Büyükler küçüklere güzel örnekler sunmalılar. Sözleriyle değil de tavır ve davranışlarıyla gençlere güzel modeller sunmalılar. Ağızlara dolanan yapma etmelerle gençlerin güzel bir yerlere geldiğine rastlayamadık. Aman yapma! Aman etme! N"olur gitme! gibi uyarılar bıkkınlık vermekten öteye gitmedi.
Özellikle de bu tarz nasihat sözlerini edenler "Ele verir talkını kendi yutar salkımı" takımından ise varın sonucu siz tahmin edin. Sözün tamamını kimlere söylerler? Tamam olan sözü kimlere söylerler? Kaç defa söylerler? Bu sorular cevaplanmalıdır. Bozuk plak gibi çok sözle bıkkınlık doğurmamalıyız. Az söz ve güzel hareketlerle çocuklarımıza, gençlere ve bu topluma faydalı olabilmek elimizdedir.
Arkasında hoş sadalar bırakmak, iyiliklerle anılmak insanların elindedir. Albümlerde hangi fotoğraflarla yer etmişler? Küfreden bir küfürbaz mı? Lanlı lunlu konuşan kabasakal bir tip mi? Yerlere tükürüp, çöp atıp temizlik dersi veren bir mangalcı mı? Lafla peynir gemisini yürütmeye çalışan ümitsiz bir vakıanın başrol oyuncusu mu? Mangallarda kül bırakmayan bir laf ebesi mi?
Belleklere kazınan fotoğrafları silmek mümkün değildir. Birileri güç bela "O da iyi bir insandı." dememeli. İnsanlar yaşamlarıyla geleceklerini oluştururlar. Hem de yaşamlarının en güçlü dönemindeki tavırlarıyla. Ömürlerinin son zamanlarındaki iyi ve güzel davranışlar insanın fotoğrafını güzel yapmaya yetmez. Buna ölüm iyiliği denir. Hem ölüm anında iman etmek bile kabul olunmaz. Zorluğu görmeden, sıkışmadan yapılması gereken nefse de zor gelen işler yapılmalıdır. Onun için insana sorarlar güçlüyken nasıldı? Gençken nasıldı? Şeytanları çokken ne yapardı? İhtiyarlara şeytan niçin mesaisini harcasın ki? O unu elemiş, eleği asmış Daha da acı tanımlama. Yaş yetmiş, iş bitmiş. Yetmişlik dede herhangi bir gence kızıyor. O saçlar ne öyle? O kılık kıyafet nedir öyle? Gençlerin yaptıkları güzel işleri eleştiriyor. Camiye giden bir genci çabuk namaz kılıyor diye neredeyse aforoz ediyorlar? Çünkü onlar beş vakit camide. Kendileri yetkili. Peki, siz ihtiyarlar o gencin yaşındayken neler yapıyordunuz? Nerelerdeydiniz? Şimdi camiye gitmekten başka yapabileceğiniz ne kaldı? Gezmek mi? Dizde derman yok. Seyir mi? Gözde fer yok. Yok da yok
İhtiyarların kötüleri de yok değil elbet. İhtiyarların sözlerinin etkili olabilmesi cemaziyel evvellerinin temiz olmasına bağlıdır. Mazisi de temiz olan ihtiyarlarımıza birer düdük versek onlar da yanlış gördükleri hareketleri ikaz etseler. Ancak bugün o düdüklerin yerinde kalem kalem, dal dal sigaralar bulunuyor. Ne kadar acı değil mi? Gençler de görüyor bunları, bu yaşına gelmiş demek ki bu menet bu kadar da zararlı değilmiş, deyip içmeye devam ediyorlar. Sonra o zarif, ince, hoş bayanlar boyalı dudaklarına takıyorlar sigaraları ve başlıyorlar ulu orta tüttürmeye. Dumanlarını başkalarına yutturmaya. Sonra da küçücük çocuklar pis işi devam ettiriyorlar.
Yaşlılarında çalan düdük yerine tüten düdük olduğu müddetçe bu menetten zor kurtuluruz.