Geçtiğimiz günlerde Kuzey Kore uzun menzilli füze fırlatmıştı. 5 Nisan 2009 tarihinde gerçekleşen bu füze davası dünyanın ayağa kalkmasını ve tepki göstermesine neden olmuştu.Bu işin yetkilileri ve ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Fred Lesh bu konuda yaptığı basın açıklamasında, "kışkırtıcı bir eylem olarak nitelendiriyorum bunu. Kuzey Kore'nin diğer ülkelerin güvenliğini tehdit edemeyeceğini anlaması için ABD'yi doğal ve uygun adımları atmak konusunda harekete geçirecektir" demişti. Japon hükümeti de alıntılar yaparak bu konuyla ilgili açıklama yapmıştı. ABD, Japonya ve GÜney Kore olmak üzere dünya insanlarının, Kuzey Kore'nin füze fırlatmasını bir paravan olarak kullandığını ve balistik bir füze denemesi olduğunu söyleyerek suçlamışlardı. Hatta sözkonusu olan ülkeler, bunu Alaska ve ötesine kadar gidebilecek nükleer başlık taşıyan füzeler üretmek için atılan bir ilk adım olarak algılamıştı. Ve bütün bu olaylar 5 Nisan 2009 tarihinden bu yana olmuş. 6-7 gün içinde tepkiler verilmiş, yazılar yazılmış. Karşı olan olmayan bir çok ülkenin insanları bir araya gelerek iyi-kötü seslerini duyurmaya ve dünyayı savunmaya çalışmışlardı. İyi hoş fakat Türk insanının savunması nerede yapılan bu açıklamalar arasında?Bir de geçtiğimiz yılın 10 Eylül 2008 tarihinde Big Bang, yani büyük patlama dediğimiz deneyi uygulamışlardı. Bu deneyde Centre Europeen pour la Recherche Nuclearie - Avrupa Nükleer Araştırma merkezi'nde (CERN) evrenin oluşumundaki sırları ortaya çıkarması hedefleniyordu. Bu deneyden önce 8 Ağustos tarihinde ilk protonların ön hızlandırıcıdan ana hızlandırıcıya başarılı bir şekilde aktarıldığı belirtilmişti. Deneylerdeki amaç, maddeyi oluşturan parçaları araştırıp inceleyerek evrenin işleyişi hakkında detaylı bilgi edinmekti.Yine dünya insanları tepkilerini göstermiş ve karşı olan olmayan dünya insanları bir araya gelerek düşüncelerini ve nedenlerini açıklamalarıyla birlikte iletmişlerdi. Ve yine bizim Türk insanının savunması yoktu! İlgisiz bir toplumun ilgisiz merakından kaynaklanan bir istemezlik meselesi.Gelişmemiş, bilgisiz ve kitap okumayan bir toplum kendini hiçbir konuda savunamaz zaten. Oysa dünya hepimizin! Hiç kimsenin, yöneticilerin ve devletin tarlası da değil dünyamız. Herkes söz hakkını yeri gelince kullanamıyorsa ilerde büyüyecek olan kardeşlerimizin ve çocuklarımızın savunabilecekleri neleri olacak?Küresel ısınma derseniz yine aynı mevzu! Bilgisiz bir toplumun insanı konuşmaz, bağırır çağırır, vurur döker ve Sarı Çizmeli Mehmet Ağa'yı oynar. Uçak düşer, iki gün "Allah Rahmet Eylesin" der ve unutur giderler!Kimbilir dünya daha ne tür araştırmalara, olaylara tepkisini göstermeye devam edecek! Ve o insanlar ilgili sıfatıyla iyimserlik ve düşünceli olma nezaketini kazanacaklar. Dünya sadece Türkiye içi bir sınırlama değildir yani! Toplumun çok ama çok okuması lazım! Bilgi sahibi olmayan konuşmak istese kendini de rezil eder, yerin dibine de girer.Toplumumuzun bildiği tek şey dedikoducu mantığıyla dizi izlemek ve boğazına düşkün olmak! Acı maalesef, ama bu da bir gerçektir. Bu gidişle de medeni ve kültürlü bir ülke olarak görülmemiz çok zor! Olacak iş değil...Barış ve Sevgi dileklerimle,NOT: Japonya'da, yılda kişi başına düşen kitap sayısı 25'tir. Türkiye'de 110.965 kişiye yılda 1 kitap düşüyor!