IF diyeti olarak adını çokça duyduğumuz aralıklı oruç, belki de hepimizin en az bir kere uygulamaya çalıştığı bir yeme şeklidir. Tabi bunların yanında uygulamak isteyen ama sağlık problemleri nedeniyle kararsız kalan bir kesimin varlığının da azımsanmayacak derecede fazla olduğunu söyleyebiliriz.
Siz de diyabet hastası iseniz ve aralıklı oruç yapıp yapmama konusunda kararsız kaldıysanız doğru yazıdasınız. Sorumuzun cevabına geçmeden önce öğrenmek ya da hatırlamak isteyenler için bir kez daha bakalım aralıklı oruç nedir, ne değildir.
Aralıklı oruç belirli zaman aralıklarında enerji veren besin alımının en aza indirilerek vücudun kısmi bir dinlenme moduna geçmesine izin verildiği yeme sistemidir. Özellikle son yıllarda kilo vermede çok sık kullanılmakla beraber kronik ve otoimmün hastalıklar için de kullanılabilen bir yöntemdir.
IF denildiğinde aklımıza 16:8 aralıklı oruç modeli gelse de bunun aralıklı oruç modellerinden sadece bir tanesi olduğunu biliyor muydunuz? Alternatif gün açlık, modifiye açlık, zaman kısıtlı beslenme gibi farklı birçok çeşidi olan aralıklı açlık yöntemlerinin, vücut ağırlığı denetimi, bazı metabolik belirteçler, inflamasyon, kanser gibi bazı hastalıklar ve yaşlanma üzerinde etkili olabileceğini gösteren çalışmalar bulunmaktadır.
Bahsedilen bu olumlu etkiler, uygulanan yönteme göre farklılık gösterebilmektedir. Modifiye oruç diyeti uygulayan bireylerle yapılan bir çalışmada uygulama sonrası insülin, açlık kan şekeri, LDL kolesterol, trigliserit seviyelerini azalttığını ve ağırlık kaybına yol açtığını gösteren veriler bulunuyor. Bu sonuçlar diyabet hastaları için yüz güldürücü olabilir.
Alternatif gün oruç ile ilgili sınırlı veriler olmasına rağmen, bu veriler alternatif gün orucun kısa dönemde hafif bir ağırlık kaybına yol açabileceğini ve trigliserit seviyelerinin, LDL kolesterol seviyelerinin azalmasına, HDL kolesterol seviyelerinin artmasına ve açlık insülin seviyelerinin artmasına katkıda bulunabileceğini göstermektedir.
Zaman kısıtlı diyette ise hayvan ve insan çalışmalarından elde edilen bulgular, zaman kısıtlı beslenmenin vücut ağırlığını azaltmak ve plazma lipidleri, açlık glukozu ve insülin seviyeleri, insülin duyarlılığı ve bazı inflamatuar sitokinler dahil olmak üzere çeşitli metabolik risk faktörlerini iyileştirmek için etkili bir diyet müdahalesi olabileceğini düşündürmektedir.
Bir diyabet hastasının korktuğu şey genellikle kan şekerinin yükselmesi olarak bilinen hiperglisemidir. Fakat doktorlar ve diyetisyenler bunun yanında dikkat edilmesi gereken ve çoğu zaman atlanan bir diğer faktörün kan şekeri düşüklüğü yani hipoglisemi olduğunu söylüyor.
Kafası karışanlar için tekrar söyleyelim. Nasıl ki diyabetli birey gerektiğinden fazla yediğinde kan şekeri yükseliyorsa beslenmesine dikkat etmeyip yetersiz beslenmesi sonucu da hipoglisemiye girebilir. İşte aralıklı oruç için soru işaretine yol açan kısım da tam olarak burada başlar. Uzun saat aralıklarında aç kalan birey, özellikle insülin kullanıyorsa, hipoglisemiye girmesi kaçınılmaz olabilir.
Hemen paniğe kapılmayın, sizlere şöyle özetleyelim.Aralıklı oruç uygulaması diyabetli bireylerde hipoglisemi riskine yol açabileceğinden kontrollü ve kan şekeri seviyeleri gözetilerek uygulanmalıdır. Özellikle gestasyonel diyabet dediğimiz gebelikte görülen diyabet ve insülin kullanan bireylerde uygulanması riskli olabilir. Fakat güzel bir haber verelim.
Çoğu zaman kilo fazlalığı görülen, ilaçla tedavisi planlanan tip 2 diyabet hastalarında ve insülin direnci olan bireylerde uygulanması olumlu etkiler doğurabilir. Fakat altını çizmemiz, koyu harflerle yazmamız gereken çok önemli bir nokta var! Diyabet hastasıysanız aralıklı oruç uygulamasını mutlaka doktor ve diyetisyen kontrolünde yapmanız, süreci en iyi şekilde yönetmenize yardımcı olacaktır.