Bu yazıyı oluğu gibi sağından solundan makaslamadan olduğu gibi vermem gerekmektedir. En büyük gerekçe ise yediğimizin sofralarımızın vazgeçilmezi ekmeğin hammadesi olan BUĞDAY üzerindeki olumsuzlukları anlatacak Doç.Dr. Gökhan Günaydın:
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı iken son seçimlerde CHP'den Ankara Milletvekili seçilen Doç. Dr. Gökhan Günaydın, geçtiğimiz günlerde bana gönderdiği iletisinde buğday İthalindeki olumsuzlukları çok önemli dökümanlarla açıklamış. Bende Doç.Dr. Gökhan Günaydın'ın iletisini siz okurlarıma harfiyen aktarmaya çalışacağım rakamlarla ve bilimsel verilerle...
BUĞDAY İTHALATINDA KURAL DIŞI UYGULAMALAR, HALK SAĞLIĞINI TEHDİT EDİYOR!..
23 Temmuz 2011 tarihinde TBMM'de düzenlediğimiz Basın Toplantısı'nda, buğday ithalatında kural dışı uygulamalara ilişkin iki olayı belgeleriyle birlikte ortaya koyarak halk sağlığının nasıl riske edildiğini kamuoyunun gözleri önüne sermiş idik. Basın Toplantısı'nın ardından Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı ile Fırıncılar Federasyonu Başkanlığı ayrı ayrı açıklamalar yaparak, belgeleri basına dağıtmak suretiyle ortaya koyduğumuz gerçekleri yalanlama yoluna gitmişlerdir. Olayın tüm yönleriyle kamuoyunun bilgisine sunulabilmesi için, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın açıklamasında sözü edilen mahkeme kararlarına ulaşma ve yeni belgeleri edinme için harcanan zaman ve mesai sonrasında, halk sağlığı açısından çok önemli olan konu ile ilgili yeni bir Basın Toplantısı yapılması gereği ortaya çıkmıştır. Bu çerçevede;
1 - Belgeleriyle ortaya koyduğumuz iki somut olay şöyle özetlenebilir;
a) GDO tespit edilen 110 ton buğday gluteni olayı: Bir firma, unun ekmeklik kalitesinin zenginleştirilmesi amacıyla kullanılan 110 ton buğday gluteninin Çin'den ithalatı amacıyla işlemlere başlamış, alınan ilk numunede GDO tespit edilmiş ve firmaya ithalatın gıda mevzuatına uygun olmadığı bildirilmiştir. Firmanın itirazı üzerine şahit numunede yapılan analizde yine GDO tespit edilmiş ve malın Dış Ticarette Standardizasyon Tebliği hükümleri uyarınca yurda girişinin uygun olmadığı İstanbul İl Tarım Müdürlüğü tarafından ilgili firmaya ikinci kez tebliğ edilmiştir. Bunun üzerine firma, "homojen numune alma hususunda oluşan tereddütler neticesinde" kendi numunesini analiz ettirmiş ve GDO bulunmaması üzerine yeni bir analiz talep etmiştir. İl Müdürlüğü rutin uygulamanın dışındaki bu talep için Tarım Bakanlığı'ndan görüş istemiş, Bakanlık yeniden numune alınarak analiz yapılmasını talimatlamıştır. Nihai olarak İstanbul İl Tarım Müdürlüğü, "Bakanlığımız Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü'nün talimatları gereğince işlem yeniden değerlendirilmiş olup yapılan muayene ve analizler sonucunda yurda girişi uygun görülmüştür" ibaresiyle 110 ton buğday gluteninin yurtiçi edilmesine izin vermiştir. Konu ile ilgili tüm belgeler, www.gokhangunaydin.net internet sitesinde yayımlanmaktadır.
Çin dünyada GDO'lu üretim yapan ülkelerden biridir. Örnek olayda Çin'den getirilen 110 ton buğday gluteninin Ankara ve Bursa Gıda Kontrol laboratuarlarında yapılan iki ayrı analizinde GDO tespit edilmiştir. Gıda mevzuatı ve Dış Ticarette Standardizasyon Tebliği hükümleri uyarınca iki kez geri çevrilen emtia, kural dışı olarak üçüncü kez analiz ettirilmiş ve her nasılsa bu kez mevzuata uygun bulunduğu için yurtiçi edilmiştir. Böylece kâğıt üzerinde işlem tamamlanmıştır. Ancak uygulama mevzuata aykırıdır. Birçok firmanın malı ilk iki analizde uygun olmadığı için geri çevrilirken, neden bunlarda bir üçüncü analiz yapılma gereği duyulmamıştır. Konunun haksız rekabete yol açan özellikleri dışında, halk sağlığının ne denli büyük risklerle karşı karşıya bırakıldığını kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
b) Zarar görmüş tane ve böcek tespit edilen 7143 ton ekmeklik buğday olayı: Bir firma, iki ayrı gemiyle Ukrayna'da aynı firmadan toplamı 24 bin ton'a yakın ekmeklik buğday ithalatı amacıyla işlemlere başlamıştır. Aynı orjinden gelen gemilerden birinin numunesi alındıktan sonra kural dışı bir şekilde firma yetkililerine bırakılmış, sözü edilen numune analizde uygun çıkarak mal yurtiçi edilmiştir. Kurallara uygun olarak alınan diğer gemi numunesinde İstanbul İl Kontrol Laboratuarı Müdürlüğü'nde yapılan analizde çok sayıda canlı böcek ve % 1,16 oranında zarar görmüş tane tespit edilir. Bunun üzerine firmaya gıda mevzuatına aykırılık bildirilir. İtiraz üzerine şahit numune bu kez Ankara İl Kontrol Laboratuarı Müdürlüğü'nde analiz edilir zarar görmüş tane oranı % 1,99 bulunur. İki laboratuar sonuçlarına göre Gıda Mevzuatı ve Dış Ticarette Standardizasyon Tebliği hükümleri uyarınca malın yurda girişinin uygun olmadığı ilgili firmaya bildirilir. Bu arada firma 7 Nisan 2011 tarihinde elleçleme yaptığını yazıyla bildirir. Ambarlı Gümrük Müdürlüğü ise elleçlemeye 12 Nisan 2011 tarihinde izin verdiğini İstanbul Tarım İl'e bildirir. Yeniden alınan numunede İstanbul İl Kontrol laboratuarı Müdürlüğü'nce yapılan analizde bu kez zarar görmüş tane oranı % 0,98 olarak bulunur. 19 Nisan 2011 tarihinde uygunluk yazısı verilen mal için, 27 Nisan 2011 tarihinde organoleptik muayene (canlı böcek) analizi istenir ve mevcut numune çalışılarak İstanbul İl Kontrol Laboratuar Müdürlüğü'nce düzenlenen 27.04.2011 tarihli Muayene ve Analiz Raporu'nda numune içinde canlı ve ölü böceklere rastlanıldığı ifade edilir. Bunun üzerine İstanbul Tarım İl Müdürlüğü 29.04.2011 tarihinde ilgili firmaya bir yazı yazarak, 19 Nisan 2011 tarihinde uygunluk yazısı verilen malın işlenip işlenmediğinin, işlenmiş ise kullanılan işleme teknolojisinin iş akış şemasının ve buradaki her bir prosesin açıklanmasını talep eder. 4 Mayıs 2011 tarihinde aldığı cevap sonrasında, malın uygunluk yazısının verilmesinden bu yana bir ayı aşkın zaman geçtikten sonra, İstanbul Tarım İl Müdürlüğü 26.05.2011 tarihinde Bakanlık Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü'ne bir yazı yazarak ve numunede canlı böcek tespit edildiğinden bahsederek, "5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu'nun 32. maddesinin bu şekilde uygulanıp uygulanmayacağı, bahse konu işlem ile ilgili yapılabilecek başka bir işlem olup olmadığı hususunda emir ve talimatlarınızı arz ederim" der. Konu ile ilgili tüm belgeler, www.gokhangunaydin.net internet sitesinde yayımlanmaktadır.
Görüldüğü gibi, numune alma sürecinde usulsüzlük yapıldığı sabittir. İki kez reddedilen ürün, izinsiz elleçleme işlemine tabi tutulmuştur. Zarar görmüş tane oranının % 0.98'e düşürülmesine rağmen elleçlemeye giren ve çıkan mal miktarının aynı olması (7143,400 kg) teknik olarak mümkün değildir. İlk analizde tespit edilen canlı böcek testi ikinci ve üçüncü analizde istenmemiş, mal yurtiçi edildikten sonra istenen analizde canlı böcek tespit edilmiştir. Her şey bittikten ve aradan bir ayı aşkın zaman geçtikten sonra, İstanbul İl Müdürlüğü yapılacak başka bir işlem olup olmadığını Bakanlıktan sormaktadır. Kısacası, bu kez kağıt üstünde bile işler "tamamlanabilmiş" değildir.
2 - Belgeleriyle ortaya koyduğumuz iki somut olayla ilgili olarak yapılan açıklamalar ve bunlara ilişkin değerlendirmelerimiz aşağıdadır;
A - GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI açıklamasında, Basın Toplantımızda belirtilen ve biri GDO'lu buğday gluteni diğeri böcekli - zarar görmüş taneli ekmeklik buğday olmak üzere iki olay vahim biçimde birbirine karıştırılmaktadır. Bakanlık, sözü edilen olayın ekmeklik buğday değil buğday gluteni ithalatı olduğunu, buğday gluteninin ise unu zenginleştirmek ve kalitesini - dayanıklılığını güçlendirmek amacıyla una eklenen katkı maddesi olduğunu ifade ettikten sonra, elleçlemenin söz konusu olmadığını bildirmiştir. Akabinde ise, diğer olaya geçilerek ekmeklik buğday ithalatına ilişkin mahkeme sürecine atıf yapılmakta ve bir olay çözümlenmeden diğeri konu edilmektedir. Bu bağlamda Bakanlık, devamla, adı geçen firma ile ilgili olarak yapılan ihbar üzerine Büyükçekmece 1. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından firma deposunda bulunan ürüne el konulduğu, ardından Büyükçekmece 5. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından el koyma kararının kaldırıldığını ifade etmekte ve konuyla ilgili olarak Bakanlık tarafından gerekli inceleme ve soruşturmanın başlatıldığı ifade edilmektedir.
Bakanlık açıklamasında belirtilen mahkeme kararları edinilmiş ve incelenmiştir. Yapılan inceleme sonrasında ulaşılan bilgiler şöyle özetlenebilir;
Yapılan ihbar üzerine ilgili mahkeme tarafından firma deposunda bulunan ürünlere el konulduğu,
Firma depolarında bulunan ürünlerden numune alınarak analiz yapıldığı ve en fazla % 1 olması gereken zarar görmüş tane oranının firmanın 8 deposunda % 1,65 ila % 4,13 arasında olmak üzere yüksek, firmanın 7 deposunda ise % 1 oranının altında olarak tespit edildiği,
Oranın yüksek olduğu depolarda el koyma kararına itirazın reddedildiği, düşük olduğu depolarda ise kabul edildiği,
Bunun üzerine yapılan bilirkişi incelemesinde "zarar görmüş taneler dahil diğer kriterlerin limitlere uygun çıkmaması buğdayın teknolojik ve ekonomik yönüyle ilgili olup, halk ve çevre sağlığı açısından olumsuz bir durum taşımamaktadır" görüşünün ifade edildiği,
Bu rapor sonrasında dahi el koyma kararının kaldırılması talebinin reddedildiği,
Nihayet yeminli bilirkişi raporu sonrasında bu talep uygun görülerek el koyma kararının kaldırıldığı ve malın iade edildiği...
Görüldüğü gibi ilgili Mahkeme kararları, ne yurtiçi edilen ekmeklik buğdayın zarar görmüş tane oranının % 1'in altında olduğunu tespit etmekte ve ne de numunede saptanan canlı böcek varlığına ilişkin bir saptama yapmaktadır. Mahkeme kararları, firmanın deposunda bulunan ürünlerin tespit tarihi itibariyle zarar görmüş tane oranına ilişkin değerlendirmeleri yansıtmaktadır.
Bu çerçevede, Bakanlığın her iki dosya ve olay ile ilgili olarak hızlı ve etkin bir soruşturmayı tamamlamasını ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmasını bekliyoruz.
B - TARIM, GIDA VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI açıklamasında, Basın Toplantımızda belgelediğimiz birinci olayla ilgili olarak; "iddialar gerçek dışıdır" denildikten sonra, "GDO analizi yapılan ürünler arasında buğday ve ürünleri bulunmamaktadır.. Haberlere konu edilen buğday gluteninde GDO'ya rastlanmadığı raporlandıktan sonra işlemler sonlandırılmıştır. Ayrıca unun ekmeklik kalitesi açısından zenginleştirilmesi amacıyla kullanılan buğday gluteninin tamamının un olarak işlenerek yurtdışına ihraç edildiği de bilinmektedir." ifadeleri kullanılmıştır.
Bu noktada Bakanlığa soruyoruz;
Buğday ve ürünlerinde GDO analizi yapılmıyorsa, buğday gluteninde 35 S Promotorve NOS Terminatör tespit eden Ankara İl Kontrol ve Bursa Gıda Kontrol laboratuarı analiz sonuçları ve bunlara dayanarak firmaya glutenin yurtiçi edilmesinin uygun olmadığını belirten İstanbul İl Tarım Müdürlüğü yazıları nasıl izah edilebilir?
Buğday gluteninde iki kez GDO raporlandıktan sonra, kural ve mevzuat dışı olarak, her nasılsa edinilmiş olan "numunenin malı temsil etmeyebileceği" kanaati nedeniyle; İl Müdürlüğü'nün Bakanlıktan aldığı olur sonrasında bir numune daha alınmış ve işlem böylece kağıt üzerinde tamamlanmıştır. Firmanın bu talebi mevzuata uygun mudur? Bu uygulamayı talep eden tüm firmalara yapıyor musunuz? Eğer yapıyorsanız 2010 ve 2011 yıllarında kaç firmaya kaç kez böyle bir ayrıcalık tanınmıştır?
Bu uygulamanın doğru olduğunu düşünüyorsanız, İl Müdürlüğünüz tarafından yapılan numune alma işlemlerinde yaygın ve sistemik yanlışların varlığını kabul ediyor musunuz? Bununla ilgili 2010 ve 2011 yıllarında re'sen soruşturma açtığınız personel bulunmakta mıdır?
Toplantımızda belgelediğimiz ikinci olayla ilgili olarak ise Bakanlık açıklamasında ; "iddialar gerçeği yansıtmamaktadır" denildikten sonra "söz konusu buğdayın ilk kontrolünde ithalata izin verilmemiştir. İthalatçı firma ise yasal hakkını kullanarak ürünü uygun hale getirtme talebinde bulunmuştur. Bakanlık ta bunun üzerine elleçleme işlemine izin vermiştir. Elleçleme gerek uluslararası gıda ve sağlık otoriteleri gerekse yurtiçi mevzuatla kabul görmüş, buğdayın yabancı maddelerden arındırılarak insan sağlığına aykırı bir durumun sözkonusu olmamasını sağlayan teknolojik bir yöntemdir" ifadeleri kullanılmıştır.
Bu noktada hem Bakanlığın maddi hatalarını düzeltiyor, hem de soruyoruz;
Bakanlığın iddia ettiği gibi sözkonusu buğdayın ilk kontrolünde değil, tıpkı bir önceki olayda olduğu gibi, ilk numune ve şahit numune olmak üzere her iki kontrolünde de mevzuata aykırılık tespit edilmiş ve emtianın yurtiçi edilmesine izin verilmemiştir.
Firma elleçlemeyi 7 Nisan 2011 tarihinde izin almadan yapmış, Ambarlı Gümrük Müdürlüğü 12 Nisan 2011 tarihi itibariyle elleçlemeye izin vermiştir. Açıklamanın bu bölümü de bu yönüyle düzeltilmeye muhtaçtır.
Zarar görmüş tane oranı ilk analizde % 1,16, ikinci analizde %1,99 çıktıktan sonra, izinsiz yapılan elleçleme sonrası yapılan analizde % 0,98 olarak bulunmuştur. O halde elleçlemeden çıkan malın, ayrılan zarar görmüş tane miktarı nedeniyle daha düşük olması gerekirdi. Bu miktarın giren ve çıkan mal için 7143,400 kg. olarak aynı olmasını nasıl açıklayabiliyorsunuz?
İlk analizde canlı böcek tespiti yapılmasına rağmen, ikinci ve üçüncü analizde canlı böcek analizi istenmemesini nasıl açıklıyorsunuz? Sizce bu zirai karantina tedbirleri açısından da büyük bir eksiklik değil midir?
Malın uygunluk yazısı 19 Nisan 2011 tarihinde verildikten sonra, 27.04.2011 tarihinde elde kalan numune üzerinde yapılan analizde canlı böcek tespit edildiği belgelenmiştir. Bu durum, canlı böcek içeren bir emtianın yurtiçi edildiğinin kanıtı değil midir? Zarar görmüş tane oranını aşağı çeken bir elleçleme işleminin canlı ve ölü böcek varlığını da elemine etmesi gerekmez mi? Bu durumu nasıl açıklayabiliyorsunuz? Aldığı numuneyi mevzuata aykırı biçimde firma yetkilisine teslim eden personeliniz hakkında herhangi bir işlem yaptınız mı?
19 Nisan 2011 tarihinde uygunluk bildirimi yapılan emtiaya ilişkin olarak, 26.05.2011 tarihinde yapılacak işlemin talimatlanması yazısı yazan İstanbul İl Tarım Müdürlüğü'ne ne cevap verdiniz? Nihayet, bunca zincirleme yanlışlığın yapıldığı ithalat sürecine dahil olan İstanbul İl Müdürlüğü ve Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü ilgilileri için bir soruşturma açmayı düşünüyor musunuz? Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın gösterdiği duyarlılığın Bakanlığınız tarafından gösterilmemesinin nedeni nedir?
C - FIRINCILAR FEDERASYONU BAŞKANLIĞI açıklamasında, Basın Toplantımızda belgelediğimiz olaylarla ilgili olarak, "talihsiz bir açıklamadır. Yurtiçine sokulan bütün buğdaylar Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nca titizlikle kontrol edilmektedir. Halkımızın temel gıdası olan ekmek konusunda açıklama yapan kişiler bu sorumlulukta ve bilinçte açıklama yapmalıdır... İyi niyetli bir açıklama olduğunu söyleyemeyiz" ifadelerini kullanmıştır.
Şimdi de Fırıncılar Federasyonu Başkanı'na sesleniyorum;
Yurtiçine sokulan buğdayların Tarım Bakanlığı'nca nasıl "titizlikle kontrol edildiğini" yukarıda belgeleriyle açıkladık. Bu çerçevede sorumlu bir Federasyon Başkanı'nın tutumu bizim iyi niyetimizi sorgulamak değil, belgelenen yanlışlıkların düzeltilmesini talep ederek kendilerine ulaşan unun sorunsuz olmasını sağlamaktır.
2009, 2010 ve 2011 yıllarını kapsayacak şekilde belgelediğimiz olayların, yaygın bir yanlış uygulama tarzı olmadığını nereden biliyorsunuz? Sizin göreviniz dahil olmadığınız ithalat süreçlerini körü körüne savunarak ticari bir tutum geliştirmek mi yoksa her koşulda halk sağlığını temel alan yaklaşımların ve uygulamaların takipçisi mi olmaktır? Haddini aşan açıklamalar yapan İstanbul Fırıncılar Odası Başkanı'na konumunu ve görevini hatırlatma gereği hissediyor musunuz?
3 - Nihayet, Türkiye'de uygulanan politikaların buğday ve un dış ticaretinde ülkemizi getirdiği noktadan söz etmek isteriz.
TÜİK verilerine göre Türkiye'nin 2003 - 2011 Haziran sonu itibariyle buğday ithalat toplamı 17 milyon 860 bin ton olup ödenen ithalat bedeli 5 milyar 238 milyon dolardır. Buğday unu ihracatı ise 11 milyon 541 bin ton olup elde edilen ihracat geliri 3 milyar 638 milyon dolardır.
TÜRKİYE'NİN BUĞDAY İTHALATI
YIL Miktar Değer
(ton) (1000$)
2003 1.846.284 277.543
2004 1.065.389 221.868
2005 135.596 25.031
2006 239.874 52.624
2007 2.147.107 570.390
2008 3.708.003 1.483.190
2009 3.392.692 901.858
2010 2.554.189 655.044
2011* 2.771.011 1.050.827
TOPLAM 17.860.145 5.238.375
TÜRKİYE'NİN BUĞDAY UNU İHRACATI
YIL MİKTAR (TON) DEĞER
(1.000 $)
2003 593.364 111.482
2004 786.054 197.487
2005 1.980.054 426.152
2006 1.250.115 272.850
2007 1.216.893 424.486
2008 1.213.278 617.976
2009 1.805.866 581.039
2010 1.836.295 596.282
2011* 859.736 410.573
TOPLAM 11.541.655 3.638.327
Kaynak: TÜİK, * 2011 Haziran Ayı verileridir. Kaynak: TÜİK, * 2011 Haziran ayı verileridir.
% 70 randıman değeri üzerinden yapılan bir hesaplama, Türkiye'nin buğday ithalatı - un ihracatı politikasının ülkeye katma değer kazandırmadığını ortaya koymaktadır.
2003 - 2011 döneminde buğday üreticisini adeta cezalandıran politikalarla buğday ekim alanı, yine TÜİK verilerine göre 93 milyon dönümden 80 milyon dönüme gerilemiştir.
Bu alanda uygulanması gereken politika, Türkiye'nin hızla artan nüfusuna paralel olarak buğday üretiminin artırılması, yapılacak yatırım ve girdi - çıktı piyasası düzenlemeleriyle maliyetlerin aşağı çekilmesi ve verimliliğin yükseltilmesi suretiyle buğdayda iç üretim potansiyelimize dünyayla rekabet etme gücü verilmesidir. Unutulmamalıdır ki, üreticiyi cezalandıran tüm politikalar, doğası gereği rantçıyı ödüllendirmektedir. Bundan böyle de, firma farkı gözetmeksizin, ithalat süreçlerine ilişkin tüm yanlış uygulamaların, ülke ekonomisi ve halk sağlığı adına takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyururuz.