Eğitimde fırsat eşitliği kavramı en az görüş birliğine ulaşmış, ama mutlaka en çok tartışılan kavramlardan biridir. Eğitimde fırsat eşitliği konusunda ki anlaşmazlıklarda toplumun yapısına uymayacak bir takım politikaların ısrarla sürdürülmek istenmesi bu anlaşmazlığı daha da karmaşık hale sokmuştur. Dünya üzerinde olduğu gibi ülkemizde de bu durum aynıdır. Türkiye'nin toplumsal yapısını derinlemesine incelersek eğer şuanda ki eğitim sorunlarına gösterilen tutumların kaynağını görmüş oluruz.
Osmanlıdan bu yana eğitimin yapısına baktığımızda birçok değişimlerin olduğunu görüyoruz. Bugünkü eğitim sistemimizin temelleri Cumhuriyet'in kuruluşuna dayanır. İlerlemeye ve akılcılığa dayanan laik bir eğitim düzeni oluşturulmuştur. O dönemde en önemli amaç ise Atatürk ilkelerine bağlı, laik, fikirlerini özgürce söyleyen bir insan tipi yetiştirmektir. Tüm bu amaçlara bakıldığında söylemlerin aslında görünmez bir çember çizdiğini fark etmek zor değildir. Amaçlar, ilkelere bağlılık ile kısıtlanmıştır aslında. Örneğin; Eğitimde fırsat eşitliği laiklik ilkesi ile kısıtlanması gibi
Bu nasıl olur derseniz;
Cumhuriyet sonrasında en fazla önem verilen ilke olan laiklik olmuştur. Ve toplumda ki bazı çıkmazlıklar bu ilke ile sınırlandırılmıştır. Çözüme ulaşmaktansa bir set gibi bu duvar örülmüştür. Zamanla çözümsüzlükler çoğalmış ve artık kalıcı bir çözüme ihtiyaç duyulmuştur. Çünkü sürdürülen eğitim politikalarında yapılan eğitsel fırsat eşitliği yok olmuştur. Bunun örneğini en iyi ve en yakın görebileceğimiz tarih 28 Şubat dönemidir. Günümüz eğitim politikalarındaki düzenlemelere gidilirken aynı hataların tekrarlanmaması için sunulacak çözümlerde bu tarih iyi bir örnek olmalıdır.
Belli dönemde belli kesimlere yapılan haksızlıkların ne türlü zararlar getirdiğinden yakınır dururuz. Ancak tüm bunlar söylemlerden ibaret olur. Günümüzde uygulanan eğitim modellerindeki eksiklikler ve hatalar maalesef eğitsel fırsat eşitliğine hala aykırı durumda. Örneğin; Okulların kayıt dönemi içinde bulunduğumuz şu günlerde Üniversitelerde ikinci öğretim ve Açık öğretim programı öğrencilerinden harç parası alınırken diğer öğrencilerden ücret alınmamaktadır. Üniversitelerde harçların kaldırıldığına dair sunumları geçtiğimiz yıl basın aracılığıyla öğrendik. Yalnız sonrasında böyle bir çifte standartla karşılaşıldı. Bazı öğrenciler bu duruma karşı tepkilerini göstermiş olsa da malesef medya yeterli ilgiyi göstermedi. Ve şuan hala tüm Üniversitelerde harç paralarının kaldırıldığını düşünen insanlar var. Bu durum Ak parti iktidarının popülaritesini arttırmış olabilir ancak iktidarın fırsat eşitliğinden ödün vermeksizin ortak adaleti halkına sunması elzemdir.
Eğitimde fırsat eşitliğinin aktif ve doğru şekilde uygulanması ülkemizin ihtiyaçlarından biridir. Yaşadığımız ülkede halka sunulanlar hakkında düşünme ihtiyacı duyulmuyor. Zaten yapılması gereken bir durumun eksik sunumuna alkış tutmadan önce bir düşünelim bu çifte standardın mantığı nedir?