Yapılan araştırmalarda sosyal medya kullanımı artışının, insanları sanal ortamlarda ilişki kurmaya ve gerçeklikten uzak, yapılandırılmış kimlikler oluşturmaya yönlendirdiğinin altını çizen Uzm. Klnk. Psk. Gökçe, şu uyarılarda bulundu: “Sosyal medya bağımlılığının sık görüldüğü toplumlarda hayatın içinden, gerçek ve bire bir ilişkilerden kaçınılan yeni bir yapının oluştuğu gözlemlenmektedir. Bu yeni yapının en tehlikeli yanlarından biri kişilerin gerçek deneyimlerle eriştikleri uzun süreli, derin hisler yerine, sanal deneyimlerle elde edilen anlık hazlara ve kısa süreli doyuma yönleniyor olmalarıdır. Özellikle yetişkin ilişkilerinde sosyal medya kullanımı, çevre ile bağlantıda kalmak ve ilişkileri sürdürmek için alternatif birer yol olarak görülmektedir. Fakat bu sanal ilişkiler zamanla bizleri gerçek çevremizden uzaklaştırarak, yalnız ve sahici olmayan bir alana itebilir. Tam da bu noktada, aşırı sosyal medya kullanımı, kişinin ilişkilerine, ruh sağlığına ve işlevselliğine etki edecek bir düzeye ulaşabilir.”
“Okul ve iş hayatında başarısızlığa yol açabilir”
Sosyal medya kullanımının bağımlılık düzeyine geldiğini gösteren en önemli belirtilerden birinin kişinin gündelik rutinini engelleyecek düzeyde işlev kaybına uğraması olduğunu ifade eden Uzm. Klnk. Psk. Gökçe, “Bu işlev kaybı, kişinin sosyal medya araçlarını kullanırken harcadığı zamanı kontrol edememesi ile yakından ilgilidir. Bu kontrol kaybı beraberinde sosyal yaşantıda var olan ilişkilerin bozulması, okul ve iş hayatında başarı kaybı, uyku düzensizliği gibi işlevsel problemleri getirir. Bir diğer önemli belirti ise kontrol kaybı ve bu kontrol kaybının inkârıdır. Özellikle pek çok bağımlılıkta olduğu gibi ‘istediğim zaman bırakabilirim’ inancı, sosyal medya bağımlılığında, var olan durumun inkarı olarak ortaya çıkar. Bu yüzden kişide bağımlılığa dair inkar görülmesi mutlaka dikkate alınması gereken belirtiler arasındadır. Bunların dışında kişinin sosyal medyaya ulaşamadığı zamanlarda yaşadığı huzursuzluk, diğer bağımlılıkların yoksunluğunda yaşanan yoğun endişe, depresif mood, nabız yükselmesi gibi fiziksel belirtiler olarak da karşımıza çıkabilmektedir. Bahsi geçen belirtilerin kişi üzerindeki etkisi görünür düzeye ulaştığında, kişinin bu konuda psikolojik destek almak üzere bir uzmana başvurması tavsiye edilir” diye konuştu.
“Kendinize zaman sınırı belirleyin”
Uzm. Klnk. Psk. Buse Gökçe, sosyal ve dijital platformların kişiler arası ilişkilerde olumsuz etki yaratmaması için şu tavsiyelerde bulundu: Sosyal medya platformlarını bilinçli bir şekilde kullanın. Kendinize belirli zaman sınırları belirleyin ve bu süreleri aşmamaya çalışın. Dijital iletişiminizden daha fazla gerçek dünyadaki etkileşimlere odaklanın. Aile, arkadaşlar ve meslektaşlarınızla yüz yüze görüşmeleri artırın. Sosyal medya platformlarında ve dijital platformlarda çok zaman harcamamak için kendi sınırlarınızı belirleyin. İş, eğlence ve kişisel zamanınızı ayırmak için sınırlar koyun. Dijital olmayan aktiviteleri teşvik edin. Kitap okuma, açık hava etkinlikleri, el sanatları veya spor gibi aktivitelere zaman ayırın.”
“Teknolojiyi bilinçli ve doğru kullanmak önemli
Sosyal medya ve dijital platformların iletişime olumsuz etkilerini azaltmak için sınırları çizmenin daha sağlıklı ve dengelemiş bir iletişim deneyimi sağlayabileceğine vurgu yapan Uzm. Klnk. Psk. Gökçe, “Önemli olan, teknolojiyi bilinçli ve dengeli bir şekilde kullanmaktır” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.