Kelebekler bembeyaz. Bembeyaz kelebekler, simsiyah sinek oluyor. Sinekler oluyor kelebekler; üşüşüyor.
Buzdan duvar gibi hava. Ellerim üşüyor. Buzdan duvar gibi havada, ruhum üşüyor. Sinekler oluyor kelebekler; üşüşüyor.
Koşuşturuyor insanlar. Koşuşturmadan yürüyemeyen insanlar koşuşturuyor. Dur durak bilmeden koşuşturuyor insan, insanlar…
Önümde yol uzanıyor. Upuzun yol uzanıyor, simsiyah. Simsiyah sinekler oluyor kelebekler. Oluyor…
- Nasılsın?
- İyiyim, ya sen?
- Şükür, yaşarım kesin ölene dek, iyiyim.
- Sevindim…
Akıp gidiyor altımızdan, simsiyah bir yol. Uzuyor, upuzun simsiyah yol, ölüme uzanıyor. Uzanıp yatıyorum. Kalksam da bir uzansam da. Yollar ölüme uzanıyor.
Ölümle uyanıyor. Koşuşturup durur insan, ölümle uyanıyor. Uzanıyor, uzanıp yatıyor. Dinleniyor.
Söz dinleyip dinlene miydi?
Ölüyor…
Buzdan cam ardından bakar gibiyim. Kristalleşmiş ne varsa. Buzdan cam ardından bakar gibiyim.
Birikmiş intiharları yüklenmişim. Yüklenmiş gibiyim.
Ölümüyle yarışır gibi koşuşturuyor insanlar. Varsalar varsalar, sonu ölüm; koşuşturuyor insanlar. Taammüden intihar gibi yaşıyor. Ölüyor. Ölüyorlar… Ölüyorlar koşarak.
Buzdan bir perde gibi hava, buzdan bir duvar…
Upuzun simsiyah bir yol uzuyor önümüzde. Son gayret gidiyoruz.
Bembeyaz kelebekler, simsiyah sinek oluyor. Konuyor, enikonu, ölüler üstüne. Koşuşturuyor insanlar, semsert duvara toslayarak… Ölüyor.
Mermer masa musallasında, son birkaç soru, eni sonu…
Koşan herkes, ölerek uyanıyor. Koşarak uyuyor insan, ölerek uyanıyor.
Apak kelebekler, simsiyah sinekler oluyor. Üşüyor sonra, donduğunu bilmeden. Buzdan kaledir toprak. Koşanlar, uyanıyor, başka bir uykuya… Ölerek uyanıyor insan.
Bembeyaz kelebekler, simsiyah sinekler oluyor. O’ndan gelenler dönüyor yine O’na.
-Nasıl bilirdiniz?
Simsiyah sinek, bembeyaz, apak kelebek oluyor.