Toplumda her 10 kişiden 1’inde görülen diyabetten korunmak için bilinçlenerek kan şekerini kontrol altında tutmak büyük önem taşıyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Endokrinoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Erol Bolu “14 Kasım Dünya Diyabet Günü” öncesinde, diyabet hastalığı hakkında bilinmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.
Diyabet kader değil önlenebilir bir hastalıktır
Ülkemizde yaklaşık 8 milyon diyabet hastası bulunmaktadır ve bu hastaların pek çoğunun bu rahatsızlıktan haberdar olmadığı bilinmektedir. Diyabetin birden fazla tipi mevcuttur. Toplumda en sık rastlanan tip 1 ve tip 2, insülin kullanımı gerektirdiği için en çok bilinen türleridir. Tip 2 diyabette temel tedavi kilo kontrolü ile başlamaktadır. Bu hastalığın genetik olduğuna işaret eden birçok çalışma olmakla birlikte, günümüzde bu oran %30 civarındadır. Yani Tip 2 diyabet doğru yöntemler ve yaşam tarzı değişiklikleri ile önlenebilir bir hastalıktır.
Belirtileri erken farkedin
Çok su içme, sık idrara çıkma, ağızda kuruluk ve cilt yaralarında geç iyileşme gibi belirtiler diyabet hastalığına işaret edebilir. Bu belirtilerin erken dönemde fark edilmesi ve vakit kaybetmedenönlm alınması önemlidir.
İdeail kiloda kalmak diyabetten uzaklaştırır
Diyabet hastalığında, doğru beslenme ve günlük egzersiz ile kilo kontrolü hedeflenmelidir. Katkı maddeli gıdalardan uzak kalınması gerekir. Toplumda Tip 2 diyabet riski olan kişilerin erken dönemde saptanması ve doğru bir şekilde yönlendirilmesi, diyabetin önlenmesi için önemlidir. Tip 2 diyabet de önemli ölçüde önlenebilir durumdadır. Tip 2 diyebet riski taşıyan kişilere bu dönemde vücut ağırlıklarından %5-7 kilo kaybı sağlanmalıdır. Ancak bu takdirde %56 oranında önleme sağlanabilir. Kilolu diyabet hastalarının ilk 3 ayda %7 oranında kilo vermesi iyi bir başlangıç olacaktır. Diyabetten korunmak için düzenli egzersiz yapmak ve günlük fiziksel aktiviteleri artırmak önemlidir.
Sağlıklı kişilerde de insulin direnci olabilir
Muayene ve tetkikler ile sağlıklı kabul edilebilecek kişilerde de insulin direnci olabilmektedir. Bu oran toplumda yüzde 25’lerdedir. Diyabetin genç ya da yaşlı kişilerde saptanması hastalığın adını ya da tedavi yaklaşımın değiştirmemektedir. Sadece yaşlı kişilerde, diyabet tedavisi daha özen gösterilmesi gereken bir durum olabilir.
İlaçsız tedavi hastanın durumuna göre belirlenir
İlaçsız tedavi diyabetin erken tanı döneminde özellikle yüzde 10’ları bulan bir kilo kontrolü sağlandığı takdirde Tip 2 diyabetli hastaların başarılı bir şekilde tedavi edilmesine yardımcı olabilir. Ancak bu diyabet hastalığı için tam bir iyileşme sağlamaz. İlaç tedavisi diyabet hastalarının durumuna göre belirlenebilmektedir.
Tarçın tüketimi faydalı olabiliyor
Diyabeti tedavi edici doğal bir ilaç henüz bulunmamaktadır. Ancak karbonhidratlı gıdaların emilimini yavaşlatan tarçın gibi bazı gıdalar etkili olabilmektedir.
Diyabet kalp ve böbrekleri de etkileyebilir
Diyabet; kan şekerinin yükselmesi ile tanı konulmasına rağmen beraberinde yüksek tansiyon, karaciğer yağlanması, kan yağlarında yükseklik, koroner kalp hastalığı, inme, böbrek yetmezliği, körlük, nöropatiler, erkeklerde ve kadınlarda üreme fonksiyon bozuklukları ve kanser gelişimi gibi sağlığı tehdit eden çok geniş bir hastalık listesi ile birliktedir. Bu nedenle diyabet sadece kan şekeri yüksekliğinin düzeltilmesi gereken bir hastalık olarak düşünülmemelidir. Kan şekeri yüksekliği vücudumuzdaki tüm hücreler gibi damar duvarlarını döşeyen hücreler için de bir zehirdir. Bu hücrelerin fonksiyonlarının bozulmasına ve damar sertliğine neden olabilmektedir. Tüm damarlarda ve özellikle koroner damarlarda daralmalara da sebep olarak iskemik kalp hastalıklarının oluşmasını sağlayabilmektedir.
Tümör gelişimine yol açabilir
Özellikle tip 2 diyabet hastalığının başlangıcından itibaren vücutta mevcut olan “hiperinsulinemi”, vücutta bulunan tümör hücrelerinin daha hızlı büyümesine neden olarak hem yeni kanser oluşmasına hem de mevcut tümörlerin büyümesine yol açabilmektedir. Bunun yanı sıra kanserli diyabetik hastalarında uygulanan kanser tedavilerinden daha iyi sonuçlar almak için mutlaka doğru bir şekilde kan şekeri kontrolü sağlanmalıdır.
Sindirim sistemindeki bakteriler diyabet gelişiminde etkili
İnsan vücudu yaklaşık 100 trilyon mikroorganizmayı içermekte ve bu mikroorganizmalar vücutta birçok fonksiyonu kolaylaştırmaktadır. Bu mikroorganizmaların bir kısmı olumsuz; yani hastalık yapan bakterilerken önemli bir kısmı da olumlu, metabolizmada etkin roller üstlenen bakterilerdir. Son yıllarda yapılan çalışmalar olumlu-olumsuz bakteriler arası oranlarda yaşanan değişikliklerin başta kilo fazlalığı olmak üzere diyabet gibi hastalıklara yol açtığını göstermektedir.