Sanayileşme ve sanayileşmenin ardından gelen dijital çağ, gezegenimizde kapanması zor yaralar açıyor. Bunlardan biri de sera gazı ve karbon emiliminin fazla olması. Avrupa Birliği ülkeleri 2050 yılı itibari ile sıfır karbon emilimi olan bir gezegen hayal ederek bu minvalde çeşitli adımlar atmaya başlıyor. Bunların ana hedefi daha yaşanabilir bir çevre, mücadele edilebilir bir kirlilik, sağlıklı bir geçek ve temiz bir doğa oluyor. Bu nedenle sadece Avrupa Birliği ülkeleri için değil bu ülkelerle ticari faaliyetlerde bulunan ülkeler için de çeşitli düzenlemeler sunuluyor. Avrupa Yeşil Mutabakat adını verdiği bu mutabakat sayesinde hem birlik içindeki ülkeleri hem de ticari ilişkileri ülkeleri belirli normlara tabi tutuyor. Bu normların başında da karbon vergisi geliyor.
Karbon vergisi tüm sektörleri etkiliyor
Karbon vergisi perakende sektöründen çimento sektörüne, ulaştırma sektöründen tekstil sektörüne bir çok alanı etkiliyor ve ilgilendiriyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı karbon ayak izini azaltmak ve tespit etmek maksadıyla karbon vergisini karbon emisyon tonu başına 30 Euro olarak belirliyor. Fakat ilerleyen zamanlarda bu vergilendirme tutarının 50 Euro olarak belirlenmesi bekleniyor. Bu anlamda düzenlenecek yeni ticari yapıya şirketlerin hazırlık yapması gerekiyor. Bu anlamda hem karbon ayak izlerinin ölçülmesi hem de bu anlamdaki uluslararası standartlara uyum sağlanması green deal gerekliliklerinin yapılması için kuruluşların entegre olması gerekiyor.