Eee'si Edirne ,Edremit...Dam üstünde kiremit ??!!..Anlayan anlamıştır.Zaten espriyi zeka seviyesi yüksek olanlar anlar.Kuş kadar beyinle bir yazıyı yorumlamak her babayiğidin harcı değildir.
Bekar'a karı boşamak ne denli kolaysa ,deveye hendek atlatmak da o denli zordur.Bazısı eşek altında hıyar arar,bulamayacağını bile bile aramakta ısrarcı olur.
Kültürümüzde çocuklara isim koyarken çok titiz davranılır.Kız çocuğu beklerken erkek doğana iki anlamlıad seçilir:Nimet,Yüksel,Ömür,Yaşar gibi...Kimi de heybetli,azametli olsun diye ,anlamı büyük,iddialı isimler tercih eder.Mesela Ağrı'da bir öğrencim vardı.Ders yoklaması yaparken ismi dikkatimi çekmişti.Dağdeviren Gökkıyas!.Allah Allah,bu heybetli kim acaba? dedim. İsmini yineledim,ön sıradan, cüceye yakın biri ,ayağa kalkmaz mı?Çok şaşırmıştım.Sonra öğrendim ki bir Aşiret Reisi'nin tek erkek evladı imiş!Hasım aşiretlere korku salsın diye ,bu adı koymuşlar..
Edebiyatimızda bazı şairlerin gerçek adları yerine Mahlaskullandıkları bilinir.Şimdilerin sanatçıları, sinema artizleri,şarkıcıları da havalı,görkemli isimler tercih ediyor..Yorumcular da öyle.Güzel seçen de var,dandik seçenler de.Kimisi var ki karakteri(cibilliyeti)ninaynası,kişiliğinin yansıması sanki.Kendini doğruluk abidesi sanıyor.Mizacına tamamen ters,gösterişli rumuz seçiyor. Bunun adı takiyyecilik!...Diyecekler ki hıyar,kabak seçecek değiliz ya.Yok, ama ,huyu şıracının çırağı bozacı iseAdamın adı Hurşit ,sen söyle sen işitse ,çapına uygun rumuz seçmesi gerekir.
ABD'de Psikoanalistler inceleme yapmışlar,Meğer insanın karakteri ile kişilik özellikleri farklı imiş. Karakter doğuştan gelen cibilliyet,kolay kolay değişmiyor(muş).Sonradan kazanılmıyan özellikler içeriyormuş. Kişilik ise dış etkenler;,deneyimler,eğitim,yaşadığı çevrenin sosyokültürel özellikleri ile oluşan davranış kalıbı,insanın şahsiyetini oluşturuyor( muş.)Yani,katranı kaynatsan olmuyor şeker misali, karakteri...Kişilik ise, insanın alacası ,gizemi, iblise papucu ters giydirecek fetbazlıkları içeren davranış kalıpları imiş..
Eeee!!!Eee'si Adı /adresi açık dürüstçe, Yorum yapanlara bir sözümüz olamaz.Sn.Ahmet Maranki bir TV programında :çocuklara konulan/verilen isimlerin karakter yapılarını yansıttığı görüşüne katılıyorum. Sn.Murat Bardakçı'nın kendisine abuk subuk yorum gönderenlere verdiği cevaplar kimilerine aşağılayıcı gelse de ders verir özelliktedir.Mesela ,bir Hanım izleyici Osmanlı'da dini müzik/Selat-ı Selamlar konulu programı için irticai faaliyet olarak yorum yapınca Sn.Bardakçı'nın verdiği cevap net: İzlemeyiniz!.. Hanım efendi , belli ki erkek ayakkabısının üzerinden atlarsa hamile kalacağı zehabına kapılacak kadar hassas!..
Böyle pirpirikli olanlar bana da bazan denk geliyor.Neyi yazıp neyi yazmayacağımı söyleyen mi ararsın, akıl fukarası olduğunu unutup akıl satanı mı ..Doğru dürüst Türkçe cümle kurmayı beceremeyenlerin nasıl yazacağıma karar vermesi,kimi yazmam gerektiğini dayatması yok mu deli ediyor,beni.Bu aymazlara diyorum ki mecburiyetiniz yok efendim!..Tıklayın,geçin başka kapıya. Zapingle atlayın ordan oraya..Ben Vesayetçiliği kabul edemem.Kişiliğime ve karakterime toz kondurtmam. Anayol'da Bir Adam'ım...Tanıyan tanır.Bilen bilir..Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam. Doğru bildiğimi her ortamda çekinmeden söyleyecek yüreklilikte bir adamım,Öyle rumuz ardına sığınıp ,kapı ardından ,karnından konuşup,gördüğünde boynuna sarılıp çemkirdiği yüzü şapur şupur öpen çapsızlara demem o ki,beni başkalarına benzetmeyin..
Eee ,Nerde kalmıştık,derseniz?Neyzen Tevfik hatırlatıyor:
Süfehanın neye meftun oluşu/Su içen eşşeğe ıslık gibidir.
Sevgili okurlarıma:Kandiliniz Mübarek olsun!Ramazan bayramınızı tebrik eder,İnsanlığa ve İslam alemine hayırlara vesile olması dileklerimle,Cenab-ı Hakk yar ve yardımcımız olsun.Esen kalın...