Bazen hiç sevmediğim veya bulunduğum şehre en ufak bir katkısı olmadığı için karşısında olduğum insanların yanında olmak zorunda kalınca emin olun içim içimi yiyor. Ama bu insanların haklı oldukları davada doğrudan ve haklıdan yana tavır koymamanın insanlık ayıbı olacağını düşündüğümden bugün üzülerek de olsa sevmediğim insanların yanında olacağım. Sevmediğim insanlar derken bu insanlarla geçmişte en ufak bir şahsi problemim olmadığı gibi aynı mesleği yaptığımızdan zaman, zaman görüşmekteydik, ancak araya giren fetbazlar, çakallar ve fitneciler nedeniyle aramız bozuldu. Aramızın bozulmuş olması adamların haklı davalarında karşılarında olmamı gerektirmez.
Gelelim asıl konumuza malumunuz geçtiğimiz yıl DLH'nin bulunduğu alanın bir kısmı otel yapılmak üzere ihaleye çıkmış, ihalede en fazla teklif veren Tanrıverdi Holding evraklarında eksiklik olması nedeniyle alamamıştı. Bunun üzerine ihalenin ikinci teklifi veren Baranlar firmasına kalması gerekirken siyasetçilerin devreye girmesi sonucu ihale onaylanmamıştı. İhale onaylanmayınca konuyu Baranlar mahkemeye taşıdı, bu mahkeme hala daha devam etmekte iken arsa yeniden ihaleye çıkarıldı ve bugün ihalesi yapılacak.
Yapılan ilk ihalede en yüksek teklifi veren Tanrıverdi Holding'in Turizm Teşvik belgesi eksik olduğundan Tanrıverdi Holding değerlendirme dışında kaldı. Bunun üzerine Tanrıverdi Holding ihale tarihi sonrasına ait Turizm Teşvik Belgesi getirip, dosyaya konulmasını istiyor, ancak yasal olarak bunun mümkün olmadığını söyleyen yetkililere bu ihaleyi bu firmaya Başbakan'ın vermek istediği söylenip, baskı yapılıyor. Hatta bir milletvekili Milli Emlak Müdürü'nü bizzat arayıp ihaleyi onaylaması gerektiğini, aksi halde kendisini Valiliğe ve Başbakan'a şikayet edeceğini söyleyip tehdit ediyor. Müdür yasal mevzuatı iyi bildiğinden milletvekilinin dediğini yapması halinde ihaleye fesat cezası alacağını söyleyip, teklifi reddediyor.
Bu ihaleye başka şirketler de girmek istemesine rağmen Büyükşehir Belediye Başkanı ve Genel Sekreter devreye girip, ihaleye girmelerine engel oluyorlar. O şirketlerden birisine Samsunspor Kulübü'nün Tekkeköy Organize Bölgesi'ndeki Hazine tahsisi bulunan yerin verileceği taahhüdü veriliyor. Bunun üzerine o şirket ihaleye girmekten vazgeçiyor. Tanrıverdi Holding'in bu arsayı alması için bir milletvekili ile Büyükşehir Belediye Başkanı o kadar mücadele ediyorlar ki anlatmak mümkün değil. Hatta ihaleye girmek isteyen diğer firmalara arsanın imarla ilgili problemleri olduğunu, Tanrıverdi Holding dışında kim alırsa alsın imar uygulamalarını yapmayacaklarını da açıkça söylemekten geri kalmıyorlar.
Koskoca adamların veya pantolon giyip adamız diye sokakta gezenlerin yaptığına bakar mısınız? Kamu görevlisi değil de sanki holdingin danışmanları gibi çalışmalarının arkasında olanı sanırım anlamayanınız yoktur. İşin ilginç bir başka boyutu ise İdare Mahkemesi'nin Başkan ve üyeleri de değiştirilip yeni hakimler atanıyor. Arsa yeniden ihaleye çıkarılınca Baranlar'ın, İdare Mahkemesi'ne müracaat edip, olayın mahkemelik olduğunu, bu nedenle ihale yapmanın yasal açıdan mümkün olmadığını belirtmelerine rağmen mahkemeden hala daha bir cevap alamadığını öğrendim.
Olay o kadar enteresan bir boyut kazanmış ki işin içerisinde parlamenter var, belediye başkanı var, yargı mensuplarının olduğunu da düşünmemek mümkün değil, belki yargı yoktur ancak uygulamalar o yönde olunca insan her şeyi düşünmek zorunda kalıyor. Benim derdim bu arsayı şunun veya bunun alması değil, haksızlık yapılarak ille de birilerine verilmek istenmesi zulüm değil de nedir? Tanrıverdi Holding bu ülkenin veya bu şehirde doğmuş bir işadamının şirketi olabilir ancak aynı Tanrıverdi şirketinin Cumhuriyet Meydanı'ndaki Tekel binalarının satılması ve kiraya verilmesi konusunda gösterdiği tavrı çok iyi bildiğimden bu işin arkasında tamamen duygusal ilişkilerin olduğundan adım gibi eminim. Başbakan bu şehirde otel yapılması için ısrarcı olur, çünkü şehrin otele ihtiyacı var, ancak Başbakan'ın bu oteli Tanrıverdi Holding'in yapması için en ufak bir tavrı olmayacağından da adım gibi eminim.
Arsanın ihalesi bugün yapılacak ve ihaleye sadece Tanrıverdi Holding girecek, çünkü Baranlar mahkemeye verdiklerinden bu ihaleye gireceklerini sanmıyorum. Peki ihaleyi Tanrıverdi Holding alır, daha sonra mahkeme bir önceki ihaleyi onaylar veya ihale yapılmasını yasalara uygun bulmazsa ne olacak? Ayıklayın pirincin taşını. Devlet yönetmek ne inşaat yapmaya benzer ne milletin parasını çarçur ederek milleti borçlandırmaya benzer, ne de başında bulunduğu kurumun mallarını satarken aldığı komisyonları yurt dışına götürüp bankalara yatırmaya benzer. Devlet yönetmek ciddi bir iştir, işinizi adam gibi yapmazsanız gün gelir hesabını ağır ödersiniz. Kalın sağlıcakla