Gerek ulusal ve gerekse yerel basının tüm gündemini kaplayan DOMUZ GRİBİ vakası ile savrulup durmaktayız. Domuz Gribi ülkemizde öyle bir hızla yayılıyor ki ülkede herkes endişeleniyor haklı olarak. Herkes bir açıklama yapıyor. Bilim adamı olanından olmayanına herkes açıklama yapıyorlar. Kime inanacağımızı biz kamuoyuda şaşırdık kaldık. Bakan bile bir bilim adamı olarak aşının en ufak bir yan etkisi olmadığını göğsünü gere gere söylüyor. Bu arada aklıma hemen Çernobil faciası geldi. O dönemdeki Sanayi Bakanı Cahit Aral ne demişti sevgili okurlarım. Bakın ben içiyorum, bu çaylarda radyasyon yok demişti. Şimdi biz ülke halkı olarak kime güveneceğiz? Kimlerden sağlıklı bilgiler alacağız? Domuz Gribi aşısının sağlığımızı kısa sürede bozmayacağının kim garantisini verecek? Kim verecek sevgili okurlarım? Çok değerli bir serbest meslek erbabı olan Eczacı Sadi Subaşı"ından aldığım iletiyi sizlerle paylaşacağım. Eletiyi aldıktan sonra yine bir serbest meslek erbabı olan arkadaşım Eczacı Ayşe Saral ile sohbet ettim. Ondan da aldığım bilgiler sayesinde Türk Veteriner Hekimleri Birliği internet sayfasına girdiğimde gözlerime inanamadım. Türk Veteriner Hekimleri Birliği üyesi Veteriner Hekim Ramazan Bayraktar"ın yaptığı Domuz Aşısında Gizli Tehlike yazısını okudum ve yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. Fakat öncelikle saygı değer ve sevgili abim, Eczacı Sadi Subaşı"nın gönderdiği iletiyi sizlere aktaracağım. Domuz Gribi aşısı ülkeye geldi ve herkese dağıtılacak. Merak ediyorum sonuçta neler yaşanacak. Sağlık Bakanı Prof.Dr. Recep Akdağ"ın dediği gibi suç duyurusunda bulunacak mı? Yoksa Domuz Gribi aşısı aksi tesir yaparsa vurulan yurttaşlar mı Sağlık Bakanı hakkında suç duyurusunda bulunacaklar mıdır? Ecz.Sadi Subaşı"nı gönderdiği iletisi aynen şöyle sevgili okurlarım: 40 YILLIK BİR ECZACI OLARAK BUGÜNE KADAR EDİNDİĞİM DENEYİMLER, İLAÇ TEKELLERİNİN HER TÜRLÜ AHLAK DIŞI UYGULAMAYI YAPABİLECEĞİNİ GÖSTERMEKTEDİR. HER YENİ İLACIN BİR SÜRE BİZİM GİBİ DIŞA BAĞIMLI VE 3. DÜNYA ÜLKELERİNDE DENENDİĞİ BİLİNEN BİR GERÇEKTİR. BU AÇIDAN SEVGİLİ LEVENT"İN AKTARDIĞI BİLGİLERE BEN DE KATILIYOR VE SAĞLIK BAKANIMIZIN AŞI KONUSUNDA Kİ TELAŞINI ANLAMAKTA ZORLANIYORUM. LEVENT"E DE TEŞEKKÜR EDİYORUM. Ecz.Sadi Subaşı"nın arkadaşı olan Av.Levent Danışman"dan aldığı bilgiler: Fransa'da (hatta Avrupa Çapında) günlerdir hararetle tartışılan bir konu hakkinda sizlere biraz bilgi aktarmak isterim. Bunu bir nevi uyarı ya da öneri olarak algılayabilirsiniz. Fransa'da yayımlanan pek çok makaleyi ve TV programını yakından takip ediyorum. Bunların sonucunda asağıda sıralayacağım sebeplerden dolayı, ortada çok özel bir durumunuz yok ise, ne kadar evhamlı olursanız olun,Türkiye' mize de 500.000 adet getirilen domuz gribi aşısını olmamanızı tavsiye edecegim. Dr.Marc GIRARD (Medecin, Specialiste du médicament ve Consultant au près des entreprises pharmaceutiques) , Jean-Marie Cohen (grippe surveillance dairesi başkanı), Dider Raoult (virologue) ve Patrick Zylberman (historien des épidemies) bu gece TV'de konuyla ilgili çok detaylı açıklamalar yaptılar. İlgimi çeken noktaları kısaca aşagıda bilgilerinize sunuyorum;
1- Grip A, diğer griplerde bilinenin aksine yaşlı, hasta ve genç çocukları değil, daha farklı bir grubu hedef alıyor. Yüksek risk taşıyan grup Hamile kadinlar, 40 ve 40+ grubu.
2- Su anda bu gripten tüm dünyada haftada yalnizca 200-400 arası kişi ölmekte.
Bu da « épidémie » veya « pandémie » sayılan %0,1 oranının henüz çok çok altında.
Örneğin Fransa'da bugüne dek Grip A'dan ölen 35 kişi var sadece.
3- Devletler (Fransa, Almanya vs) bu aşıyı insanlara yaparken "une décharge" imzalatıyorlar.
Bu da devleti aşı uygulaması sonrasında oluşabilecek şikayetlere karşi korumak için yapılıyor.
Bu, devletin kendini hukuksal bir koruma akti olarak bir noktaya kadar anlaşilabilir,
ancak hala 1 doz mu yoksa 2 doz mu uygulanmasi gerektigi bile kesinleştirilmemiş ve bu
özelliğiyle bile şaibeli olan, pek çok Avrupali bilim adamının "yeterli araştırma yapılmadan" piyasaya sürüldüğünden yakındığı bir aşı uygulamasına dikkatli yaklaşmakta fayda var...
Ailemin eczacı geçmişi dolayısıyla bu tip konularla fazla haşir neşiriz : Bir kaç yil once Türkiye'ye yine bir furya şeklinde sokulan "sarilik aşılarına" da bu vesileyle 2 cumlede değinmek isterim. Fransa'da geçtiğimiz yıllarda sıkça uygulanan sarılık aşılarının sonucunda, bazı bireylerde "sclerose en plaque" yani "multiple skleroz- MS" hastalığının tetiklendiği görülmüştür. Bunun sonucunda da devlet hasta olan bu vatandaslarına tazminat ödeyip, onlara ömur boyu bakma garantisi vermek durumunda kalmıştır. Kısacası; Sarılık veya Domuz gribi olmaktan korkup koşa koşa aşi olmaya gitmeden once, BIR KEZ DAHA DÜŞÜNÜN.
Mesela dünyanın silah sektöruyle birlikte en çok kâr eden endüstrisinin ilaç endüstrisi olduğunu düşünün. ABD'nin Uruguay Round pazarlıkları ile gelişmekte olan ülkelerin jenerik ilaçlara ulaşımını ne denli zorlaştırdığını, ya da AIDS hastalarinin uzun yıllarca yaşamalarını mümkün kılan ilaçları 2000 dolar yerine 500 dolara Güney Afrika'da ve Brezilya'da üreten jenerik ilaç fabrikalarının Amerikan çok uluslu farmasotik firmalarının baskısıyla bir bir kapatıldığını ne olursunuz hatirlayin.Ne acı ki günümüzde şirketlerin ekonomik çıkarları insani değerlerin bile üstüne çıkabilmektedir. Vücudumuz aslında pek çok tehdide kendi savunma yöntemleriyle cevap verebilecek kapasitede. Bu nedenle gereksiz antibiyotik, ilac, vitamin ve de aşi kullanımından uzak duralım.Sevdiklerimizi de uzak tutalım. Bir sonraki yazımda Domuz Gribi Aşısında Gizli Tehlike konusunu yazmaya çalışacağım. Domuz Gripsiz bir yaşam dileklerimle. Saygılarımla