Samsun Büyük Anadolu Hastaneleri Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Elanur Yılmaz, her Ramazan ayında olduğu gibi bu Ramazan ayında da beslenme konusundaki bilgi kirliliğinin önüne geçmek amacıyla , "Ramazan ayında doğru bilinen yanlışlar" hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
DAHA DİKKATLİ OLMALARI GEREKİR
Bu yıl Ramazan ayının sıcak yaz günlerine rastlaması nedeni ile oruç tutanların sağlıklarına daha fazla önem vermeleri, iftar ve sahur menüleri konusunda daha dikkatli olmaları gerekmektedir. Sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak vücut ısısı artmakta ve metabolizma bu yeni duruma uyum sağlamaya çalışmaktadır.
BESLENME ŞEKLİ VE ÖĞÜN SAYISI DEĞİŞMELİ
Ramazan ayında yapılan en önemli beslenme değişiklikleri arasında oruç tutan kişilerin günlük beslenme şekli ve öğün sayısını değiştirip üç ana öğün olan günlük beslenme düzeninin iki öğüne indirilmesi ve özellikle hamur işleri, tatlılar, kırmızı et, ekmek, pilav ve makarna tüketiminin artması yer almaktadır.
DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
Samsun Büyük Anadolu Hastaneleri Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Elanur Yılmaz, her Ramazan ayında olduğu gibi bu Ramazan ayında da bazı kulakdan dolma bilgiler ışığında beslenme konusunda yanlış bilgiler yayıldığına dikkat çekerek, alanında uzman olmayan kişilerin yaptığı bu açıklamaların aslında kişinin yararına değil, zararına olan bilgiler olduğunu söyledi. Diyetisyen Elanur Yılmaz, bilgi kirliliğinin önüne geçmek amacıyla Ramazan ayında beslenme konusundaki doğru bilinen yanlışlar hakkında açıklamalarda bulundu.
SAHURA KALKMAMAK
"Ramazan ayında uzun süre besin alınmamasına bağlı olarak metabolizma hızında azalma görülür. Sahura kalkmamak ise metabolizma hızında azalmanın yanı sıra iftarda aşırı miktarda besin tüketilmesine yol açabilir, bunun sonucunda da kan şekerinde dengesizlikler ve gastrointestinal sistemde rahatsızlıklar ortaya çıkabilmektedir. Bu yüzden Ramazan’da sağlıklı beslenmeyi sürdürmenin ilk koşulu sahura mutlaka kalkmaktır.
BÜYÜK BİR YANILGI!
Meyveler ve meşrubatlar yüksek oranda su içerirler ancak vücudun kaybettiği suyu meyvelerle ve meşrubatlarla karşılamaya çalıştığımızda vücudumuza fazladan kimyasallar ve şeker almış oluruz. Bilinenin aksine, çay ve kahve su atımını arttırdığı için daha çok susamaya neden olmaktadır. Bu yüzden tüketimi sınırlandırılmalıdır, bol su tüketimine özen gösterilmelidir.
AKŞAMDAN KALAN YEMEKLERİ YEMEK
İftarda yediğiniz yemekler sahur için yağlı ve tuzludur bu yüzden de vücudun dinleneme geçtiği gece vakitlerinde bünyeyi fazla yormaktadır. Bunun yerine kahvaltı yapılması daha doğru olacaktır. Kahvaltıda tüketilebilecek olan haşlanmış yumurta, peynir, süt / yoğurt tok kalmayı sağlarken; domates, salatalık ve mevsim yeşillikleri vücudun su ihtiyacının karşılanmasına katkıda bulunacaktır.
ÖLÇÜSÜZ TÜKETİM
Uzun süren açlıktan sonra dolaptan çıkan bir karpuzun hayır denilemeyecek kadar masum ve güzel durduğunu biliyoruz ancak her güzel şeyin olduğu gibi karpuzun da bir ölçüsü vardır ve şeker oranı yüksek meyveler sınıfında olduğu için porsiyon miktarına dikkat edilerek tüketilmelidir. Bunun yanı sıra karpuzun yanında tüketilebilecek olan peynir hem besleyiciliğini arttıracak hem de kan şekerinin aniden yükselmesini engelleyerek dengede durmasını sağlayacaktır.
HER İFTARDA TATLI
Her iftarda tatlı tüketilmesi uzun süren açlığın üzerine adeta kişilerde koşullanmış bir durum haline gelmiştir oysaki meyve tüketimiyle şeker ihtiyacı önemli ölçüde karşılanmış olur yani her iftarda tatlı tüketmek vücuda fazladan şeker alınması anlamına gelmektedir. Yine de biz biliyoruz ki diyetlerde yasaklar olmamalı, yeterli ve dengeli beslenme için kısıtlamalar yapılmalıdır. Bu yüzden haftada bir kez bir küçük kâse sütlü tatlı tüketilmesi hem kan şekerinde dengesizliğe yol açmayacak, hem de kişinin motivasyonunu sağlayacaktır.
HIZLI YEMEK YEMEK
Uzun süren açlık nedeniyle hızlı yemek tüketilmesi / geçişler arasında mola verilmemesi kişinin hem doygunluk hissinin oluşmasını engeller hem de sindirim sisteminde rahatsızlıklara yol açar. Beyine tokluk sinyalleri geç ulaştığından orucu çorbayla açtıktan sonra 10–15 dk mola verilmesi metabolizmanın uyanmasını sağlayacaktır. Besinlerin iyice çiğnenerek yutulması da sindirim sisteminin yükünü azaltır, kişiye zaman kazandırır hem de tokluk hissinin oluşmasını sağlar.
SU İHTİYACINI BİRDEN KARŞILAMAK
Su ani ve hızlı bir şekilde içilmemelidir. Bu şekilde tüketimi mide bulantısına, mide-barsak sisteminde aşırı genişlemeye bağlı olarak kan basıncında ani düşüklüğe, baş dönmesine neden olabilir. Su tüketimi aralıklı olmalıdır. Örneğin orucu açtıktan sonra her yarım saatte bir bardak su içerek su ihtiyacınızı doğru bir şekilde karşılayabilirsiniz.
ÇEŞİTLİ HAMUR İŞLERİNİ AYNI ÖĞÜNDE TÜKETMEK
Makarna, pilav ve ekmeğin ortak özelliği tahıl grubu besinlerdir ve karbonhidrattan zenginlerdir. Bu besinler kolayca sindirilip emilerek kan şekerinin yükselmesine yol açarlar. Bu yüzden değişim oranları dikkate alınarak aynı öğünde kullanılmak yerine farklı öğünlerde birbirlerinin yerine kullanılmalıdır.
SAHURA KADAR UYUMAMAK
Huzurlu bir Ramazan ayı geçirmek için iyi beslenmenin yanında uyku düzeninin de çok iyi ayarlanması gerekmektedir. Çünkü uyku düzeni de tıpkı beslenme gibi metabolizmayı etkileyen faktörlerden birisidir. Sahurun ardından dolu mideyle uykuya dalınmasının metabolizmada ve organizmada sıkıntılara yol açabilmektedir. Bu yüzden akşam erken yatarak yeterli uykuyu alıp sahurdan sonra en az 1–2 saat uyumamak daha sağlıklı olacaktır."