Gazetecilik mesleğine başladığım 2008 yılından bu güne dek tek bir kez olsun görüşmediğim ve görüşmek istemediğim insanların başında Vezir Hazretleri ile Kayıkçıbaşı gelmiştir ve gerçekten de bu isteğim gerçekleşerek bu iki kişiden hiç birisini ne gördüm ne de görüştüm. Bugünkü yazımın başlığı Molla Kasımdan Vezir Hazretlerine mektup olacaktı ancak bazı gazetelerde özellikle Kayıkçıbaşının tekrar eski görevine dönmesiyle ilgili haberleri okuyunca yazıyı biraz daha farklı yazmanın gerekliliğine inandım ve yazı başlığını doğruları konuşmak gerekirse olarak değiştirdim. Peki, neden doğruları yazmak gerekirse dedin derseniz, yaklaşık yedi yıldır her fırsatta Vezir Hazretleri ile Kayıkçıbaşının hatalarını, yanlışlarını, inanç dünyalarındaki durumlarını dile getirmek sureti ile yazmaya çalışım. Hatta Kayıkçıbaşı emekliye ayrıldığında Molla Kasımdan Kayıkçıbaşına bir mektup yazarak biraz nostaljik biraz sitemli, biraz da gerçekleri kaleme almak suretiyle bir köşe yazmıştım. Aradan geçen üç, dört aylık süreçte Büyükşehir Belediyesinde olup bitenleri de yakıdan takip etmek suretiyle Kayıkçıbaşı olmadan işlerin nasıl yürüdüğünü gözlemledim ve nihayetinde bazı gerçekleri yazmanın şehrin yararına olduğuna kanaat getirerek bu yazıyı kaleme alma gereği duydum.
AK Parti iktidarının yasalaştırdığı yeni Bütünşehir Kanunu sonucunda oluşan yeni yapıya bakıldığında Büyükşehir Belediyesinin adeta bir yalet statüsünde yönetilmesi gerektiği açıkça ortaya çıkmıştır, geçtiğimiz 15 yıllık süreçte Büyükşehir Belediyesinde yapılan icraatların iyileri Vezir Hazretlerine kötüleri ise Erol Taş pozisyonundaki Kayıkçıbaşına mal edildi. 2004-2008 döneminde bu fakirde yönetimde olduğundan Kayıçıbaşının işi biraz daha kolaydı ancak benden sonra göreve gelen arkadaşlardan Avukat arkadaş taşın altına elini koymadığından daha sonraki dönemde de Cukkacıbaşının Vezir Hazretlerinin yolundan giderek kötülükleri Kayıkçıbaşına, iyilikleri kendisine mal etme çabaları sonucu bizim Kayıkçıbaşı Erol Taş rolünü biraz daha ileriye getirmek suretiyle yürütmek zorunda kaldı. Nihayetinde bazı siyasetçiler (Kim olduklarını daha sora yazacağım)Büyükşehir Belediyesini istedikleri gibi yönetme noktasında kendilerine tek engel gördükleri Kayıkçıbaşının kellesini istediler. Vezir Hazretleri de koltuğu korumak adına bu tavizi verdi veya vermek zorunda kaldı orasını çok iyi bilmediğimden kesin konuşmak istemiyorum.
Peki, Kayıkçıbaşının kellesini isteyen siyasetçiler neden bu kadar ısrarcı davrandılar derseniz onları bu şehirde benden daha iyi tanıyan hiç kimse olmadığından neden istediklerini ben çok iyi biliyorum. Bu siyasetçiler öncelikli olarak yandaşlarına ihale verdirmek, kendi adamlarını belediyeden nemalandırmak, kendilerine yakın siyasetçileri ve iş adamlarını Belediye üzerinden kollamak ve zengin etmek adına Büyükşehir Belediyesinden çok büyük beklentileri olduğunu çok iyi biliyorum. Zavallı Hasan Uçak sırf bu tür beklentiler yüzünden sürekli operasyonlara maruz kaldı ve adamı perişan ettiler, yok olup bu şehri terk etmek zorunda kaldı. Aynı şeyleri fazlası ile bize de yaptılar ancak Yüce Rabbimin lütfu, inayeti ve desteği sonucu bunda muvaffak olamadılar başlarına bu fakiri bela aldılar. Aynı insanlar şimdi Kayıkçıbaşını halledip onu Belediyeden yok edip oraya kafalarına göre bazı yöneticiler getirip oradan nemalanmak istiyorlar.
Bu güne kadar Vezir Hazretlerinin karşısında olmuş birisi olarak açık ve net şunu ifade etmek isterim ki; Vezir Hazretleri bu oyuna gelmez, adam gibi Kayıkçıbaşına sahip çıkıp ona güçlendirilmiş danışmanlık vererek yanında tutar ise sonuna dek bu icraatına destek vereceğimi buradan açıklıyorum. Zira o Kayıkçıbaşı ki sırf Belediyenin menfaatlerini düşündüğü için kaç sefer saldırıya uğradı, vuruldu, içeri düştü, bedel ödedi, bugün tek başına sokağa çıkacak durumda değil, korumasız sokağa çıkamıyorsa bunun tek nedeni yaptığı görevdir. Böyle bir adamı siz kalkıp dışlarsanız bunun hesabını Allah insana sorar. Kayıkçıbaşı inanç dünyasında benim gibi düşünmeyen, yaşamayan bir insan olsa da kişilik olarak adam gibi adamdır. Onu beğenmeyip Belediyeden gitmesini isteyenler gerek dürüstlükte, gerekse adamlıkta onun eline su dökemeyecek insanlardır. Diyeceksiniz ki Kayıkçıbaşı seni zor gününde destekledi mi? ilk zamanlar destekledi ama daha sonra o da baskılara boyun eğip puştlaştı ama ben onun yaptığını yapmam benim kişiliğime ne yakışırsa onu yaparım o yanlış yaptı diye benim de yanlış yapmam gerekmez.
Belediye konusuna girmişken bir konuya daha değinerek sözlerime son vermek istiyorum, yeni yasayla 65 civarında meclis üyesine sahip olan Büyükşehir Belediye meclisinin 55 civarındaki üyesi Ak partili Vezir Hazretleri Ak parti Grup Başkan Vekilliğini CUKKACIBAŞINA verirse çok büyük hata eder, zira Cukkacıbaşının bizim yakışıklı, entel ve kıvırcık saçlı Müteahhit arkadaştan sadece iki dükkanını birleştirmek için istediği şey 400 metrekare civarında değeri iki milyon lira gibi küçücük!... bir miktar. Bunun dışında daha önce Başkanlık yaptığı Beldede kamuya ait ne kadar arazi varsa tamamını akrabaları ile hissedar yapmak suretiyle akrabalarının o arazileri ihaleye girmeksizin alma imkanı verecek imar uygulamaları yaptığı evrakların tamamı elimde o belgeleri sırf Ak Parti ve adayları zarar görmesin diye yayınlamadım(Adaylar ziyaretime geldiklerinde onlara gösterdi aman bu haberi yapma dedikleri için yapmadım) ama zamanı geldiğinde yayınlayacağımdan kimsenin endişesi olmasın. Doğruları konuşmak dediysek yapılan yanlışları da anlatmayacağız demedik, doğruları yazacağımızdan kimsenin endişesi olmasın. Sözlerime son verirken yazdığım konularla ilgili Vezir Hazretlerinin hassasiyetine bakarak bundan sonraki dönemde değerlendirmelerime devam edeceğimi bildirerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla