DÜRÜST OLMAK ÇOK KOLAY BİR İŞ DEĞİLDİR

Adnan Bahadır

DÜRÜST OLMAK ÇOK KOLAY BİR İŞ DEĞİLDİR

Dün bir kamu kurumunda görev yapan kıymetli bir insanla tanışma fırsatım oldu, gerek yaptığı iş, gerek kültürü, gerekse kişiliği takdire şayan bir insan, yazılarımı okuduğunu ancak bir eleştiri yapmak istediğini söylediğinde memnuniyetle dedim. Köşe yazılarında çok fazla savunma yapıyorsun buna hiç gerek yok, zira seni tanıyanlar zaten her şeyin farkında, tanımak istemeyen ve karşında duran insanlara da ne kadar anlatırsan anlat onların sizi anlamak gibi bir dertleri olmadığından uğraşınız boşuna dedi. Bu özeleştiri çok doğru ve yerinde bir tespitti, ancak ben yine de tarzımdan vaz geçmeyeceğim, neden vaz geçemeyeceksin derseniz Allah Resülü Ebu Cehili'n iman etmeyeceğini bilmiyormuydu? Elbette biliyordu zira Bakara Suresinin Altıncı Ayeti Celilesinde “Kafirlere ne anlatırsan anlat iman etmeyeceklerdir” buyrulmasına rağmen Allah Resülü kendi üzerine düşeni yapmak için kırk kez Ebu Cehili iman etmeye davet etti.

Aldığımız kültürün gereği neyi neden yaptığımızı topluma anlatma gereği duyuyoruz, bunun nedeni yarın birileri kalkıp, hayır kardeşim sen bu konuyu bize anlatmadın, haklı olabilirsin ama bilmediğimiz bir konuda bizi aydınlatmak zorunda değil miydin dememeleri için detaylı izahatlar yapıyoruz. Bu kadar detaylı izahat yapmış olmama rağmen dün konuştuğum bürokrat arkadaşımızın dediği gibi özellikle anlamak istemeyen bazı çevreler ısrarla bildiklerinden vazgeçmediklerini açıkça gördüm. Örneğin ta 8 Temmuz 2012 tarihinde yazdığım köşe yazısında Tokatlıoğlu İnşaat ile ilgili gelen eleştirilere verdiğim cevabı noktasına virgülüne dokunmaksızın aynen aşağıda yayınlıyorum. İşte o Yazı;

Tokatlıoğlu İnşaat Firması ile ilgili daha önce yazdığımız yazıları ve haberleri devam ettirmediğimizi söyleyen okurlarımız var, kendilerince haklı olabilirler ancak Tokatlıoğlu ile ilgili ben köşemde ne yazmış isem sözlerimin arkasındayım ancak haberlerimize gelince adamlar haber reklam şeklinde bizlere reklam veriyorlar, biz gazeteyiz gelen reklamı yayınlarız ancak bildiklerimizi yazmaktan da asla geriye kalmayız. Umarım Tokatlıoğlu beni yanıltır da kimseyi mağdur etmez( Daha ne yazsaydım), yoksa biz kimsenin düşmanı değiliz. Tarih 8 Temmuz 2012 Yazının başlığı: BUGÜN DE BİRAZ HASBİHAL ETMEK İSTİYORUM.

Bu yazıyı ta beş ay önce yazmışım, Tokatlıoğlu firması ile ilgili daha önce kanaatim ne ise yine aynı şeyleri düşünmekteyim demişim, yaptığımız haberlerin haber ilan dediğimiz Reklam mahiyetindeki paralı reklamlar olduğunu beyan etmişiz, ama her ne hikmetse bazı çevrelerin bu yazıyı özellikle görmek istemiş olmaları beni hiç ilgilendirmiyor. Olayın daha da enteresan yanı bu yazıyı yazdıktan yaklaşık bir ay sonra Tokatlıoğlu firmasının sahibi ile Reklam Müdiresi Emniyet Müdürlüğüne çağrılıp bu konu soruluyor, Patron bu konuları Reklam Müdiresinin bildiğini, onun ifade vermesi gerektiğini söylüyor, bunun üzerine Reklam müdiresi çağrılıyor, ifade vermeye giderken beni arıyor ve ifade vereceğini söylüyor, ben de kendisine bildiği doğruları söylemesini söylüyorum. Hanımefendi ifadesini verdikten sonra akşam Çatalçamdaki yazlığıma gelip verdiği ifadeyi bana anlatıyor. Ne gariptir ki bana anlattığı ifade ile polisteki ifadesi çok farklı. Telefonlarımı dinleyen arkadaşlar, telefon kayıtları ve ailem yaptığımız konuşmaların tamamına şahit. Bu duruma ne denir siz takdir edin.

Gelelim çok yakında yaşadığımız ikinci konuya; Malumunuz geçtiğimiz günlerde Vali Bey'in eşinin Meme Kanseri ile ilgili yaptığı programların birisini bir Caminin alt katında yapması nedeniyle Gazetemizde bir haber çıkmıştı. Bu haber Valiliğin Sitesinden alınarak yapılmış bir haber, bir sendika Başkanı bir İnternet sitesine bu konuyla ilgili beyanat da vermiş. Ancak daha sonra birileri bazı yerleri araması üzerine(Kimlerin nereleri aradığını da çok iyi biliyoruz) bu mekanın Camii olmadığı yönünde farklı açıklamalar geldi. Oysa ki Valiliğin sitesi ilk önce Camii diye yazmıştı, ne zaman ki kamuoyundan tepki geldi bu kez burası Camii değil caminin alt katı şeklinde haber olarak değiştirildi. İşin daha da vahim boyutu sendika Başkanı da kendisini birileri aradığı için söylediklerinden geri adım atmış olmasıdır. Kim ne söylerse söylesin bizi ilgilendirmez, biz haberi tüm belgeleri ile sizlerle paylaştık. Ancak insanlar bugün söylediklerinden yarın neden vaz geçerler? Hata ettik özür diliyoruz demiş olsalar eminim çok daha saygıdeğer olacaklar. Bu söylenenlere toplum ne kadar inanır siz takdir edin. Ancak üç kuruşluk Dünya menfaati için dün söylediklerini bugün inkar edenler hem ahrette hem de Tarih önünde hesap vereceklerini unutmasınlar. Kalın sağlıcakla

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (7)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.