Devlet , vatan denilen toprak parçası üzerinde, ortak amaç ve ideallerde buluşan millet denilen insan topluluğunun sevk ve idaresini sağlayan, ileri derecede teşkilatlanmış bir yapıdır.
Devlet, yasama, yürütme ve yargı gibi fonksiyonlarını yerine getirir. Yasama da,yürütme de, yargı da vatandaşların (milletin) güven, huzur ve refah içinde yaşamalarının sağlanması içindir.
Yasama (TBMM); yasa koyar, geçerliliğini yitirmiş yasa maddelerini veya yasanın tamamını kaldırır.Günün icapları ve değişen şartlara göre yeni yasalar yapar. Hükümetin icraatlarını meclis araştırması, meclis soruşturması ve gensoru güçlerini kullanarak denetler.Devlet bütçesini kabul eder. Hükümet Programını onaylar vb
Yürütme, yasamanın çıkardığı mevzuatı uygulayarak, hizmet etmek suretiyle devletin çarkını döndürür. Eylem ve işlemlerinde yasamaya karşı sorumludur. Yargı ise,yasama ile yürütme arasındaki uyuşmazlıkları yürürlüklerdeki mevzuata göre çözümler.Yürütme, yasama ve yargının kararlarına uymak zorundadır. TBMM (yasama) fonksiyonunu yerine getirirken bazen kendi içerisinde yürütme, yargı fonksiyonunu görür. Örn: TBMM"inde içişlerinin sağlanması bir yürütme görevidir. Yine TBMM"nin Milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırması bir yargı görevidir.
Yürütme de bazen kural koyar, tüzük yönetmelik yapar, yönerge ve genelge çıkarır. Bunlar birer yasama faaliyetidir.
Yasama, yürütme ve yargı görevlerini icra ederken birbirlerinin alanlarına müdahale etmezler. Birbirlerine karşı astlık-üstlükleri yoktur. Anayasa ve yürürlükteki mevzuata göre yetkilerini kullanarak görevlerini icra ederler. Bu üç gücün de görevleri millete hizmettir. Birbirlerinin görev ve yetki alanlarına girerlerse, asli görevlerini icra edemez ve yetkilerini sağlıklı kullanamazlar. Devletin çarkı dönmez, dolayısıyla devlet fonksiyonunu yerine getiremez.
Peki, uygulama böyle mi oluyor? Hayır Yürütme erki denilen Hükümetler, TBMM"nin çoğunluğuna dayalı olduklarında, yasamayı etki altına alarak diledikleri mevzuatı uygulamaya sokabiliyorlar. Güçlerini halktan aldıklarına dayanarak yargıyı da etki altına almaya çalışıyorlar. Bu tutum yanlıştır. Her erk kendi fonksiyonunu icra etme durumundadır.
Yerel yönetimlerde de benzer icraatlar vardır. Yerel iktidarı elinde bulunduranlar işin gereğine göre görevli atama yerine, siyasilerin emir ve isteklerine uyan yöneticilerin görev başına getirilmesi yönünde gayret göstermektedirler. İşinin ehli olan yöneticiler yönetim mevzuatının gereğini yerine getirince de, devleti tanımayan ve milleti anlayamayan siyasiler bu tip bürokratlara bağırdıkları ile övünüyorlar. En son örneğini birkaç gün önceki Canik İlçemizde yapılan AKP toplantısında, AKP Canik İlçe Başkanının sözlerinde gördük. Bürokratlara bağırmasak işler yürümüyor gibi kendisini bürokratın amiri yerine koyan tavır ve davranışlar inşallah son bulur. Bu tip siyasilere devleti ve milleti tanıtacak birilerine ihtiyaç vardır; ya da, devleti ve milleti tanıyan siyasilerin yönetime gelmesi gerekir. Bunun gerçekleşmesine kadar da, iş başındaki üst düzey bürokratların astlarını her halükarda koruyup kollamaları gerekmektedir. Yani, Vali, Kaymakam ve daire amirlerinin görevlerinin şuurunda olmaları lazımdır. Görevlerinin şuurunda olmayan bu yetkili ve siyasilere sendikalar ve sivil toplum kuruluşlarının görevlerini tekrar hatırlatmaları lazımdır.
Devleti ve milleti tanıyan siyasilerle, devlet memurluğunun şuurunda olan yetkililerin idare ettikleri bir Türkiye"de yaşama temennisi ile yarınlarımız aydınlık olsun diyorum.