Yerel seçimlerin ardından on aya yakın bir zaman geçti. Bugüne kadar hiçbir Belediye Başkanı ile ilgili menfi bir şey yazmadım, bunun nedeni Başkanların icraatlarını gördükten sonra doğru olanlarına destek verip yanlış olanlarını da eleştirmekti. Başkanların tamamının çok ağır bir ekonomik yüküne altına girdiklerini bildiğimden bu işin erbabı olarak sıkıntılarının hangi boyutta olduğunu da az çok tahmin ediyorum. Eleştirmek en kolay iştir, önemli olan eleştirmek değil alternatif sunmaktır. Oturduğunuz yerden klavyenin başına geçip eleştirmek kadar basit bir şey yoktur ama çözüm sunmak zordur. Çözüm sunmak için de konulara vakıf olmak lazım. Oturduğunuz yerden ahkâm kesmeyeceksiniz. Önce Belediyecilik nedir onu bileceksiniz ardından neyin yasalara uygun olduğunu, neyin uygun olmadığını bileceksiniz ve ondan sonra da oturup yazacaksınız. Bazılarının yaptığı gibi on aydan beri aynı nakaratları çalıp toplumu baymanın anlamı yok.
Canik Belediyesinin son beş yıllık yönetilme biçimi Üniversitelere ders niteliğinde bir rezalet olduğunu adım gibi bilmeme rağmen sürekli aynı şeyleri yazıp çizmedim. Belediye öyle kötü yönetilmiş ki anlatamam. 1/1000 ve 1/5000’lik planları yapılmadan uydurma imar durumları ile ruhsat verilip, şimdi ortaya çıkınca eski imar durumlarına dönen nice binalar var. İnanmayan İbrahim Sandıkçı’ya gitsin sorsun. Sırf Mustafa Demir’i eleştirmek için on aydan beri su zammıyla ıvır zıvır şeyleri gündemlerinden düşürmeyenler azıcık bu gerçekleri görsünler de ondan sonra konuşsunlar. Su zammını ve biyokütle santralini ağızlarından düşürmeyenler Atakum’un göbeğine yapılan City Mall Alışveriş Merkezinden reklamları alınca sus pus olduklarını da bu toplumun görmediğini zannetmesinler. Atakum’da yapılan o binanın elle tutulur bir yanı olmamasına rağmen sanki hiçbir şey yokmuş gibi sayfa sayfa reklamlarını yayınlayıp o alışveriş merkezinin finanse ettiği ödül gecesinde ödül alanlara da ne demek lazım, sizlerin takdirine bırakıyorum.
Üzülerek ifade etmek gerekirse bu şehirde pek çok şey yanlış gidiyor. Düzgün insanlar lanet edip sessiz kalmayı tercih ederlerken her türlü yanlışın içerisinde olan hatta pisliğin dibine batmış insanların cesaretli davranıp kendilerini sütten çıkmış ak kaşık gibi göstermeye çalışmaları ve şehri yöneten insanların da onlara çanak tutmaları şehir adına utanç verici bir şeydir. Seçim döneminde Belediye Başkan adayına PKK’lı diyenlere şimdi Belediye Başkanı ziyarete gidiyorsa bunun o Başkan adına utanç vesikası olduğunu da unutmamak lazım. Biz bir yere kadar susarız sesimiz çıkarmayız ama zamanı geldiğinde gereğini yapacağımızdan da kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın. Bir de çete bozuntularının kıçında dolaşan zavallılar var. Bunlar konuşmaya sıra geldiğinde ‘büyük’ adamlar ama bitmiş çete bozuntuları için Belediye Başkanlarına gidip araya girip yalvarıp onları bir araya getirmeye çalışmaları da onlara mahsus bir şahsiyet.
Gelelim asıl konumuza, dün gelen bir bilgiye göre eski Çarşamba Belediye Başkanının SASKİ üzerinden memur yapıldığını, ardından da Çevre ve Şehircilik Bakanlığına uzman yapılacağını veya yapılmak üzere olduğunu öğrendim. Şayet bu bilgi doğruysa bunu yapan kim olursa olsun asla ve kat’a doğru bulmadığımı söylemek isterim. Onca genç yavrumuz memur olmak için ter dökerken kırk yaşını geçmiş ve on bir yıl Belediye Başkanlığı yapmış bir insanın SASKİ üzerinden memur yapılması bu şehre ihanettir. Ayrıca Hüseyin Dündar’ın memuriyete mi ihtiyacı varmış da böyle bir iş yapmak istenmiş onu da merak ediyorum. Gitsin giysin cübbesini avukatlık yapsın. Son yerel seçimlerde Hüseyin Dündar AK Parti’ye ne kadar çalışmış gidin AK Parti Çarşamba İlçe Teşkilatına sorun. Bu da yetmezmiş gibi hükümetin onay verdiği projelerden birisi olan biyokütle santrali ile ilgili Mustafa Demir’in her gün aleyhinde haber yapan gazetede manşetten nasıl beyanat verdiği de ortada. Bizim Mustafa Demir’in doğrularının arkasında olduğumuz kadar yanlışlarının da karşısında olacağımızı herkes bilir. Ayrıca bizim derdimiz üzüm yemek bağcıyı dövmek de değil. Şayet bu söylenti doğruysa yazıklar olsun, yok sadece söylentiyse o zaman sözlerimi geri alıyorum. Keşke doğru olmasa da biz de rahatlasak. Bu şehre katkı sağlayan kim olursa olsun yanında oluruz, zarar veren de kim olursa olsun asla yanında durmayacağımızı bir kez daha buradan haykırmak isterim. Ayrıca insan dostlarının hassasiyetlerini de gözetmek zorundadır. Şems-i Tebrizi’nin dediği gibi “Düşmanlarınızla iş tutanlardan size dost olmaz.” Sanırım matlub hasıl oldu, bugünlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla.