Dünyevileşmek; Allah ve ahiret inancının eksikliğinden veya hiç olmamasındandır. Müslümanların dışında olan inanç grupları yazımızın konusu değildir. Onlar, inanmış oldukları ilkeler nedeniyle dünyevi unsurların peşinde koşmuş olabilirler. Ancak, Müslümanların dünyevileşmesi normal görülemez.
Müslümanların hayatına vahyin yön vermemesi, yaşamsal kimliğin oluşmasında imanın belirleyici olmaması ve Peygamberimizin gereğince anlaşılmaması nedeniyle, hem kimlik sorunu hem de dünyevileşme problemleri yaşanmaktadır.Kur’ani mesajların ve Peygamberi anlayışın bilerek veya bilmeyerek tarihsel sınırlara hapsedilmesi dünyevileşmenin en önemli etkenlerindendir. Müslümanların bireysel ve toplumsal hayatında, ibadet ritüellerinin dışında vahyin ağırlığını görmek zor gibidir. İslam toplumlarında kimlik ve ahlak sorunu vardır.
Allah c.c’ın uyarılarına, Peygamberi mesajın tüm ikazlarına rağmen dünyevi unsurlar Müslümanları esir almıştır. Dünyevileşme, egoizm anlayışını ön plana çıkarmıştır. İslamın kötü gördüğü fesatlık, bireysel hayatın günlük akışı haline gelmiştir. Fesatlık; Allah c.c’ın taksimine itiraz etmektir. Bu, egoizmin önemli ritüelidir. Ölümle sona erecek olan dünyanın, insanı esir alması, o insanın ahirete göre hesap yapmamasındandır. Ahireti hesaba katmayan kimsenin Allaha inancında sorun vardır. Düşünce ve hayatını Kur’anın inşa etmediği insan şahsiyetinde dünyevileşmenin olması kaçınılmazdır.
Dünyevileşme nedeniyle insanlar birbirlerini sevmeyi bırakıp, kullanmak için yapılmış eşyaları sevmeye başlamışlardır. İnsanı sevip, eşyayı kullanması gereken Müslüman, eşyayı sevip, insanı kullanır hale gelmiştir. Bu hal; insanları Allaha kulluktan da uzaklaştırmıştır. Artık, insanları ibadetten uzaklaştıracak o kadar dünyevi unsur oluşturulmuştur ki, imani gücü zayıf olanların bu güce karşı direnmeleri neredeyse mümkün değildir.Dünyevileşme nedeniyle haramlar öylesine Müslümanın hayatına girmiştir ki, tövbe etmeye ihtiyaç duymayacak hale bile gelmiştir. Haram elde etmek için bir başka yasaklanmış fiil olan yalan sermaye haline gelmiştir. “Yalan ve Haram”ın, şekillendirdiği toplumda rahmani bereketi bulmak mümkün değildir. Bunun için de, o toplumdaki insanlar birbirinin kuyusunu kazmakla meşgul olur.
Gününe ve işine besmele ile başlamayan insanın, sahip olduğu dünyalıklar nedeniyle şımarması kaçınılmazdır. Şımaran insanın, varlığın gerçek sahibini hatırlaması da mümkün değildir. Müslümanın, güne abdest ve namazla başlama, yine abdest ve namazla günü kapatma zorunluluğu, varlığın sahibini hatırlamak, dünyanın etkisinde kalmamak içindir.İnsan, sahip olduğu dünyalıkların etkisinde ne kadar kalmışsa Rabbından o kadar uzaklaşmıştır. Ne kadar dünyevi unsurların kulu olmuşsa, o kadar ahiretini satmıştır. Halbuki, ne kadar dünyalık sahibi olursa olsun, beşeri fıtrat bundan tatmin olmayacaktır. Vadiler dolusu altına sahip olan insanın daha fazlasını isteyecek fıtratta olduğunu Peygamberimiz bildirmiştir.
“Aç”ları çok olan bir toplumun, “Tok”ları insani ve islami değerlerden yoksundur. Üstlerinde elbisesi olmayan insanların olduğu bir toplumda, “Üst”leri elbiseli olanların, “İç”leri boştur. Dünyevileşme; ruhsal fakirliğin kaynağı, manevi dünyanın iflası, insanlığın bitişidir.