Son zamanlarda okuduğum çok güzel ve anlamlı bir hikayeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Deniz kenarında oturmuş, gözlerini de ilerdeki bir noktaya dikmişti . Belki de bir saat6tir öylece duruyordu. Onun bu hali alışveriş için balıkçı sandallarının kıyıya dönmesini bekleyen ihtiyarın dikkatini çekti. Yaşlı adam, seke seke onun yanına gidip : Merhaba delikanlı! Dedi. Bugün deniz çok harika değil mi ? Küçük çocuk , başını çevirmeden, Ama rüzgarlı dedi. Topum denize düşünce sürükleyip götürdü.
Adam çocuğun yanına oturup : Eğer biraz genç olsaydım yüzüp onu alırdım! Dedi. Ama şimdi adım bile atamıyorum. Küçük çocuk ona cevap vermedi. Ve kıyıdan gittikçe uzaklaşan topunu daha iyi görebilmek için hemen yanındaki tümseğe çıktı. Yaşlı adam sakin bir ses tonuyla : Ümidini hiçbir zaman kaybetme dedi. Bence dua etsen çok iyi olur. Çocuk büyük bir sevinçle : Dua etsem topum geri gelir mi ? diye sordu.
Denize düştüğü yeri bilir mi ? Allah isterse eğer ona öğretir! dedi ihtiyar . Topun geri gelmezse de duaların sevabı sana yeter. Küçük çocuk yaşlı adamın sözlerini biraz düşündükten sonra her okuduğunda dedesinden bahşiş aldığı duaları ard arda sıraladı. Daha sonrada topun dönmesi için Allah tan yardım istedi. Ama üzüntüsü azalmamıştı. O topa bir sürü para harcamış, bayram harçlığını bile üstüne katmıştı. Şimdi artık tek şansı bazen olduğu gibi rüzgarın aniden yön değiştirmesiydi. Ama deniz çok büyüktü topu ise küçücük. Akşam üstü hava biraz daha sertleşti . Ve güneş batmak üzereyken sandallar döndü. Çocuk eve gitmek istemiyordu.
Bu yüzden de ihtiyarla oyalandı. Yaşlı adam hep aynı balıkçıdan alışveriş yapardı. Sonun da onu bulup . Avınız inşallah iyi geçmiştir! Dedi. Eğer varsa birkaç kilo alabilirim. Sandaldaki adam bir kova içindeki balıkları gösterip zaten ancak o kadarcık tutmuştum, dedi. Denizde av diye bir şey kalmadı. Dua etmeyi denediniz mi diye atladı çocuk . Ümidinizi asla kaybetmeyin!. Balıkçı için her şey tesadüftü.
Bunun için de rastgele derlerdi. Ama şimdi bir şey hatırlamıştı. Yıllar yılı unuttuğu bir şey i. Çocuğun yanaklarını okşarken dua ha diye mırıldandı. O zaman tutar mıyım ? Tutamazsanız bile duaların sevabı size yeter dedi çocuk. Bunu yeni öğrendim. Balıkçı böyle bir sözü ilk defa duyuyordu. Başını ağır ağır sallayarak: Bende yeni öğrendim diye gülümsedi. Üstelik de küçük bir öğretmenden.
Çocuk bu sözlerinden çok hoşlanmıştı. Artık topun gitmesine üzülmüyordu. Yanındaki yaşlı adam ona bir göz kırparken balıkçı tekrar sandala yöneldi ve ağların üzerindeki eski örtüyü açtı . Bir top vardı orada . Henüz ıslak olduğundan ışıl ışıl parıldayan bir futbol topu . Balıkçı onu çocuğa uzatıp : Öğretmenlerin hakkı hiç ödenmez dedi. Bunu biraz önce denizde buldum!. Küçük çocuk rüyada olmalıydı.
Hiç beklenmedik şeylerin yaşandığı rüya. Aceleyle sağa sola bakındı. Ama her şey gerçekti. Balıkçıda sandalda ihtiyar da …Topu ise işte ellerindeydi ona sıkıca sarılıp: Bir daha benden izinsiz gezmek yok dedi. Ya dua etmeseydim ne olur du o zaman …
Belki de dualarımız hemen gerçekleşmeyebilir ama o duaların sevabı yeter bizlere. Dua en kıymetli bir hazinedir bizim için ….