Cumhuriyetin kadim kurumlarından birisi Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Zaman zaman güven sorunu yaşan bu kurum, yine de milletimizin en çok itibar edilen kurumlarındandır. Bir takım yanlış anlaşılmalar ve bu yanlış anlaşılmalara neden olan bazı görevliler nedeniyle zaman zaman da tartışma konusu haline getirilen bu kadim kurumun; devlet ve milletimiz için en kaçınılmaz bir kurum olduğunu neredeyse herkes bilmektedir. Yaklaşık 150 bin taşra personeli ve bin beş yüz civarında merkez teşkilat personeliyle hizmet veren bu kadim kurumda ben de 35 yıl farklı pozisyonlarda hizmet verdim.
Yurtdışı, denetim, eğitim, hac/umre ve cami hizmetleri alanında otuz beş yıl çalıştığım kurumun yapısını, taşra ve merkez teşkilatının hizmet ve zaaflarını, başarı ve eksikliklerini biliyorum. Teşkilatın son kırk yılının özetini çıkarmaya yetecek tecrübe ve donanıma sahibim. Yürüttüğüm tahkikatlar ve tanzim ettiğim tahkikat dosyaları; teşkilatın personeli hakkında da yeterince kanaat sahibi olmaya yetecek derinliktedir.
Son yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığı; gerek personel eğitimine ve gerekse personel marifetiyle toplumun yaygın ve yetişkin eğitimine büyük önem vermektedir. Geçmiş yıllarda statik bir yapıya sahip olduğu görülen teşkilatın, son yıllardaki dinamik yapısı milletin de gözünden kaçmamaktadır. Neredeyse tüm personelinin üniversite mezunu olduğu devasa bir teşkilat olan Diyanet İşleri Başkanlığı; toplumsal sahanın her karesinde kendisini hissettirmektedir.
İl ve ilçe müftülerinin gençleşmesi, dünyayı tanıması, milletin yapısını bilmesi ve kendilerini yetiştirmesi nedeniyle artık Diyanet İşleri Başkanlığı; mevzuatta kendisine tanınan alanda başarılı hizmet vermektedir. Zaman zaman da mevzuatı yenileyerek kendisine makul alanlar da açmaktadır. Akademik çalışmalar da yapan personelin ufku; geçmişe göre daha genişlemiş, dünya ile entegre olabilecek vizyona sahip hale gelmiştir.
Diyanet İşleri Başkanlığının son yıllardaki en önemli ve geçmişte ihmal ettiği hizmeti; yaygın ve yetişkin din eğitimi kapsamında; çocuklara ve gençlere sunduğu eğitimdir. Teşkilatın tüm taşra birimlerinde, neredeyse bir eğitim seferberliği vardır. Özellikle 4-6 yaş gurubu okul öncesi çocuklara yönelik yapılan eğitim hizmeti; her türlü takdiri hak eden bir başarı öyküsüdür. Yeni yeni yapılaşma içerisine giren bu hizmet alanına vatandaşlarımızın teveccühü de takdire şayandır.
Ülkemizin bütün vilayetlerinde bu hizmet yürütülmektedir. Bazı idareciler bu konuyu en öncelikli hizmet olarak birinci sırada tutmakta, bu nedenle de çok hızlı mesafe almaktadırlar. İlimiz ölçeğinde konuyu izah etmemiz gerekirse; İl Müftümüz sayın Seyfullah Çakır hocamızın, İlkadım Müftülüğü sırasında lokal olarak başlattığı bu önemli hizmeti, on yedi ilçeye yaydığı görülmektedir. İlimizin en küçük ilçeleri olan; Salıpazarı, Ayvacık, Asarcık, Yakakent gibi ilçelerde bile artık 4-6 yaş grubu çocuklara dini eğitim verecek hem mekanlar, hem de personel bulunmakta, çok iddialı ve hızlı bir biçimde bu hizmet yürütülmektedir.
Samsun’un; 4-6 yaş gurubu din eğitiminde, pilot il olarak görüleceği kanaatini taşımaktayız. İlimizin en iddialı ve bu hizmete ilk başlayan ilçesi de İlkadım ilçesi olduğunu biliyoruz. Seyfullah Çakır hocamızın, İlkadım Müftülüğü sırasında başlattığı bu güzel ve önemli hizmeti, İladım ilçesine yeni atanan Ömer Yay hocamızın da aynı hız ve gayretle yürütmeye çalıştığını görmekten mutluluk duymaktayız.
Son bir hafta içerisinde, İlkadım İlçesi Selahiye Kur’an Kursu bünyesinde açılan, 4-6 yaş gurubu iki sınıflık hizmet alanı, sendika temsilcisi Hikmet Arslan’ın yönlendirmesiyle iş adamı Mete Kalkavan’ın yaptığı 21.000 tl maddi yardım kayda değer ve teşekkürü hak eden bir hizmettir.
Samsun Valimiz Sayın Zülkifl Dağlı’nın da 4-6 yaş gurubu din eğitimine çok önem verdiğini ve katkı sağladığını biliyor, Diyanet İşleri Başkanlığının yaptığı 4-6 yaş gurubu eğitimini çok önemsiyoruz.