Dinin Ritüelleşmesi

Yaşar Yeşilyurt

 Geçen yazımızda, batıcı aydınlanma düşüncesinin ve onun getirdiği dünyevileşmenin İslam dünyasında nasıl tahribatlar bıraktığını, İslami bakış açısının yerini dünyevileşmiş zihinlerin aldığını ve bu şekilde dışardan bir bakış açısıyla İslami tecrübenin ve teorik yapısının anlaşılamayacağını söylemiştim. Dünyevileşmenin sokaktaki insanı etkilediği en çarpıcı yönlerden biri, dinde bir güvenilir olma bunalımı doğurmasıdır. Başka bir deyişle dinin realitede makul olma özelliklerinin top yekûn çökmesidir. Din bu anlamda realiteyle uyuşmayacak kadar geri bir düşüncenin ürünüdür ve onu rasyonelleştirmeden çözümlemek mümkün değildir.

 Dünyevileşmenin etkisinde olan din, bugün gerçekten rasyonel bir mantıkla çözümlenebilir mi? Şüphesiz hayır. Gerçi toplumun her kesimi aynı düzeyde dünyevileşmeden etkilenmemişleridir. Dolayısıyla toplumun farklı kesimleri dünyevileşme tarafından farklı biçimde etkilenmişlerdir. Bu süreçte toplumda oldukça fazla dünyevileşen tabakalar ortaya çıktı. Bunlar kendi bakış açılarıyla dini değerlendirmeye başlayınca dinin dünyevi anlamlarına doğru bir yönelim kendisini göstermeye başladı. Dinin bizatihi bu dünyaya yönelik uygulamalarından hiçbiri tam anlamıyla batılı bir dünyevileşme karşılığında kullanılamaz. Ancak dini dışardan algılamaya meyyal ve zihni böyle şekillenmiş olan birçok insan, en içkin ya da deruni konuları bile dünyaya indirgeyerek dinin insanla arasında kurduğu dikey ve yatay her türlü derin bağları tarumar etti. Her din, bir dünya kurma girişimdir. Dolayısıyla İslam dini de insanı kendi dünya kurgusuyla kurgular.

           Dünyevileşme, bu kurguya yabancı batılı bir kurgudur. İslami dünya kurgusu kutsal bir kurgudur. Onun için peygamber dünya için müminin zindanı demiştir. Batılı açısından bakıldığında bu anlaşılır bir olgu değildir. Çünkü, yeryüzü cennetini bu dünyada kurabileceğine inanan inandırılan batılı ve batılı yönde düşünenler bu olguyu anlamakta güçlük çekerler. Her şeyi nesneleştiren dünyevileşme, dinin kendisini de nesneleştirmiş ve basit bir olgu haline sokmuştur. Bugün İslam dünyasında dinin salt akla dayalı ve bu dünyaya ya ait bir din oluşturma gayretleri, dinin irfani yanının görmezden gelinmesi, İslam"ın derin anlamının kavranmasını güçleştirmektedir. İslam sadece görünen ritüellerle anlaşılabilecek bir din olmadığı gibi insanlarında sadece dinin bu türden bir ameller dizisi olmadığının en kısa zamanda bilincinde olarak dini algılamalarını yeniden kurmalarını söyleyebiliriz.

            Zira aksi durumda din belirli zamanlara ve belirli mekânlara hasredilen ameller olarak anlaşılacak ve bu da Müslümanların yarım kalmış dünyevileşmesini giderek tamamlayacaktır. Ne demeye çalıştığımı anlatmaya Peygamber efendimizin torunu imam Sadık"ın(a.s) şu sözü aydınlatıcı olacaktır. ""İnsanların namazlarına ve oruçlarına kanmayın çünkü bazı insanlar namazı ve orucu alışkanlık haline getirmiş olabilirler. Öyle ki, bunları terk edecek olurlarsa hayatlarında bir boşluk, bir yalnızlık hissederler. Bu yüzden siz onları, doğru ve güzel söz söylemeleri ve emanete riayet etmeleri bakımından deneyin.""

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.