DÜŞ YORUMCUSU

 
       Bir varmış bir yokmuş.Masal sevmeyenin aklı
yokmuş.Hele bu masal halk masalıysa...İçinde öyle
akıllı sözler vardır ki...Anlayana sivrisinek saz,anlamayana
davul zurna bile az...
           Bir varmış,bir yokmuş.Memleketin birinde bir padi-
şah varmış.Gecelerden bir gece,padişah düşünde dişlerinin
döküldüğünü görmüş.
           Gün doğup yer gök aydınlanınca vezirini çağırmış.
Sarayın düş yorumcularından birini getirmesini istemiş.
Az sonra yorumculardan biri getirilmiş.Padişah yorumcuya
düşünü anlatıp sormuş.
           -Ey yorumcu!Gördüğüm düşün anlamı nedir?İyi
midir,yoksa kötü müdür?
           Düş yorumcusu biraz düşündükten sonra yüzü
kararmış:
           -Kötüdür padişahım,demiş.Düşünüze göre yaşamınız
uzun sürecek...Ancak çok sevdiğiniz yakınlarınız gözleriniz
önünde bir bir dökülüp ölecekler.Siz de çok acı çekeceksiniz...
           Bir an sessizlik olmuş.Ardından padişah öfkeyle bağır-
mış:
          -Bire densiz!O nasıl yorum öyle?...Tez atın şunu zindana.
Kötü yorumcu olmak neymiş öğrensin...
           Adamcağız yaka paça götürülüp zindana atılmış.Bir
başka yorumcu getirilmiş.Padişah buna da düşünü anlatıp
sormuş:
           -Ey yorumcu!Gördüğüm düşün anlamı nedir?İyi midir,
yoksa kötü müdür?
           -İyidir padişahım,demiş.Bu düş yaşamınızın saraydaki
herkesten daha çok uzun olacağını gösterir.Ağzınızın tadı bozul-
masın.Nice yıllar ülkemizi yönetmenizi dilerim...
           Padişah bu yanıttan çok hoşnut olmuş:
           -Yorumcuya iki kese altın verin,demiş.
           Vezir çıkarıp iki kese altını vermiş.Padişahın yanından
uzaklaşınca yorumcunun kulağına eğilip sormuş:
           -Gerçekte sen de,öteki de aynı şeyleri söylediniz.
Padişah ne oldu da onu cezalandırdı,seni ödüllendirdi?...
           Düş yorumcusu gülmüş:
           -Vezirim,demiş.Ne söyleyeceğin değil,nasıl söyleyeceğin
önemlidir.Ben olacakları padişahı iyimser yönden söyledim.Benden
önceki kötümser yönden söyledi...
           Gökten üç elma mı düşer,üç nar mı düşer?...Hayatı güler
yüz,tatlı dille sevdirenlerin önüne...