Beyin büyük ölçüde yağdan oluşur ve en iyi performansı gösterebilmek için sürekli yağ asitleri akışına ihtiyaç duyar. Aynı şekilde kolesterol, nöronların ve nörotransmiterlerin işlevi için gerekli olan kritik bir beyin besin maddesi olarak önemli bir role sahiptir; dolayısıyla çoğu insanın düşündüğünün aksine, düşük kolesterol seviyeleri, yüksekten daha kötü olabilir.
Beyin temel olarak yakıt veya enerji kaynağı olarak yüksek miktarda kolesterole ihtiyaç duyar, ancak beyin nöronları önemli miktarda kolesterolü kendi başlarına üretemedikleri için, elimizden gelenin en iyisini yapmak ve "zinde" kalmak için gerekli kolesterolü diyetlerimizden almamız gerekir.
Araştırmalar, yüksek kolesterol seviyesine sahip kişilerin bilişsel testlerde genellikle daha düşük kolesterol seviyesine sahip olanlara göre daha iyi performans gösterdiğini belirtmektedir. Karşılaştırmalı 2005 Framingham çalışmasının sonuçlarına göre; doğal olarak oluşan daha düşük toplam kolesterol seviyelerinin; soyut muhakeme, dikkat/konsantrasyon, kelime akıcılığı ve yürütme işlevi dahil olmak üzere bilişsel ölçümlerdeki zayıf performansla ilişkili olduğu bulunmuştur. Bu; düşük yağlı diyetin başlıca risklerinin arasında zayıf iş performansının, düşük enerjinin, ruh halinizdeki değişikliklerin, "beyin bulanıklığının" vb. yer aldığı anlamına gelir. Odaklanmayı ve hafızayı güçlendiren en iyi beyin gıdalarından bazılarının aslında yüksek düzeyde sağlıklı yağlara sahip olmasının da nedeni budur.
Yeterli yağ tüketmek, hormonları doğal olarak dengelemek için yapabileceğiniz en önemli şeylerden biridir. Kolesterol ve diğer yağlar, hücre zarlarının ve hormonların yapımında temel bir rol oynar. Kolesterol de dahil olmak üzere belirli yağ türleri aynı zamanda antioksidanlar gibi davranır ve beyni destekleyen bazı önemli moleküllerin ve nörotransmitterlerin öncüleri gibidir.
Bunlar arasında D vitamini (aslında bir vitaminden ziyade vücutta bir hormon gibi hareket eden) ile testosteron ve östrojen gibi diğer hormonlar da bulunur.
Az yağlı diyetin korkutucu risklerinden biri, kadınlarda kısırlık ve diğer hormonal sorunların artmasıdır. Bazı çalışmalar, az yağlı diyetlerin adet sorunları ve hamile kalma güçlüğü riskini artırdığını bulmuştur. Örneğin, Beslenme Departmanı ve Harvard Halk Sağlığı Okulu tarafından 2007 yılında yürütülen bir araştırma, az yağlı sütlü gıdaların yüksek miktarda alınmasının kısırlık riskini artırabileceğini, yüksek yağlı sütlü gıdaların alımının ise bu riski azaltabileceğini ortaya çıkarmıştır.
Klinik çalışmalar bize aşırı kilo alımı ile insülinin (veya kan şekeri kontrolünün) oldukça bağlantılı olduğunu göstermiştir, ancak bol miktarda sağlıklı yağ yemenin insülini kontrol etmenin anahtarlarından biri olduğunu biliyor muydunuz? İnsülin bazen “yağ depolayan hormonumuz” olarak da adlandırılır. Karbonhidrat veya şeker içeren bir yemekten sonra kan şekeri seviyemizi düşüren glikozun hücrelerimize girmesine yardımcı olur.
Farklı yağ türlerinin insülin etkisi üzerinde farklı etkileri olduğu görülür. Diyabet ve kalp hastalığının gelişiminde insülin direncinin önemi göz önüne alındığında, diyette uygun yağ seviyelerinin oluşturulması, "diyabet" salgınının azaltılmasında önemli bir klinik hedeftir.