EDEBİ EDEPSİZDEN ÖĞRENMEK……

Sami Kesmen

Edep; dili korumak, nefsi küçültmek, kalbi kötü düşüncelerden temizlemektir. Edep; konuştuğun zaman dilini, yalnız kaldığın zaman da kalbini korumaktır. Edepli olmak; ahlaklı olmaktır. Terbiye kurallarına göre yaşamaktır. Haya duygusunu sözüne ve yaşamına yansıtmaktır. Günümüzde edepli insanlar; kimseye sataşmamak, kimseyle polemiğe girmemek için özenle adım atar oldular. Oysa ! Edepli insanların aranıp bulunması, onlardan akıl alınıp, istifade edilmesi gerekir. Edepli insanın; sözünde yalan, midesinde haram, hayatında menfaat, işinde çıkar hesapları yoktur. Edepli insanlar o toplumun mihenk taşlarıdır. Edepli insanlara itibar edilir, görüşleri alınır, söyledikleri yerini getirilir. Edepli insan; kendisine başvuranlara hesabi değil, hasbi duygularla yardımcı olur. Bu tavrı ve davranışı; onun edepli oluşunun sermayesidir.

İtidalli olup, haddi aşmamak; edepli insanın özelliğidir. Edepli insanlar; selin kumu gibidir. Edepsizler gelir geçer, kabarıp söner. Büyür küçülür, iner çıkar. Ama edepli insan hep aynı yerdedir. Ahlakını muhafaza eder, terbiyesini takınır, mahcup olacağı hiçbir şeyin içine girmez. O; haya timsalidir. Edepli olmayanın, hiçbir şeyi yoktur. Sahip olduğunu zannettikleri, gasp ettikleridir. İnsanın üzerinde taşıdığı elbisenin güzelliği değil, yüzünde ve kalbinde taşıdığı edebin güzelliği onun insanlığını oluşturur. Edep; hakka giden yolun sermayesidir. Edepsiz olanın ilmi ve ticareti hiçbir anlam ifade etmez. Edep; şeytanı öldüren bir silah, akıllı olmanın da dışa yansımasıdır. Edepli olmayan kimse, “Adam/Adem” değildir. Zira, insan ile hayvan arasındaki fark; edeptir. “Edepli edebinden susar, edepsiz ben susturdum zanneder” sözünü ne güzel söylenmiştir. Edepsizlik; cehaletin söze ve davranışa yansımasıdır. Cehalet; bilgi eksikliği değil, ahlaki kusurlardır.

Atalarımız; tecrübelerinden hareketle, edeple ilgili birçok tarif yapmışlar, edebin ahlak olduğunu öğretmeye çalışmışlardır. Günümüzün teknolojik imkanları nedeniyle, insani ilişkilerdeki süreçler değişmiş ama edep kurallarının muhtevası değişmemiştir. Edep; her dönemde ahlak ve güzelliktir. İnsanın kendini tanıması ve Yaratanın Allah olduğunu bilmesidir. Başkasının başına gelene gülmek, büyüklenmek, başkasının göz yaşından beslenmek, kendisinin dışındakileri kınamak ve küçük görmek gibi birçok haddi aşan davranışlar; edepsizliğin hayata yansımışadır. Ahlaki kusurlar da; edepsizlik olarak tanımlanmıştır. Atalarımız; ahlaksızlığı ifade etmek için “Edepsiz” kavramını kullanmıştır. Fıtratın insana yüklediği sorumluluklar ve sınırların dışındaki her söz, davranış ve tavır; edepsizlik olarak görülmektedir. “Edebi, edepsizlerden öğrenmek” gibi atalarımızın önemli bir tarifi vardır.

Kalbi hastalıkların kaynağı edepsizlik ve ahlaksızlıktır. Kalbi korumak için günah sayılacak davranışlardan uzak durmak gerekir. Kalp sadece; vücuda kan pompalayan et parçasından oluşan organ değildir. Bedenin ahlaki değerlerle bütünleşmesini sağlayan manevi organın adıdır aynı zamanda. Kalbi iyi olanın; dünya ve ahiret hayatı da iyi olur. Bunun geçerliği olduğunu bilen edepsizler, kendilerinin haklılığını ifade etmek ve vicdanlarının rahatsızlığını gidermek için; “Sen benim kalbime bak, kalbim temizdir, başkasının namazından ve orucundan benim bu halim daha iyidir, esas olan kalbin temizliğidir” gibi bir savunma mekanizması geliştirmişlerdir ki, neredeyse her edepsiz ve ahlaksız bunu söylemektedir. Sadece bu gibilere bakılarak bile edep öğrenilir. Onun için atalarımız; “Edebi, edepsizden öğrenmek” gibi bir tarif yapmışlardır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.