Gazetecilik mesleği her konuda malumat sahibi olmayı gerektirir. Malumat sahibi olmadığınız konularda yazıp çizmeye kalkarsanız; okurunuza rezil olursunuz. Örneğin ben futboldan hiç anlamam. Benim futbolla ilgili yazıp çizdiğimi hiç gördünüz mü? Siyasi yazılar yazmak da herkesin harcı değil. Ama maalesef eline kalemi alan siyaset uzmanı olmuş çıkmış. Kimileri de ‘aday toto oynuyor’ deyip, beceriksizliklerini ört bas etmeye çalışıyor. Bunlar, ‘yılların gazetecisiyim’ diye hava atan bu tipler; çete bozuntularının kontrolüne girmekten de keyif alırlar. Konuşmaya sıra gelince de adamlıktan dem vururlar. Bunlar; ciğeri beş para etmeyen ahlak fukarası olmanın ötesine de geçemezler. Mustafa Demir’in Büyükşehir adayı olacağını yaklaşık yirmi gün önce yazdığımızda herkes bilmem neresiyle güldü bize. Herkesin gülmesine saygı duyarım da ‘gazatacıyım’ diye geçinen yalamaların bu hakikati göremeyecek kadar aciz olmalarına anlam veremiyorum. Osman Genç için ta bir ay önce ‘boşuna uğraş veriyor’ diye haber yaptığımızda Ankara’dan bazı üst düzey bürokrat arkadaşlar arayıp yanlış yaptığımı söylediklerinde onlara ‘Halep oradaysa arşın da buradadır’ demiştim. Şimdi; ‘ağabey sen bu işi biliyorsun’ deyip özür diliyorlar.
Aslında bugün isterseniz ‘dolu da attıram’ başlığıyla bir yazı yazacaktım ama nefsimi bu kadar ön plana çıkarmak istemediğimden vazgeçtim. Dolu attırma hikâyesini de anlatıp asıl konumuza geçmek istiyorum; Bayburt’ta yaz mevsiminde uzun zaman yağmur yağmayınca köylüler hocanın yanına gidip, ‘hocam senin duan makbuldür gel beraber yağmur duası yapalım da Cenab-ı Hak’tan yağmur isteyelim’ deyince hoca ‘tamam’ deyip yağmur duasına çıkarlar. Köyün yüksek bir yerinde dua ettikten sonra köye inerken yağmur yağmaya başlar. Herkes ‘bakın hocanın nefesi ne kadar kuvvetli bir dua etti anında yağmur yağdı’ diye mırıldanmaya başlayınca hoca bu mırıldanmaları duyar ve cemaate dönüp ‘isterseniz dolu da attıram’ der. Bizim bir ay öncesinden Mustafa Demir ismini bilmiş olmamız da Bayburtlu hocanın işine benzedi. Bu kadar ayrıntıdan sonra gelelim konumuza.
Reis-i Cumhur’un Mustafa Demir’i Büyükşehir adayı olarak açıklamasının ardından ciddi bir tepki geldi. Cuma günü Kadıköy Camiinde bir cenazeye katıldım. Orada insanlar konuşurken kulak misafiri oldum. Adamın biri enteresan bir şey söyledi, dedi ki: ‘’Mustafa Demir bazı gazetecilere para verip aday olduğunu yazdırmış. Bu gazeteciler parayla her şeyi yaparlar, Mustafa Demir’den aday mı olurmuş, şu gazeteciler yok mu ne yapmak lazım onları bilemiyorum.’’ Ardından cenaze sahibi ve yanındakilerle konuştum. Adamlar fanatik Ak Partili ama ateş püskürüyorlar. Hatta birisi dedi ki; ‘’Mustafa Demir’le 22 gün beraber Hac yaptık on tane oyum olsa birini vermem ona.’’ Bir başka grupta üç beş tane adamın sohbetine kulak verdim, aynı minvalde sohbet ediyorlardı. Bu şehirde Mustafa Demir’e en yakın olması gereken gazeteci Recep Yazgan’la bu fakirdir. Zira aynı camianın insanlarıyız ama ikimizde sevmeyiz onu. Neden sevmeyiz? Çünkü adamın sıcak bir tarafı yok da ondan. Recep Yazgan bir yazısında Mustafa Demir’i en yakın arkadaşı Sinan Göç’e sorun diye yazmış. Konuyu biraz araştırıp öğrendim. İnanın çok üzüldüm ama söyleyen arkadaşa yazmayacağım diye söz verdiğimden burada yazamıyorum kusura bakmayın.
Bugünkü şartlarda MHP’den Büyükşehir Belediyesine Zihni Şahin, Ferhat Günaydın, Erhan Usta veya Osman Genç isimlerinden birisi aday olsa İlçe Belediyelerinde de MHP güçlü isimler çıkarırsa 31 Mart akşamı çok şey değişir. Ama seçime henüz dört ay gibi uzun bir zaman olduğundan belki toparlanır ama çok zor. Mustafa Demir’in aday olmasında en büyük vebal bu şehrin böyyüük işadamlarınındır. Onlar vezir hazretleriyle bebek yüzlüyü ve kayınçomu bir araya getirip bebek yüzlü üzerinde ısrar edince; Reis-i Cumhur ‘madem eski Bakan istiyorsunuz işte size eski Bakan’ deyip bu zat-ı muhteruunu önümüze koydu. Tabi bu arada bu zat-ı muhteruun da hiç boş durmadı. Para babalarını hiç boş bırakmadı, sürekli onlarla beraber oldu. Ankara’nın siyasi dehlizlerinde Turgut Altınok’un bürosunda sürekli kulis yapmaktan geri durmadı. Ben şahsen bu durumdan memnun olmadım. Zira Samsun için hiç de iyi bir seçim olmadığı kanaatindeyim. Zihni Şahin her yönüyle daha mütevazı, daha sevecen, daha samimi, daha dürüst bir insan. Ama siyasette bunlar yeterli olmuyor. Para babalarıyla olan ilişkileriniz, ağalarla olan samimiyetiniz ve onların âlî menfaatlerine olan sadakatiniz bu işin olmazsa olmazıdır. Üzülerek ifade etmek gerekirse; Ak Parti de oldu para babalarının partisi. Reise kim yanaşıp etkili olursa işi götürüyor. Şayet bu iş halkın teveccühü ile olsaydı Mustafa Demir bu şehirde aday olacak en son kişi. Zihni Şahin anketlerden yüzde yetmiş çıkmakta. Ama bu iş öyle dedikleri gibi ‘şaibesiz, dürüst insanları öne çıkaracağız’ palavralarıyla olmadığı bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Ankara piyasalarında yüzde on’cular olarak bilinen isimler ön planda ama mütevazı, dürüst insanlar ortalıkta hiç yoksa bunun hesabını Allah da sorar kullar da sorar. Bugünkü değerlendirmemizi de burada bitirerek sözlerime son veriyorum, Allah’a emanet olunuz.