Eğrisi-Büğrüsü!..

Hey gidi günler…

Denge Gazetesi"nden önce bir süre görsel basında da çalıştım…

Şimdi RAKS TV diyorum, makara olsun diye…

Ama o zamanlar AKS TV"ydi…

Allah selamet versin…

Güzel dostlarım, dostluklarım, anılarım oldu!..

Hepsine buradan selamlarımı, sevgilerimi iletiyorum…

(İsim isim verirsem başları ağrıyabilir!)

***

Çalıştığım TV kanalıyla, yerel bir kanal daha sonra birleşti…

Güya birleşince güçleneceklerdi…

Aralarına bir de yerel gazete kattılar…

Üç oldu…

Ama beklenen güç olamadı…

***

Birleşme mantığı elbette doğru…

Yapılar birleşince ortaya bir enerji çıkar…

Birlikten kuvvet doğar…

Oysa burada üç yapı bir araya geldi ama…

Sadece BİR"leştiler…

Üçken BİR oldular yani!..

Birleşmeye katılanlar yok oldu!

Üçün biri gibi

Birleşerek azalmanın, küçülmenin en güzel örneğidir bu olay!..

***

Elbette şartlar ve zorunluluklar da belirleyici oldu bu BİR"leşmede…

Neyse…

Kanalın en beğenilen dizisi…

Eğrisi-Doğrusu"ydu…

“Dizi” diyorum, çünkü artık diziye dönmüştü…

Birleşmeden önce bütün Samsun, Balkanlar ve Ortadoğu bu programa kilitlenirdi…

Şaka yaptığımı sanıyorsunuz ama değil…

Gerçi ben şaka yollu, Eğrisi-Büğrüsü diye isim takmıştım!..

Programın yapımcısı ve kadim dostum Şakir Gürel de bir canlı yayında, “Eğrisi-Doğrusu” diyeceğine, şaşırıp “Eğrisi-Büğrüsü” demişti…

Kendisi de çok gülmüştü bu duruma…

***

TV"deki bu programın fevk-i artsın diye az çaba harcamadım…

Maalesef Adnan Bahadır"ın katıldığı programlardan sonra, BİR"leşmenin ardından pek tat vermedi…

İzleyenler de danışıklı dövüş gibi yorumladığı için sevmedi, sevemedi…

Ne ettiysek Eğrisi-Büğrüsü"nü düzeltemedik!..

***

Uzun zamandır da izleyemiyorum… Son durumu nedir, onu da bilmiyorum…

Ama görünen o ki…Vaziyet kel!..

***

(Buraya kadar anlattıklarımı sakın unutmayın…)

***

Adamın biri benim yazıma yorum yazmış web sitesinden…

Söz konusu yazı bana ait..

Ama yorumu gazetenin patronuna ve Genel Yayın Yönetmeni Adnan Bahadır"a göndermiş…

Adnan Bahadır"ın sitede yayınlanan “Rejimi bekleyen tehlike” başlıklı yazısının altında görürsünüz bu yorumu…

Benim “Tek dişi kalmış canavar” başlıklı yazımı eleştiriyor…

Güya… Aklı sıra beni patrona şikayet ediyor… Kim olduğu belirsiz bu zat!..

***

Gayet güzel… Vatandaş, beğenmemiş yazıyı, eleştirmiş… Olabilir…

Bana "yobaz" diyor…

Okuyucu bu, sever de eleştirir de…

Demek ki, benden farklı düşünüyor…

Ne demişti şair:

“Kim okurdu, kim yazardı, bu düğümü kim çözerdi

 Koyun kurt ile gezerdi, fikir başka başka olmasa”

***

Ama bu eleştirinin benim yazıma değil de gazetenin sahibine yapılmasında bir anormallik yok mu?

Çünkü kimliği belirsiz kişi, (IP adresinden kurum kimliği belirlendi) beni ispiyonluyor aklı sıra…

Eğer bu eleştiri benim yazıma yapılsaydı, ben bile “Yahu, hakikaten eşeklik etmişiz, benim de imam hatipli çok yakın arkadaşlarım var. En azından onlara ayıp oldu. Nasıl böyle bir gaflete düşmüşüm” der, özür bile dileyebilirdim…

Özür dilemek insanı küçültmez… Önemli olan hatayı telafi etmek… Ortada bir hata varsa tabi…

***

Dinleyin şimdi…

Eğer DENGE, bir siyasi partinin Milli Gazetesi (!) olsaydı, bu eleştiri "cuk" otururdu…

Fakat şimdi hiç uymadı…

Ama durumun belirlenmesi açısından da çok iyi bir örnek oluşturduğunu kabul etmek gerek…

***

Maalesef Samsun"da berbat bir basın anlayışı var… Yukarıdaki zihniyet en açık örneğidir…

Ve bu düşünceye göre “Her gazete, sahibinin görüşlerini yazar ve yansıtır”

Bu anlayışı, bu mümtaz okuyucuların kafasına kim soktuysa onu bulup, dıbırından gıdıklamak lazım!..

Ki, kimin soktuğunu biz günlerdir size anlatmaya çalışıyoruz…

***

Sakat bir anlayıştır bu…

Gazeteci "sahibinin sesi" değildir, olamaz…

Ama eğer çalıştığınız yer gazete değil de bir dükkansa, elbette patronun istediğini yapmak zorundasınız…

Ben profesyonelim… İşim bu, ekmeğimi yazarak kazanıyorum…

Bir yandan da müteahhitlik, iş takipçiliği, emlakçılık yapacak halim yok!..

Bu nedenle bugüne kadar gazete zannedilen pek çok dükkanda çalıştım…

Ama “Neredesin” diye soranlara da “gazetedeyim” demedim, gırgırına bile olsa “Tükandayım” dedim…

***

Oysa burası Adnan Bahadır"ın dükkanı değil…

Denge Gazetesi"nin…

Samsun"daki diğer emsallerinden farkı da burada zaten…

***

(Tırışkadan Gen-Yay-Yön"ler ve kurdukları gazeteyi babalarının dükkanı zannedenler bu kısmı iyi okusun. Okuduktan sonra da “Bismillahirrahmanirrahim” diyerek, bir makas yardımıyla, itina ile kesip saklasınlar. İleride lazım olacak çünkü…)

***

(Sınavda bu kısımları soracam, iyi dinleyin)

Gazetenin sahibi olmaz, yöneticisi, olur!..

Gazetenin sahibi okuyucuları ile yazarlarıdır… Yönetici de yazarlara karışmaz…

Onun görevi bir moderatör gibi tartışmayı yönetmektir…

Yayın Yönetmeni, yazarla okuyucuyu buluşturur.

Köşe yazıları yorumdur… Yazarın yorumuna karışılmaz…

Haberlerin objektif ve tarafsız verilmesini sağlar, haberde ise kesinlikle yorum olmaz…

O yüzden temel sloganlardan biridir; “Haber kutsal, yorum hürdür” denir.

Orkestra şefi gibi muhabir kadrosunu yönetir, yönlendirir, önemli gördüğü konuların öne çıkmasını sağlar…

***

Bazı odaklar tarafından gazetenin yönlendirilmesine, kullanılmasına izin vermez…

Çünkü piyasa, gazete ve gazetecileri kullanmak için yırtınan, dört dönen yerli ve yabancı istihbaratçılar, provokatör ajanlar ve düzenbazlarla doludur…

Hatta basını yönlendirmeyi o kadar ileriye götürmüşlerdir ki…

Gazetecilik mesleğine sızmış, birkaç ayrı kimliğe sahip, geçmişi karanlık, Samsun"a nereden geldiği belli olmayan ama tarafımızdan bilinen isimler bile vardır!..

***

Denge Gazetesi Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Adnan Bahadır, bu işin okulunu bitirmedi…

Ama yıllardır masaların başında boşuna dirsek çürütenlere de nasıl yapılması gerektiğini uygulayarak öğretiyor…

***

Okuyucunun kafasında yer eden “Gazetenin sahibi arkadaşım, söylerim yazar, yazma dersem yazmaz” mantığının, sığlığının bittiği yerdir burası…

***

Bu gazete sizin…

Eleştirilerinizi bangır bangır yapacaksınız…

Ama kimsenin sesini kesmeye de çalışmayacaksınız…

Bu toplumun, farklı görüşlere rağmen, birbirine saygı göstererek bir arada yaşamaktan başka şansı yok…

Eğrisi-Doğrusu rumuzuyla yazan lalelere duyurulur!...