Teşekkürden özre, iyi dilekten kısa fakat tatlı nükteye (espriye) ihtiyacımız yok mu? Tabi ki var.
Nitekim bizim dilimiz Türkçe; toplum yapımızın güzelliğini derinliğini, insan ahlakını en güzel tavrını hoşgörülü yaklaşımını, en güzel şekli ile, alasıyla içinde barındırmaktır
İnsan oğlunun ruhu güzel söz, manalı içten bir bakış, yapıcı yakın bir davranışla hayat bulur. Güzel söz sadece insanın dilini değil kimyasını da değiştiren özelliklere sahiptir.
Asıl olan güzeldir, güzelliktir ve güzelliğin hayatımızın her alanında bir karşılığı vardır ama güzellik dilde olunca, çöldeki bir damladır hele bu; dillerin en güzeli Türkçemizde olursa
Kurgusunu özünü bağrımızdan, Anadolu'dan, halkın erenlerin dilinden ozanların kopuzundan, aşıkların sazından damıttıklarımız; Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün DİL DEVRİMİYLE milli dilimiz haline getirilmiştir. TÜRKÇEMİZ en güzel şekliyle bize armağan edilmiştir. Bizler yurtsever olarak dilimiz Türkçeyi en iyi, en insani ağızlarla kullanmalıyız ki birbirimizle barışık olalım.
Ve medeniliğimizle örnek olalım. Şunu belirtmelim ki; yazarlarımızın ve eli kalem tutan herkesin, güzel Türkçemizi bozacak lekeleyecek söz ve kelamları yazmamaları bu tür sözleri bir Cumhurbaşkanı veya bir Başbakan dahi telaffuz dahi olsa ve de adabı bozulan her hangi bir yüksek şahsiyetin ifadelerini bile yer verilmemelidir. Telin bile edilmelidir. Yüksek perdeden baskıyla konuşmak dilbazlık değildir. Başımıza ne geldiyse dilimizden değimlidir! Duyduklarımız konuştuklarımız süzgeçten geçirmeden insanın insana aktaracağı söz insanca olamaz AŞIK HÜDAİ ne güzel demiş; yazımızı bu güzel söz ile bitirelim;
***
BEKLE DOST KAPISIN; SADIK DOST İSEN
GÖNÜLLER TAMİR ET; EH-Lİ DİL İSEN
SEVDA SAHRASINDA; MECNUN DEĞİLSEN
NE LEYLAYI ÇAĞIR; NE ÇÖLÜ İNCİT
Bir yurtsever dili bozuk olana itibar etmez.
Saygılarımla