Dünya Bankası ve IMF yetkilileri hafta sonunda yaptıkları bahar dönemi toplantılarında yükselen gıda fiyatları ve küresel mali piyasaları etkileyen kredi krizi konusunu ele aldıkları bir dizi görüşme yaptı. Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick geçtiğimiz günlerde bir elinde ekmek uluslar arası basının karşısına geçip küresel gıda fiyatlarının artışından bahsetti. Dünyanın ciddi bir kuraklığa doğru sürüklendiğini 1929 yılında yaşanan Amerikan Ekonomik Bunalımı"ndan örnekler vererek açıklamaya çalıştı. Ülkemizde de eş zamanlı yaşanan pirinç krizi ve Toprak Mahsulleri Ofisinin önünde oluşan pirinç kuyrukları endişeleri bir kat daha artırdı.
Üçüncü bin yıla girdiğimiz şu yıllarda özellikle, küresel ısınma sonucu meydana gelen ikilim değişiklikleri insan hayatında da etkisini iyice hissettirmeye başlamış görünüyor. İklim değişimine bağlı olarak meydana gelen kuraklık ve artan gıda fiyatları Haiti, Mısır ve Filipinler başta olmak üzere artık isyan noktasına geldi. Haiti"de gıda taşıyan bir gemiye açlıktan saldıran insanların öldürülmesi durumun vahametini gözler önüne sermektedir. Bu gelişmeler üzerine açıklamada bulunan Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick artan gıda fiyatlarının yoksul ülkelerde 100 milyon kişiyi daha yoksulluğa itebileceğini belirterek; dünyanın yeni düzen benzeri bir plana ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. "Yeni Düzen", ABD'nin eski başkanlarından Franklin Roosevelt'in, ülkesini 1929 yılında patlak veren büyük ekonomik krizden kurtarmak amacıyla aldığı bir dizi önlemi içeren reform paketinin adı. Bu plan kapsamında önümüzdeki yıla kadar özellikle Afrika ülkelerine yapılan tarım desteğinin iki katına çıkarılması gerektiği ifade ediliyor. Yaşanan gıda fiyat artışları pirinç, mısır, soya ve buğdayda 20072008 yılları temel alındığında %100"e yaklaşmış durumda. Yaşanan gıda krizinin temel sebeplerinden bir tanesi yükselen petrol fiyatlarına karşı temel gıda ürünlerinden biyoetanol elde edip, benzine karıştırma çabası yatıyor. Yani geçmiş yıllara göre artan tarım ürünlerinin daha çok petrole alternatif yakıtların geliştirilmesinde kullanılması; bu yılki sıkıntının kaynağını oluşturmaktadır.
Ülkemizde yaşanan pirinç krizine kısaca değinecek olursak Tarım ve Köy İşleri Bakanı Mehdi Eker "Vatandaş üç gün pirinç yemezse bir şey olmaz. Ben pirinç yerine bulgur yiyorum. Hem daha sağlıklı. Basın da bu olayı köpürtmesin" demeci tartışmalara neden oldu. Aslına bakılırsa Sayın Bakan haklı olarak bu demeci verdi; çünkü Türkiye"de yaşanan pirinç krizi spekülatif alımların sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Gerek küresel ısınma gerekse de temel tarım ürünlerinin farklı amaçlar doğrultusunda kullanımı son dönemde yaşadığımız gıda krizinin nedenlerini oluşturuyor. Yaşanabilir bir dünya için insan odaklı politikalara tüm dünyanın şiddetle ihtiyacı var.