hatta gaz bombalarıyla" kadınlar ve çocuklar dâhil 14 binden fazla kişi öldürülmüş, 12 bin dolayında kişi, yurtlarından sürülmüştür dedi.
Devlet Bahçeli kahramanca kükremekte ve bu yapılanları, terörist Rıza'ya karşı kazanılan zafer ilan etmektedir.

Kılıçdaroğlu çok ilginçliklere baş vurmakta ve partisini sessiz sedasız tamamen yenilemektedir.  Dili çok sivrilmiş Muharrem İnce'yi istemese de elemek zorunda kalmıştır. Ulusalcıları bir bir dökmektedir. Demirel ağırlığını hissettirmekte, Saadetçi Mehmet Bekar'ı doğrudan MYK'a almakta tereddüt etmemiştir.

Hükümet ateşle oynar gibidir. Ancak başarmasını dualarımızda hep dillendirmekteyiz. Acaba Kürt Said ve Seyyit Rıza İslam için mi savaş vermişler. Başbakanımızın ve öncesinde Cumhurbaşkanımızın söylemleri, bir Müslüman'ın şehit edildiğini sezinletmektedir. Said-i Nursi'nin Atatürkçü ve askeri kandıran Kumandan Enver Paşa'nın yanında, kumandanlarındandı.  Tıpkı Kuva-yı Milliyenin, Teşkilat-ı Mahsusa üyesi, Sarıklı Mücahit Ersoy gibi…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.