DLH’DA NELER OLMUŞ DA HABERİM YOK

Adnan Bahadır

Bir kurumu ele aldığımızda yapılan yolsuzluklarla ilgili o kadar enteresan bilgiler geliyor ki sormayın gitsin, olaylar adeta çorap söküğü gibi çözülüyor. Yazlıkta komşum olan eski bir DLH çalışanının genç yaşta emekliye ayrılmasına bir türlü anlam verememiştim. Aradan birkaç yıl geçip DLH ile ilgili yazı yazınca adamın neden emekliye ayrıldığını da öğrenmiş oldum. Yazlıktaki komşum orta halli bir mühendis olarak DLH' da çalışmaktaydı, emekli olup İstanbul'a gidince birden bire zengin oluvermiş de haberim yok!...Adam bu yaz altında jeep arabayla tatile geldi, kendi kendime dedim ki maşallah adam iyi ki emekliye ayrıldı da para kazanma imkanı buldu. Ne kadar saf olduğumu anca anlamaya başladım. Bundan beş altı yıl önce DLH 'da yapılan teftişte büyük bir yolsuzluk ortaya çıkınca bu işi yapanlar aralarında oturup bir plan yapıyorlar, plan nedir derseniz kaybolan bir tanker mazotu bizim üstlenip emekliye ayrılıyor, böylece geriye kalanlar paçayı kurtarıyorlar.

Peki, işin aslı nedir derseniz altı yıl önce DLH Genel Müdürü olan Ahmet Aslan'a bir şikayet dilekçesi gidiyor, bu şikayet dilekçesinde Samsun DLH 'da yaşanan yolsuzluklar anlatılıyor, yolsuzluklar bir hayli ancak en önemlilerinden birisi DLH ya iş yaptıran kurumların verdiği mazotu DLH 'nın kullanmayıp, kullanılmış gibi göstererek kullanılmayan tankerleri satarak yapılan yolsuzluk. Bu olayı incelemeye gelen o günkü Genel Müdüre bir çalışanı kurban vererek işi kapatıyorlar. Bu şikayet dilekçesi bulunması halinde bir çok kapalı olay da aydınlanmış olacak.

DLH Müdürlüğü o kadar enteresan bir yapıya bürünmüş ki sormayın gitsin, gelen iddialar o kadar ciddi boyutta ki insan şaşırıp kalıyor. İddialara göre Cemil Ersin adlı işçi müdürün fedaisi Ahmet Çınar ve Celal Özek adlı çalışanlar müdürün bazı yanlış icraatlarına karşı çıktıklarından bu vatandaş tarafından tartaklanmışlar, Serdar Başkaya adlı kurum çalışanı emekliye ayrılmak zorunda kalmış. Müdür daireyi öyle bir hale getirmiş ki kendisine biraz ters bakanları fedaileri marifetiyle odaya kapattırıp, hırpalatıyormuş. Bu adamı bu güne kadar nasıl tanıyamamışım ben de merak ediyorum. Adam Devlet Memuru değil de sanki derebeylik yöneticisi gibi hareket ediyor.

İşin bir başka sıkıntılı tarafı olaya AK Partililer de müdahil olamıyorlar, nedenine gelince kurumda çalışan Mustafa Yüksel aynı zamanda Ak Parti Canik ilçe teşkilatında yönetim kurulu üyesi olduğundan bazı mütevazi!... İsteklerini yaptırınca o da idareyle birlikte hareket etmeye başlamış. Peki, nedir Mustafa Yüksel'in mütevazı talepleri derseniz öz kardeşini ve yiyenini çalıştığı kuruma işe yerleştirmiş, birde eşi rahatsız olduğundan mesaiye pek uğradığı yokmuş. Bu arkadaşımızın da bu tür mütevazi!... Talepleri yerine getirilince kurum amirlerine hiç kimse sesini çıkaramaz hale gelmiş.

Daha önce yazmış olduğumuz yazılarda kurumdan emekliye ayrılan İbrahim Akbaş ve Recep Yavuz isimli işçilerin çalışmış gibi gösterilerek para ödendiğini yazmıştık, gelen müfettişler bu olayın üzerine gidince idare bu insanlara çalıştıkları yönde ifade verdirmiş. Müfettiş arkadaşlarımız kurumun kamera kayıtlarını incelerlerse çalışıp çalışmadıklarını rahatlıkla görebilirler. En kötü ihtimalle yemekhanede bulunan kamerayı incelediklerinde bu adamların yemekhaneye hiç girmediğini rahatlıkla göreceklerdir.

Yaklaşık 18 yıldır bu kurumda yöneticilik yapanların 18 yıl önceki servetleri ile şimdiki servetleri araştırıldığında ne demek istediğim rahatlıkla anlaşılacaktır. Müfettiş arkadaşlarımız kamunun ne kadar zarar uğratıldığını rahatlıkla anlayabilmeleri için DLH 'nın kurumlara yaptığı işlerde kullandığı mazotun gerçek rakamı ile kurumlardan aldığı mazotu karşılaştırdıklarında olayı rahatlıkla çözecekleri kanaatini taşımaktayım. Yıllarca adeta sömürülme mekanizması olarak kullanılan DLH 'nın artık bu kıskaçtan bir an önce çıkması gerekmektedir. Bu vatanın her karışında şehit kanlarının olduğu topraklarla kaplı olduğunu düşünecek olursak fakir fukaranın hakkı olan Devlet malını ceplerine indirmeye çalışan insanların vatan haini olduğunu söylemek asla olayı büyütmek değil, bilakis az bile olduğu kanaatindeyim. Bu insanlar mutlaka ama mutlaka hesap vermelidirler. Bugün fırsat ele geçmişken gereği yapılmazsa tarih hepimizi yargılayacaktır. Vatanımıza sahip çıkmak istiyorsak her Türk vatandaşı bu olayları açığa çıkarmakla yükümlüdür. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken İçerisinde bulunduğumuz güzel günlerde güzel icraatlar olması temennisi ile hoşça kalınız.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (14)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.