Bugün; Samsun'dayım
Hem ziyaret hem ticaret derler ya
Bizim halkımızı temsil eden;
Mezunlarımızla;
Pilav Günü'nde bir araya gelmek;
Kendi halkımızla buluşmak;
Bakalım ne kadar unutulmuşuz;
Veya ne kadar özlenir olmuşuz gibi;
Gizli bir anket yapmak;
Son kitabımız ve öncekiler
Nasıl karşılanacak
Veya öncekilere karşı;
Duyulan öfke var mı?
Bir İmam olarak düşünmüyorum;
Mücadeleci
Kendi dönemindeki;
Tutucu
İdolojik davranan
Gözü sadece kendi idollerini gören
Diğerlerini ötekileştiren
Sahabeye karşı insanüstü saygı duyan;
Kendisi yeniçağların insanı olmasına rağmen;
Sahabenin asrından bir türlü kopamayan;
Sahabe istememesine rağmen;
Çağlarötesinden dahi;
Sahabe karşısında elpençe;
İki büklüm kesilenlere karşı;
Dik duruş sergileyen
onlar o Çağda düşünen insanlar ise;
Biz de bu çağın düşünenleriyiz
Diyecek kadar dik duran;
İmam A'zam Hazretlerinin mezhebinden;
Olarak;
hadisi inkar
Veya küçümseme
Veya benim Çarpıklığıma rağmen;
Makaslama ne haddime!
Ama;
Sırf sahabe öyle demiş;
Veya işlerine geldiğinden;
Sahabe demiş gibi göstererek;
İlle de kendi çağına gelmek istemeyen;
Yobazlara karşı;
Dikduruş sergilememi yadırgayanlar var mı?
İşte bugün;
Böyle bir gizli anket yapmak;
Kitaplarımın;
Daha çok ellere
Gönüllere ulaşmasını sağlamak için;
Pilav Günü'ne katılmak için;
İstanbul'dan uzaklaştım.ana paraları;
Hiç nasip olmadı.
Ben 1969-1975 yılları arasında;
Beş yıl kendi öz vatanımda;
İlk öğretmenliğimi sergiledim.
İlk gözağrım o öğrencilerimdir.
Şimdi torun sahipleridirler.
O öğrencilerimden;
Sağolsunlar;
Devlet dairelerinde yararlanıyorum.
Göğsüm kabarıyor.
Ama kitaplarımı veremiyorum.
Özellikle bu son eserim konusunda;
Amacımız para ticareti yapmak değil;
Ama bu kitaplar eriyecek;
Erimeleri
Elimden çıkmaları
Depolarımdan boşalmaları;
Yegane arzumdur.
Hocam ver okurum
Diyorlar.
Para!?
Canın sağolsun
Diyorlar.
bir hafta
Onbeş gün sonra;
Yanlarına uğruyorum;
Kaç sayfa veya başlık okuduklarını;
Sınamak istiyorum;
Bakıyorum ki;
Havadan sudan bahsediyor;
Bizim kitaplarınkapağı bile açılmamış;
Demek ki unutulmuşuz;
Kitaplar satılacak;
Okunacak ve yorumlanacak;
Ailece sabah sohbetlerinde;
Okunacak
Ders alınacak;
O zaman halkın kitabı olacaklar.
İşte biz onun için;
Bugün burada varız.
bu niyetle bu sayfayı açmışken;
gözüm Sabah Gazetesinden;
Mehmet Barlas'ın yazısına ilişti;
Diyor ki;
Başbakan'ın ruh haletini;
Anlamaya çalışmak
Hepimiz sokaklara dökülüp;
Endişelerini mutsuzluklarını
Öfkelerini yürüyerek
Durarak tencere tava çalarak;
Eylemlerini şiddete dönüştüren
Yakan yıkan güdülen-kullanılan;
Vandallar!
Millenium Kuşağı olabilir mi?
Hayatı bunalımlarla dolu
intiharla sonlanan Marilyn Monreo:
Bir yıldız olmanın rüyasını görmek;
Yıldız olmaktan daha heyecan vericidir
Demişti.
Ama biz inanmış insanlarız.
İntihar ne demek!
Daha büyük azimle;
Yola devam
Diyebilmekteyiz.
Diyelim ki ülkede Başbakan olmuşsunuz;
Yönetimini devraldığınız ülkenize;
Halka hizmet için;
İnanılmaz bir tempoyla çalışıyorsunuz;
Ülkeyi büyültüyor;
Alt ve üst yapıyı yeniliyor;
Ekonomiyi iflastan çıkartıp;
Gelişme sürecine taşıyorsunuz;
Dış dünyada Hasta Adam konumundan;
Sözü dinlenen
Ağırlıklı bir ülke konumuna geliyor ülkeniz;
Kronik terörü aşmak için;
Büyük siyasi risk alıyorsunuz;
Barış Sürecini başlatıyorsunuz.
Derken
Çabalarınızın takdir edilmesini beklediğiniz sırada;
Bir anda kitleler sokağa dökülüyor;
bir problemin çözümüne beş dakika;
O problemi anlamaya 55 dakika harcarım mı;
demeliydi?
Sizin iktidarınızda servetimiz katlanarak arttı
Diyen faiz lobisi TUSİAD'çıların;
Ailece yurt dışına kaçışları;
Bankalarını da beraberlerinde götürme çabaları;
Neden?
İşte din ve siyaset manzaralarını siz karşılaştırın.