EĞRİ OTURUP DOĞRU KONUŞMAK KİMSENİN İŞİNE GELMİYOR
Doğru söyleyeni yedi köyden kovma dönemi DENGE Gazetesi"nin yayın hayatına girmesi ile şehrimizde son bulduğunu düşünüyorum. Belki bu iddia çok ciddi veya çok büyük bir iddiadır ancak yaşadıklarımıza bakıldığında söylediklerimin ne kadar doğru olduğunu anlamak mümkündür. Bundan üç yıl önce bu şehirdeki basının tamamı güç dengelerinin istekleri doğrultusunda yayın yaparken, DENGE Gazetesi"nin yayın hayatına girip, ezberleri bozması sonucu bu düzen değişme sürecine girmiştir.
Dilerseniz bunu biraz daha detaylandırarak anlaşılır hale getirelim. Üç yıl önce haftanın nerede ise her günü Vezir Hazretleri"nin yaptıklarını gazete manşetlerinden vermek modaydı, hatta modadan ziyade gazetelerin okunabilmesi için olmazsa olmazlardandı. Ne zaman ki DENGE Gazetesi Vezir Hazretleri"nin tüm foyalarını ortaya çıkardı ve KRAL ÇIPLAK dedi, bu kez olay tam tersi bir sürece girip, Vezir Hazretleri"nin aleyhinde yazı yazmak veya haber yapmak moda haline geldi. Bunun farkına varan Vezir Hazretleri"nin ekibi çalıştıkları kurumun basın şube müdürünü bizzat işin başına koymak sureti ile YARENA gazatasını kendi kontrollerine aldılar, YARENA gazatasını bedava dağıtmalarına rağmen kimsenin itibar etmediğini ve okunmadığını görünce bu kez RAKS TV"yi ele alıp, başına da kendi adamlarını koydular ancak ondan da istedikleri sonucu alamayınca onunla da yollarını ayırdılar. Aklı uzun boyu kısa olan arkadaşımız yolunu ayırdığı Genel Yayın Yönetmeni ile ilgili biz hariç tüm meslektaşlarına bir faks çekerek durumu bildirmiş ve faks yazısında da meslektaşlarına ricada bulunmuş, bu da onun ne kadar kültürlü bir adam olduğunun delilidir!. Ayrıca bize böyle bir yazı yazma gereği duymadığı için çok üzgün olduğumu da burada ifade etmek istiyorum!.
Bundan bir buçuk yıl önce büyük tantanalarla yapılan bir araya gelme operasyonları sırf bize karşı yapıldığını böylece herkes gördü, keşke bu konuda da yanılmış olsa idik o zaman ziyaretime gelen arkadaşlara bu zoraki birliktelikler altı ay veya en çok bir yıl sürer demiştim, yanılmamışım. Gelelim asıl konumuza bu detayları verme nedenim şehrimizdeki basının iç yüzünü sizlerle paylaşmaktır, geçenlerde güçlü bir kuruluşun yöneticisi bir özel sağlık kuruluşu ile ilgili aleyhte haber yapmamız için bana geldi ve yapacağımız haberle ilgili çok sayıda gazete satın alacaklarını söyleyince ona dedim ki benim dışımda tek bir gazeteye bu haberi yaptır ben sana o dediğin miktardaki gazeteyi bedava vereceğim, hem ben bu güne kadar yaptığım haberleri karşılık bekleyerek yapmadım, tam aksine haberin doğruluğuna veya kamuoyunu ne kadar ilgilendirdiğine göre yaptım dedim. Gerçekten de haberi hiç bir yayın organına yaptıramadı.
Bir kaç haftadır hem şehrimiz gündeminde, hem de ülke gündeminde olan kısa etek tartışması ile ilgili geçenlerde bir köşe yazısı yazmıştım, ancak dün yine bir gazetemizde haber yapıldığını görünce canım sıkıldı. Bu iş nasıl biliyor musunuz merhum İsmet İnönü"nün söylediği namusluların, namussuzlar kadar cesaretli olmadığı yönündeki güzel sözünün bir örneğidir. Yaklaşık on yıl Özel Öğrenci Yurdu Kurucu Müdürlüğü yaptım, her üç ayda bir Milli Eğitim Müfettişleri tarafından teftiş edildim, her gelen müfettişin ilk sorduğu soru binada mescidin olup olmadığı, şayet olmuş olsa idi en büyük suçu işlemiş olacaktık. Merhum Akif"in "medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar" dediği gibi medeniyet adına yapılan bu uygulamalar artık rezalet denilecek boyuta geldi. Neymiş efendim kısa etek tartışmasıymış, bilmem neymiş, mış, mış, mış. Bırakın bu safsataları da işin gerçeğine bakın.
Konuya muhatap olan psikolog 2010 yılının Temmuz ayında uyarılmış, aradan altı ay geçmiş olmasına rağmen kimsenin sesi soluğu çıkmamış, ne zaman ki yılbaşında personel alımı ile ilgili ihale yapılıp, bu personel işe alınmamış ortalık velveleye verilmiş. Olay ta ulusal basına kadar yansıtılmış, yetmiyor, şehrimizdeki gazeteler temcit pilavı gibi ısıtıp, ısıtıp önümüze getiriyorlar. İnsan birazcık Allah"tan korkar ve gider ilgili muhatapla konuyu konuşur da ondan sonra haber yapar, sırf inancınıza uygun olduğundan kısa eteği gündemde tutmak istiyorsanız, siz çıkın piyasaya bunu söyleyin, hatta söylemekle de kalmayın İngiltere"de yapılan eylemler gibi çıplak eylem yapın, nasıl olsa demokrasi var, ancak unutmayın ki sizler çıplak eylem yaparken ne kadar demokratik hakkınızı kullanıyorsanız birileri de kalkıp size sulanırsa onlarda demokratik cinsellik haklarını kullanmış olurlar, hatta hürriyet bedelini ödemek kaydı ile kişinin dilediğini yapmak ise nasıl ki siz çıplaklığı hürriyet olarak değerlendiriyorsunuz birileri de kalkıp bedelini ödemek kaydı ile sizlere bir şeyler yapmaya kalkarsa sesinizi çıkarmayın. Herkes yaptığı işi adam gibi ve hakkaniyet ölçülerini gözeterek yapsın. Mutlu pazarlar.