DLH’YA MÜFETTİŞ GELMİŞ ANCAK!...

Adnan Bahadır

Gerek haberlerimiz, gerekse köşe yazılarıma gelen yorumlar bizi izleyen halkın çoğunlukta sessiz oluğunu açıkça ortaya koymuştur. Bunu nereden anladığımı sorarsanız iki örnekle açıklamaya çalışacağım. Birinci örneğimiz Ramazan ayında pide fiyatlarına zam yapılmayacak açıklamalarına rağmen yumurtasız pidenin 1.600TL Yumurtalı pidenin ise 2000TL olmasından rahatsızlık duyup sıkıntısını bizimle paylaşan kardeşimiz. Bir insanın Ramazan pidesi almakta zorluk çekmesi gerçekten üzücü bir durum. Çocukların arkadaşlarından görüp heves etmesi veya canlarının çekmesi sonucu anne babalarından pide istemelerine ebeveynin hayır demesi kadar zor bir durum olabilir mi? Demek ki bu insanların ekonomik durumları ekmeğin dışında pide alamaya uygun değil, o zaman yetkililerin bu duruma derhal müdahale edip, ekmek fiyatına pide imal ettirmeleri gerektiği kanaatindeyim. Aksi halde yediğimiz pideleri Cenabı Hak burnumuzdan fitil fitil getirir.

İkinci örneğimiz Fener Plajı ile ilgili bir kardeşimizin Büyükşehir Belediyesi'ne yazdığı dilekçeye verilen cevabın bize gönderilmesidir. Arkadaşımız 27 yıllık devlet memuru olduğunu, Fener Plajı'nda birçok problem olduğunu, girişlerde bazı imtiyazlı kişilerden para alınmadığı, içeceklerin çok yüksek fiyata satıldığı, bu tür sosyal tesislerde kar amacı güdülemeyeceği yönünde yazdığı yazıya belediye adeta dalga geçer mahiyette cevap vermiş. Zaten farklı bir cevap vermiş olsalardı şaşardım. Bu adamların idare şeklinde veya düşüncelerinde vatandaşa hizmete yönelik bir düşünce yok, onların derdi makyaj, gösteriş, birilerini zengin etmek, onların ne işi olur fakir fukara ile, haa Vezir Hazretleri Ramazan'da gösteriş olsun diye her akşam yemek yaptırıp bir fakirin evinde iftar açtığını unutmuştum!....

Bu iki örnekten de anlaşılacağı gibi halkımızın en alt kademesinden en üst kademesindeki insanına varıncaya dek herkes sıkıntısını bizimle paylaşıp çare arıyor. Biz de elimizden geldiği kadar bu sıkıntılara çare bulmaya çalışıyoruz. Geçtiğimiz haftalarda DLH' da yaşanan bazı olumsuzlukları bu köşede siz değerli okurlarımızla paylaşmıştık, konuyla ilgili hem valilik makamı, hem de siyasi yetkililer devreye girerek olayları araştırmak üzere Ulaştırma Bakanlığı DLH Genel Müdürlüğü müfettiş görevlendirmiş, müfettiş dün şehrimize geldi.

İşin enteresan yanı müfettiş gelmeden DLH Müdürü Kadir Tarhan'ın olaydan haberdar olup, yaptığı usulsüzlüklere çare aramaya başlaması. Adam o kadar pişkin birisi ki emekliye ayrılanları çalışmış gibi gösterip onlara para ödemesi olayında kendisine şahitlik yapacak adam aramaya başlamış. Hatta işi o kadar ileriye getirmiş ki personele baskı yapıp bu haberleri kimin dışarıya sızdırdığını bulabilmek için bir hayli uğraş veriyormuş. Bu iş bitirici ekip üç kişiden oluşuyor, birisi Kadir Tarhan, diğeri Bekir Akarsu ve üçüncüsü ise Erhan Korkmaz adlı işçi. Gelen müfettiş biraz araştırırsa bir hayli usulsüzlüğe ulaşacağını düşünüyorum, zira sadece Gemilere verilen ucuz mazotun ne kadarının dışarıya satıldığını bulsa sanırım olayın vahameti ortaya çıkar.

Dün akşama kadar müfettişin yaptığı çalışma bana hiç iç açıcı gelmedi o müfettiş arkadaşımız dün kimlerle görüştü, hangi personeli dinledi, Davut Aslanpay'ın yanına ne zaman gitti hepsini dakikası, dakikasına takip ettim. Müfettiş arkadaşa tavsiyem işini dam gibi yapmasıdır, yok ben müfettişim istediğimi dinlerim, istediğimi dinlemem diyorsa bakanlık teftiş kurulunun olduğunu, hatta Başbakanlık Denetleme Kurulu Başkanının çok yakın bir arkadaşım olduğunu unutmasın. Ayrıca ben işimi adam gibi yapan birisiyim, tutacağı rapordan anında haberim olacağını da unutmasın kiminle dans ettiğini iyi düşünsün ona göre hareket etsin.

Bu dediklerimi neden söylediğime gelince Kadir Tarhan tam 18 yıldır bu işletmede olan bir adam Genel Müdür, Genel Müdürlük Müfettişleri tanıdığı simalar olmasaydı bu makamda bu kadar uzun süre oturması mümkün değildi. Ama unutmaması gereken yapılan her şeyin bir gün mutlaka karşısına çıkacağıdır. Belki gelen müfettiş arkadaşı da ayarlayıp istediklerinden ifade aldıracaktır, ama unutmasınlar ki gerçekleri bizzat Ulaştırma Bakanı'na belgeleriyle birlikte adımı, soyadımı, işimi yazarak göndereceğim, bakalım o zaman ne olacak. Merhum Akif'in söylediği gibi “Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır” her Türk vatandaşının bu duygu ve düşüncelerle olması temennisi ile kalın sağlıcakla.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (7)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.