Dİiyet Yapan Okumasın!

Gözlemcilik , 0" ortamın içine girmeyi , o havayı yaşamayı gerektirir. İyi bir gözlemci, empati yeteneğine sahip , olayı ve zamanı ,kişiyi yaşayarak değerlendirir.Yazarlık bazen sizi hiç olmayacağınız bir ortamın üçüncü tekil şahsı yapabilir. Bu sebeplerle Belediyelere daha objektif bakmak için,şantiyelerine dahi gitmek,çizmeler giyerek çalışmaları yerinde görmek gerekiyor.Samsunlu olmak gurur abidesidir. Ancak Samsun"u sevmek lafla olmaz. Herkes bir şeyler yapmak durumundadır. Öncelikle şehrimize yatırım yapılmalıdır.

…………..

Samsun"da  Siyaset Diyet  Yapıyor!

Bir kere bu seçimler çok net bir şekilde şunu gösterdi halk artık proje üretmeyen başkanlar görevlerinden uzaklaştırıldı. Yani halk sorunların dağ gibi büyüdüğü ve çözüm önerilerinin rafa kaldırıldığı bir dönemde cezayı başkanlara kesti. Başbakan"ın gücü yeterli olmadığını ve  bunun en belirgin örneğini de Samsun"da  ve ilçelerinde yaşadık.

YİYEREK, İÇEREK,KAVGALAŞARAK İHTİYARLIYORSUNUZ

Bir zamanlar Türkiye'nin 7. büyük şehri olan Samsun şimdi 34. şehri oldu. 9 Milletvekili var Samsun'da. Bu milletvekillerinin 6 tanesi iktidar partinin milletvekilleri. Şuan hizmet fakiri bir il halindeyken bunun sorumluları gene seçmenler mi olacak çok merak ediyorum" .

” Samsun"un Kuzey Anadolu bölgesinin istihdam oranında ikinci , Türkiye"nin yirminci şehriydi. Bu gün ise Samsun"un Kuzey Anadolu bölgesinde sekizinci,Türkiye"de ise kırkıncı sıraya düştü.Özelleştirme yapıldı ama onun yerine hiçbir şey koymadılar.
Samsun – Ceyhan Boru Hattı siyasal tercih olarak Samsun"dan alındı. İşsizlik oranı Samsun"da yüzde 25 oranlarına çıktı. Samsun"un en önemli sorunu Büyükşehir Belediyesi"nin kentten kopuk ve başına buyruk olarak hareket etmesidir. Büyükşehir Belediyesi"nin tabana yayılımcı  adım atması ile Samsun"da her şey çok daha güzel olacak ama adım atmıyor yada attırılmıyor. Katılımcı yönetim anlayışını tesis etmezseniz Samsun"un geleceğinden söz edemezsiniz.”Bugün ahkam kesenler,o"gün neredelerdi! Yiyerek,içerek,kavgalaşarak ihtiyarlıyorsunuz,alarak,daha çok alarak, ezerek, sömürerek, yok ederek yaşamaktan usanmadınız mı?Yüreğiniz hiç titremiyor mu diye sormadan geçemiyoruz.Yıllarını Samsun"a veren siyasetçiden, sanatçısına, medyasından esnafına,doktoru ve öğretmenine kadar herkes üzerine düşeni yapmalı, taşın altına sokmalıdırlar.Görsel ve yazılı medyada,boy göterenler,"işin erbabı olanlar"Samsun için yaptıkları ortada!Bürolarların da laf cambazlığı yapmak,menfaatlerin üstünde kağıt kuleler kurmak bu işin piri olduğunu göstermez!!

Samsun"da birikmiş Dağ gibi sorunları görmemezlikten gelmek vicdanın neresinde!


“ İhaleler paket halinde alınıyor. Samsun esnafı TOKİ"ye çivi bile satamıyor. Otogar"ın içine dolmuşları sokmuyorlar. Dolmuş hattı için para toplamış olmasına rağmen dolmuşçuların mağduriyetini gidermiyorlar. Küçük esnafın ticari hayatını ölmüş durumda. Samsun"un tarıma dayalı sanayide adı geçmiyor. Ticaret Borsası"nın borsa olma özelliğini kaybetti. Böylelikle Samsun ticaret ve toptancılık özelliğini kaybediyor.

 

Bugünleri Türkiye olarak çok yoğun yaşıyoruz. Hemen her gün yeni bir gündem kafalarımızı meşgul etmekte. Yaşamımız adeta gündem bombardımanına tutulmuş durumda. 2008 yılını küresel ekonomik krize girerek tamamladık. 2009 yılında daha çok bu krizle yatıp kalktık. Geldik 2010 yılına.

…………..

Sonra yılın hemen her haftasında yeni sorunlar arka arkaya geldi. Bugünde aynen devam etmekte. Herkesin kafası karıştı. Yara almayan kurum kalmadı. Neden bu sorunlar bitmiyor acaba diye kendi kendimize veya birilerine sorduğumuzda herkes kendince bir çözüm önerisi üretip sunmakta, yada birileri birilerini suçlamakta. Bazılarının ise umudu bitmiş. Gözünün önünde adam öldürseler görmedim, duymadım, bilmiyorum diyerek oradan sıvışmanın  peşinde. Hatta kendisine bir fayda sağlayacak fırsatı bulduğu an dahi hiç çekinmemekte. Asla haklının yanında yer almamakta. Yağcılıkla, yalakalıkla hayatını devam ettirmekte.

…………………..

 Kimileri de var ki bu ortamı en iyi değerlendirme peşinde. Bir an önce köşeyi dönmek için elinden ne gelirse ardına koymadan bütün pervasızlığı ile bu yolda her şeyi yapmayı mubah görmekte. Kimileri de haksız yere başına gelenlerden kurtulmak için çırpınıp durmakta.

Yetkisizim diyenler sığınacak bir mazeret bulmakta. Yetkiliyim diyenler ise sistem öyle hale gelmiş ki bu çok  zor, gücümüz yetmiyor şöyle oluyor böyle oluyor diyerek kısır döngünün sürekliliğine bir kol gücüde kendisi eklemekte. Bulunduğu makamda yapması gerekenlerin yerine yaptıklarının fotoğrafını süslemiş onları satmaya çalışmakta.

 Pohpoh istemekte.Ödül istemekte, kibrine kibir istemekte. Yeni ve daha iyi makam istemekte. Kendinden her yerde söz edilsin, büyük adam iyi adam denilsin istemekte. Kimileri de rakiplerini her türlü hayasızlıkla alt etme peşinde. Bu yolda kendilerini kaybedip bulundukları yeri, kendi çiftlikleri haline getirmiş durumda. İyi şeyler yapmak isteyenlerin karşısına dağlar, sıradağlar getirilmekte. Kötüler o kadar çoğalmış ki yaptıkları kötülükler toplumda adeta gerçek doğru olarak tasdik görmekte.
Ve iyiler o kadar yalnız kalmakta ki yapmak istedikleri iyi şeylerden kuşku duyar hale gelerek bundan vazgeçmekte.

………….

Cesaretleri; kötülüğü, beceriksizliği, ahlaksızlığı iyilik diye satanlar kadar olmadığı için, yada bu kişiler bildiği faziletten başka davranamadığı için hep yenilmekte. Kılıca sürekli kalkanla karşılık vermekte. Bir gün de kılıcı kaldırma cesareti gösterememekte. Gösterse de o kılıcının da elinden alınacağını bilmekte. Yapılacak iyiliğin yerini de yapılan diğer kötülükler işgal etmekte. Vicdanlar ezilmekte. Gönüller kırılmakta. Umut bitmekte. Toplumda herkes herkese kuşkuyla bakmaya başlamakta. Yolda, şurada, burada sebepsiz yere  kavgalar çıkmakta. Her kişi ötekini bastırmaya çalışmakta.

……………….

Aklını kullanacak faziletli insanlar yerini, elini, belini, ötekini kullanacak insanlar itibar görmekte. Bu karmaşada toplum gerilmekte. Milli akıl yerine marjinal akıllar devreye girerek hukukun, etiğin ve adaletin yerini almakta. Hukukun, adaletin ve etiğin bu toplumdaki kökleri ise bu kadar güçlü olmasa çoktan bu toplum kıyametini yaşamıştı. Bu toplumda herkesin, her kurumun kendini sorgulaması, aynaya bakması gerekmekte. Yanlışların tespit edilerek yeni yanlışların önüne geçilmesi gerekmekte. Umudu yitirmeden

Temel Dursun"a;”Geçinmeye gönlüm olmadığı için karımın adını sormadım!
Samsun ve ilçelerdeki kazanan  Belediye başkanları yeterki geçinmeye gönlü olsun yeter ki. Herkes yardıma hazır. sahip olduğu değerlerin farkına varması gerekmekte.

Yaa! Hayat böyle işte! Buyurun. Dersi siz çıkarın.
Üstat Gürbüz Azak der ki;” Bu hisarlar tanır beni, ha bu kal'alar tanır.
Nal sesini işitenler, kıyamet koptu sanır!