Diyanet Yenilenecek

Salih Parlak

Et kokarsa tuzlarsın, ya tuz kokarsa?
Ya anayasa başkalarından kopya edilirse?
Ya da Diyanet"te personelin tanımadıkları başkan olursa?
Diyanet, Ergenekoncularla doldurulursa…
Müftülükler de siyasilerin yolgeçen hanı olursa…
İmamları kravata zorlarlar;
Ama bırak sakalı ve şalvarı;
Bıyıklarını bile imam ve müezzinin;
hergün usturaya vurmasına aldırış edilmezse…
arkasında namaz kılanlardan imanı gereği karşı çıkan cemâate:
bölücü… cemâat arasına fitne sokan gözüyle bakılırsa…
İşte o zaman balık baştan kokar.
Osmanlı Şeyhülislamlığı lağvedilince…
İlk Meclis kurulduğunda;
“Şer'iye ve Evkaf Vekâleti” vardı
1924"te bakanlık kaldırıldı;
Başbakanlığa bağlı bir kurum olan.
Diyanet İşleri Reisliği kuruldu
Çok yazımızda değinmiştik;
Türkiye Cumhuriyeti, dünyaya örnek ülke olmalıdır.
Bunun birinci yolu, milli anayasadan geçer,
İkinci yolu da Diyanet"in devlet vesayetinden kurtulmasından geçer.
Birinci yol, yeniden düzenlenme eğilimine girdi.
Anayasa değişikliği referandumu tamamlandı.
Şimdi de demokratik açılımlar süreci sonunda;
yepyeni milli anayasamız da olur, inşallah!
Niçin olmasın?
 Çok köklü bir geçmişimiz var.
Göçebelikten yerleşik hayata geçtik.
Türkmen ecdadımız hep otağlarda…
Çadırlarda yaşamış;
Başka ırktan insanlara yamaklık etmişler;
Kendi Türk kimliklerin önemsememişler
Bir türlü kendi anayasalarını yapamamışlar.
Cumhurbaşkanlığı forslarında 16 yıldız var.
16 yama demek.
Yani 16 kez yırtılmış, ecdadımız dikmiş;
yenilemiş… yeniden yırtılmış…
yeniden yamalanmış… derken
Osmanlı… Türkiye Cumhuriyeti olmuş.
Ama hala kendi anayasamızı yapamamışız.
Vesayet altında yaşamışız.
Cumhuriyet döneminde;
İsviçre anayasasından kopya çekmişiz.
Fransız belediyeciliğini kopya etmişiz.
Oysa vakıf kuruluşlarımız gibi
köklü belediye deneyimimiz olmuş.
Hepsini tarihin çöplüğüne gömmüşüz;
İlle de Avrupa Birliği vesayetine girme yalvarışlarımız…
 Yakarışlarımız… çırpınışlarımız…
Sürmüş girmiş.
Ama Ahmet Davutoğlu"nun Türk dış politikası!
İnşallah bizi vesayetten… mandacılıktan kurtaracak.
İnşallah Surıye… Lübnan… Ürdün dörtlüsü
Açık Pazar deneyimleri…
İnşallah İslam ortak Pazarına dönüşür.
İşte bu çerçevede Diyanet"imizi de ıslah etmeliyiz.
Her halde Bardakoğlu da bunun için gitti.
Ayak uydurmak istemedi her halde.
Şimdi çok güzel gelişmeler var.
Geçenlerde yine Lütfi Şenocak"tan övgüyle söz ettik.
Şimdi de durur verici çalışmaları var.
Basından izlediğimize göre;
Din-Bir-Sen Genel Başkanı…
Sivil toplum kuruluşu olarak rapor hazırlamış;
Bu çalışmayı özetle takdirlerinize sunmak isterim:
Bir basın açıklaması yapmış:
“Modernizm Adına Değerlerimiz Yozlaşıyor” başlıklı!
İmamların sendikasının Başkanı Lütfi Şenocak;
Haber Türk Televizyonuna davet edilmiş;
 
“Tanzimat sonrası modernizm,
başta dini değerlerimiz olmak üzere
kültürümüzü… adetlerimizi yok ediyor.”
tesettür anlayışımızı da tahrif etmiş.
moda uğruna birçok genç kızımız,
hicap anlayışından uzaklaşmış.
Tekbir giyim sahibi Mustafa Karaduman;
“Firma olarak tesettüre uygun
kıyafetler üretmeye çalışıyoruz” dedi.
Din-Bir-Sen;
Diyanet"in yapısını yeniden düzenliyor;
taslak hazır!
öneri paketi Devlet Bakanı Faruk Çelik"e sunulmuş;
DİB Başkanı"nın seçimle göreve gelmesi öneriliyor,
görev süresi 5 yıl ile sınırlı;
DİB"in özerk bir yapıya kavuşturulması isteniyor.
Şu anda Diyanet"e öğreticilik ve öğretmenlik çok görülmüş;
Sadece vatandaşı aydınlatma… irşad görevi verilmiş.
Şimdi sendika diyor ki;
“Kur"an Kursu Öğreticisi” olacak;
“Kur"an Kursu Öğretmeni” olacak;
 “Eğitim Görevlisi” yok;
“Öğretim Görevlisi” olacak,
Din İşleri Yüksek Kurulu üyeleri de seçimle gelecek.
Biraz da hiç alışık olmadığımız
Siyasi lider mi, bir şeyh mi…
Belli edemediğimiz Haydar Baş"ın düşündüklerine bakın:
Diyanet İşleri Başkanlığı operasyonu,
uzun bir hazırlığın sonucu imiş
onlar için sürpriz değilmiş.
2002"de Los Angeles Times"tan Amir Tahiri"ye dayandırarak
Erdoğan ve Gül"ün laiklik veya Avrupacılık anlayışları gereği,
dini, tamamen cemaatlere bırakacak;
Diyanet İşleri Başkanlığı"nın milyarlarca dolarlık servetini
bir siyasi partinin kontrolüne verecekti.
 “AKP, camilere atadığı insanlar vasıtasıyla;
camileri ve dini sistemi kullanarak,
yıllarca iktidarda kalmasını sağlayacakmış”
Birçok camide Diyanet"in Cuma hutbeleri değiştiriliyormuş;
Türk kimliği yerine Türkiye kimliğini oturtulacakmış.
2005 yılına gelindiğinde DİB Yardımcısı,
Doç. Dr. Mehmet Görmez:
“Bir arada yaşamanın en büyük risklerinden biri,
hakim gücün tamamen ortadan kaldırmasıdır.
Farklılıkları yok etmeyi… şekil vermeyi diyalog biçiminde görmüyoruz”
2008 yılında, Diyanet teşkilatını artık avucunun içine aldı.
Görmez, DİB"in hadisler üzerinde kapsamlı çalışmasını,
İngiltere"de bir basın toplantısında açıkladı.
The Guardian gazetesi, hemen manşet attı:
“Türkiye, İslâm"a 21. yüzyıl yorumu getirmek için çalışıyor”…
İslâm inancının Batı değerleriyle bağdaştırılması…
Tayyip Erdoğan bu çabaların başını çekiyor” dedi.
The Daily Telegraph;
“Türkiye"de hadislerin bugüne uyarlanmasında ABD"nin etkisi var!
İslami radikalizmle mücadeleyi amaçlayan planın bir parçası!..
Abdullah Gül"e ödül veren “Chatham House” adlı İngiliz derin devleti;
“Diyanet"in hazırlığı, Hıristiyanların Reform Hareketi benzeri bir girişim!” 
The Economist dergisi 24 Ocak 2004"te:
“İslâm dünyasında reform ABD"nin en önemli stratejik girişimi"…
Türkiye"nin başarısı da bunda büyük rol oynayabilir” denmişti.
Ben Haydar Baş"ın görüşlerine asla katılamam.
Yıkıcılık… ordubozanlık…
Ne zaman güzel işler yapılmaya girişilirse:
Peşin fikirli vesayetçiler hemen piyasaya çıkarlar;
Baltalarlar;
Ama ancak kendi dedikleri kursaklarında kalır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.