Sabah bir lise öğrencisi ödevi için röportaja geldi bana. Yazarlık ve gazetecilik ile ilgili boyumu aşan soruları ile bunalttı beni.. Üstelik kızımızın yaşına göre fazlasıyla uzmanlık isteyen çapraz sorularını cevaplarken zorlandım desem ne dersiniz..
Bu şehirde böylesine akıllı, bilgili ve yaptığı işi önemseyen, üstelik lise öğrencisinin varlığını görünce "gelecek adına" nasıl ümitlendiğimi, bu şehir için nasıl gururlandığımı anlatamam..
Fakat benim gibi bu işte tam olarak yeterli olduğuna inanmayan bir amatörün verdiği cevaplar, kızımızın çalışması için yeterli olacak mı bilemiyorum. Bildiğim bir şey var, kendisine de söyledim; gazetecilik sürekli koşuşturma isteyen bir iş.. Durursan ligden düşersin.. Aşırı hızlı gidersen kaza yapma riskini artırmış olursun. Cesedin yakışıklı durmaz.
Keşke benim yerime bu hızı ve sürekliliği damarlarına kadar hisseden ve hayat tarzı olarak, ekmek gibi, su gibi, nefes almak gibi kabul eden ve sürekli ligde olan, olmak için mücadele eden "duayenlerimiz" ile yapsaydı ödevini.. Kim bilir, o zaman çok daha makul cevaplar alabilirdi sorularına..
Denge Gazetesi"nin içinden devam ettiğim gazetecilik mesleğimin henüz ilk haftasında telefon ve ziyaret akınına uğradım..
Gazeteciliğin iki ucu da zorlu bir değnek olduğunun farkındayım.. İşimizin ne derece çetin olduğunun da..
Bu yoğun günlerde insan yanı başında eş dost görmekten büyük keyif alıyor .. Problem anında yardıma koşacak, normal seyirde nasihat ve tavsiyelerle yalnız bırakmayacak eş, dost, abi Telefon ile ya da bizzat gelerek desteklerini ifade eden herkese teşekkürlerimi sunmalıyım..
Bu gün yazısını gazetenizde okuyacağınız İrfan Tokgöz Hoca"dan kısa bir alıntı ile bitirmek istiyorum;
..Evet, dünya bir oyun yeridir. Ancak bu oyunu adap erkân içinde oynar isek bir anlamı olacaktır. Aksi halde B. Russel"i haklı çıkaracağız. Bunca yıkım, savaş ve açlık görünce Russel demiş ki; niçin şaşırıyorsunuz ki ormanlardan çıkalı şurada birkaç on bin yıl oldu
Kalın sağlıcakla