Gündemde hepimizi ucundan köşesinden ilgilendirecek haberler var. Hepimiz madem aynı ülkede yaşıyoruz, birilerini rahatsız eden olayların bir şekilde bizi de ilgilendireceği muhakkak. Buna rağmen birçok kişiden duyuyorum, yıllardır televizyon izlemeyenler ya da evine gazete almayanlar var. Ben gazeteleri internetten takip ediyorum, ara sıra da satın alıyorum; fakat hayret ediyorum televizyonunu hiç açmamak, gündemi hiç merak etmemek nasıl olabiliyor? Çünkü duyduğum insanların içinde orta yaşta olanı da var, yaşlı olanı da... Hiç olmazsa günlük haberleri almak için anahaber bültenini de mi merak etmez insan diyorum, garipsiyorum açıkcası.
Mesela ülke çapında geçtiğimiz Cuma günü eczacıların tam bir gün boyunca eczaneleri kapalı tutma eylemi vardı. Bu meslek grubuna yıllardır yapılan adaletsizliği, kışın tüm gün kapısı açık bir eczanede günde on saat boyunca hastaların dertlerini dinlemek, reçete işlemek, insanlara laf anlatmak nedir; yazın sıcağında sıcaktan bunalmış ve sinirli müşterilere dil dökmek nedir, sürekli güvenilir ve güleryüzlü bir esnaf olmak nedir; bunları eczaneden, sadece ilacını alıp çıkan müşteri elbette bilemez.
Bundan aylar önce bir eczacının bir gününü yazmıştım, okurlardan da birçok olumlu tepki almıştım. İnsanlar bu meslek grubunu bir eli yağda bir eli balda sanmasınlar, herkesin derdi var; ama eczacılar da tüm gün masada oturmuyor; hatta gerçekten bu mesleğin hakkını yıllarca veren, buna hayatını katan, yirmi beş- otuz yıl bir eczaneyi ayakta tutan, meslek onurunu saygın kılmaya ömrünü adamış eczacılarımız var; okurlarımız bunu bilsinler, haberleri olsun istemiş ve yazmıştım.
Bugün geldiğimiz noktaysa, birkaç yıl içinde, hükümet ve belli çevrelerce açılması planlanan zincir eczaneler, market eczaneler ve bozuk bir sağlık sistemi olasılığıdır. Yıllardır omuzlarına gereksizce yüklenen yüklerden sonra, eczanelerini kapatmak, köşelerine çekilmek zorunda bırakılmak istenen eczacılarımızın isyanı haklıdır, yerindedir. Hatta geç kalmış bir tepkidir. Şu dönemde eczacımızın dertlerinden biri de sık sık kapanan 'reçete giriş sistemi' ve sık değişen SGK uygulamalarıdır. Eczaneye gittiğinizde geri çevrilen ya da bekletilen reçetelerinizi elbette eczacı keyfinden bekletmiyor. Bir de muayene ücretleri konusu var: Muayene olduğunuz hastanede alınması gereken, devletin tahsil etmesi gereken katılım payları ve muayene ücretlerini eczanede ödüyorsunuz bildiğiniz gibi. Neden? Neden hastanede ödenmesi gereken bu ücretler, sanki devletin memuruymuşçasına eczacı tarafından tahsil edilmek zorunda bırakılıyor? Neden reçete farkı çıktığı zaman halkla eczacı karşı karşıya bırakılıyor? Bu bir soğutma ve eczacıyı bezdirme politikasıdır.
Hatırlarsınız; bundan birkaç yıl önce marketlerde satılmaya başlanan gripin ve aspirinle başlayan furya, birkaç yıl içinde market büyüklüğünde, elde market sepetiyle dolaşılan, buz gibi soğuk bir suratla karşılanıp ilacınızı alıp çıkacağınız, ilgisiz, samimiyetsiz bir ortama dönüşebilir. Çünkü kapalı kapılar ardındaki planlar buna göre yapılıyor. Halkımız eczacısının tepkisini anlamaya çalışmalı, üniversite mezunu tek esnafı olan eczacısının, oturduğu mahallede yarattığı güveni tekrar düşünmeli ve eczacının haklı tepkisini dinlemelidir.
'ilaç fiyatları düştü iyi oldu' diyorsunuz, güzel tamam; fakat bu neden mahallemizdeki eczacımızın cebinden çıkmak zorunda? Siz hiç deterjandaki indirimi cebinden karşılayan, yani kazıklanarak dükkanını 'ayakta tutabilen' bir market gördünüz mü? Yıllarca böyle yaşayabilen biri tanıdınız mı? Mesleğine sahip çıkan eczacısına, hakkını arayan eczacısına, sıkıştığında ilacını borca aldığı, gece kapısına gidip yardımını istediği eczacısına sahip çıkmak; hepimizin görevidir. Bazılarının dolduruşuna gelerek eczacımıza cephe almak halkımıza yakışmaz, anlamak gerekir. İşte bundan dolayı televizyondaki haberler bizi ilgilendirir. Çevremizde, hemen yanıbaşımızdaki gelişmelere gözümüzü kapatamayız. Çünkü biz gözümüzü kapatırsak mahalledeki esnafımıza, tarladaki çiftçimize, fabrikadaki işçimize, dairedeki memurumuza yapılanları görmeyiz, göremeyiz... iyi haftalar...