Allahu Teala Adem Peygamberi yaratınca, O"na emir ve nehiylerini de bildirmiş, dünya ve ahret mutluluğu için yapması gerekenleri ona vazetmiş. Adem aleyhisselam Havva anamızla birlikte yaklaşmamaları emredilen ağaca yaklaşmışlar, bedelini ağır ödedikten sonra tövbe etmişler, cenabı Hak"da tövbelerini kabul etmiştir. Cenabı Hak Kuranı Kerimde, Biz istesek günah işlemeyen kullar yaratırdık, onlar bizi sever, biz de onları severdik, ancak biz günah işleyip, tövbe eden kullar yarattık buyurmaktadır. Buradan da anlaşılacağı gibi kul olarak günah işleme karakterine sahibiz, ancak bu günahlardan samimi bir biçimde tövbe edip, bir daha işlemememiz halinde tövbemizin kabul olunacağını unutmamalıyız.
İçerisinde bulunduğumuz çağda toplum olarak ahlaki çöküşün zirvede olduğu bir dönemi yaşamaktayız. Anne ve babaların işi o kadar zor ki anlatmak mümkün değil. Çocuğunuzun arkadaşlarını dahi inceleyip, araştırdıktan sonra onunla arkadaş olmasına izin vermez iseniz, çocuğunuza hakim olma şansınız yoktur. İslam"ın beş emri namaz, zekat, oruç, hac ve kelime-i şahadetin gereklerini yerine getirmeyen bir toplumda yaşamaktayız. Belki toplumun az bir kesimi mükellefiyetini yerine getirmekte ancak çoğunluk için bunu söylemek mümkün değil. İslam"ın emirlerini yerine getirmek, çağdışı bir uygulama, isyankar olmak ise, modern dünyanın gereği gibi topluma sunulmaya çalışılan bir ortamın varlığı maalesef toplumumuzun geleceğini ciddi derecede tehdit etmektedir. Yaz ayına denk gelen Ramazan ayında nerede ise oruç tutanlar tutmayanlardan az bir ortamdayız. Eskiden oruç tutmayanlar utanır, bunu topluma ifade etmezlerdi. Şimdi ise nerede ise oruç tutanlar yaptıkları işten utanacak duruma gelmişler. Olacak şey mi demeyin maalesef uygulamadaki durum bu, ama bu durumun oluşmasında biz basının da payı büyük. Yok efendim bilmem nerede adam oruç tutmadığı için dövülmüş, bilmem nerede hırpalanmış gibi haberler özellikle ve bilerek yapıldı ki bugünkü ortam hazırlandı. Eskiden adab, erkan, usul denen bir şey vardı küçüğün büyüğe saygısı, büyüğün küçüğe sevgisi, öğrencinin öğretmenine saygısı, öğretmenin öğrencisine şefkat ve sevgisi toplumun temel taşlarını oluşturan ince ayrıntılardı. Şimdi öğrenci elinden gelse öğretmenini dövecek, evlatlar ana babalarını üç kuruş paraları için kesiyorlar, bunların tamamı çocuklarımızı yetiştirirken onlara mükellef oldukları bazı temel kuralları öğretmeyip, şımarık,çağa ayak uydurmak adına her türlü soysuzluğu yapmalarına izin vermemizdir. İster inanın ister inanmayın komşuluk yapacak, ailece gidip gelinecek insan çok az dersem belki beni yadırgayacaksınız, ama bu bir gerçek. Evinize davet edeceğiniz veya evine gideceğiniz insanlar sizin hassasiyet gösterdiğiniz, inandığınız konulara değer vermiyorsa o insanlarla komşuluk etme şansınız yok. Ya fanatik, tutucu veya birilerinin güdümünde oluyorlar veya tamamen inanç dünyasının dışında kalıyorlar, bunun ortasını bulmak nerede ise imkansız.
Kuranı Kerimin tarifine göre bir insan ilk önce Allah"a iman edecek, ardından Kitabına iman edecek, ardından da kitabın emrettiklerini yerine getirecek, ondan sonra da ahrete ve ölümden sonra dirilmeye iman edecek. Bunlara inanmazsa iman dairesinin içerisine giremiyor, inanıp da yapmıyor ise iman etmiş günahkar bir mümin olmuş oluyor, bizim fert olarak bir karar vermemiz gerekiyor, ya inanacağız, veya inanmayacağız, inandığımız halde gereğini yapmıyor isek o zaman içerisinde bulunduğumuz toplum gibi bir topluma razı olmamız gerekir. Bu toplumun %99 u Müslüman, ama keşke yarısı başka dinden olup, o dini yaşasaydı da belki bizlerde kendi dinimizi yaşardık.
Peki toplumumuzun bu hale gelmesinde sadece ailelerin eksikliğimi var. Elbette ki hayır, başta din adına devletten maaş alıp, işinin dışında her türlü işlerle iştigal eden din görevlileri var ya işte onları aynı Atatürk"ün yaptığı gibi Dine ihanet adına en ağır bir biçimde cezalandırmalı. Adamların işi gücü camilerde cemaatten para toplamak, millet onların yüzünden camiye gitmeye korkar oldu, cami ihtiyaçları ve kuran Kursları için toplanan paraları anladık da müftülük sitesi, yağlı güreşler v.s. gibi alı astarı olmayan şeylerle ilgili para toplamaya bir türlü anlam veremiyorum. İl müftülüğünün kocaman binası var, konferans salonu var, her türlü sosyal faaliyet yapma imkanı var. Siz hiç duydunuz mu ki bu binada halka açık bir program yapılmış, konferans verilmiş, çocuk okutulmuş. Parayı millet verecek bizim ağalar sefa sürecek ne kadar güzel değil mi, hiç kimse de çıkıp eleştirmez, çünkü çarpılır korkusu var millette, halbuki çarpılacak olanlar bu din adına ortalıkta dolaşan ama hiçbir iş yapmayan insanlardır. Zamanı gelince hepsini teker, teker yazacağımdan emin olabilirsiniz. Hoşçakalınız