Yazıma başlamadan önce hafta sonu ebedi âleme yolcu ettiğimiz iki kıymetli ağabeyimize Mevla’dan rahmet diliyorum. 1984 yılında merhum Lütfi Göktaş’ı almak üzere oteline gittiğim Hasan Sandıkçı ağabeyle tanışmıştım. Samimi bir dava adamı olan Hasan Ağabey, kimsenin kalbini kırmayan, naif, latif ve samimi bir insandı. Aynı şekilde seksenli yılların başında tanıdığım Şükrü Karaca Ağabey de samimi bir müslüman ve hayırsever bir iş adamıydı. Bu insanlar Milli Görüş davasına inanan, samimi dava adamlarıydı. Rabbim her ikisine de rahmet eylesin, geride kalan ailelerine başsağlığı diliyorum. Rabbim günahlarını affetsin, mekânlarını cennet eylesin dedikten sonra konumuza girmek istiyorum. Her fırsatta belirttiğim gibi muhatabımız kim olursa olsun doğruların yanında, yanlışların da karşısında duracağız. Bugün iki konuya değinmek istiyorum. Bunlardan biri Atakum Belediyesinde özel kalem müdürü olarak atanan Erkan Sağlık’la ilgili yapılan tezviratlar, diğer konu ise Büyükşehir Belediyesinin yaptığı birkaç uygulama olacak. Olayları değerlendirirken kişilerin partisine, dünya görüşüne değil yapılan uygulamaların doğruluğuna ve yanlışlığına bakacağız.
Atakum Belediyesinde son on yılda görev yapan üç belediye başkanını ele aldığımızda Metin Burma iki kişiyi özel kalemden memur yapmış, İshak Taşçı dört kişiyi özel kalemden memur yapmış, Cemil Deveci de şu ana dek iki kişiyi özel kalemden memur yapmış. İshak Taşçı baz alındığında Cemil Deveci’nin görev süresini tamamlayıncaya kadar iki kişiyi daha özel kalemden memur yapma hakkına sahip olduğu ortaya çıkıyor. Bazı basın yayın organlarında bu olayı abartarak vermenin ne anlamı var onu da anlamış değilim. Özel kalem adı da üzerinde özel bir memuriyettir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da belediye başkanlarına görev süreleri içerisinde üç dört tane özel kalem üzerinden memur yapma hakkı veriyor. Bunu her belediye kullanıyor, kimisi hükümete olan yakınlığını kullanarak daha fazla atama yapıyor kimisi de gerek görmüyor. Atakum Belediyesi neredeyse her dönem başkan değiştirdiğinden her başkan kendisine ekip kurmuş, Cemil Başkan eski başkanların ekibiyle çalışmak zorunda kalmış, hâl böyle olunca da önemli görevlerde kendine yakın memurlar bulamadığından pek çok işini yapamaz hale gelmiştir. Bir başkan yönettiği belediyede istediğini yaptıramaz ise icraat yapamaz. Cemil Başkan’ın yapılan atamaları bu minvalde yaptığını unutmayalım. Azıcık empati yapıp olaylara doğru yerden bakacak okursak bu atamaların çok normal olduğunu da unutmayalım. Siyaset yapmak farklı bir şey doğruları konuşmak farklı bir şey. Sırf siyaset yapacağız diye eleştirmek doğru değildir. Bu konuyu burada keserek diğer konumuza geçmek istiyorum.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi meclisleri hem kamuoyunu bilgilendirmek hem de yerel basına destek vermek adına Cumhur İttifakı üyelerinin teklifi ve Millet İttifakı üyelerinin de desteğiyle oy birliği ile meclis kararlarının resmi ilan alan gazetelerde yayınlanmasına karar vermiş. Bu tebrik edilecek bir olay. Hem çok zor durumda olan yerel basına destek verilmiş oldu hem de kamuoyuna mecliste yaşanan her şey anlatılmış oldu. Aynı şey Samsun’da da uygulanabilir, ancak bırakın aynı şeyi Mustafa Demir başkan olana kadar Büyükşehir Belediyesinin yaptığı tüm resmi ihaleler yerel basında yayınlanırdı, Mustafa Demir başkan olduktan sonra bu uygulamaya son verdi. Bu durum çok yanlış bir durum. Basına kızmak farklı bir olay insanların ekmeği ile oynamak farklı bir olay. Resmi ihalelerin gazetelerde yayınlanması zorunluluktur, sırf birilerine kızıyorum diye nefsi davranmak çok yanlış bir uygulamadır. Allah için doğruyu söylemek gerekirse biz Vezir Hazretleriyle kanlı bıçaklı olmamıza rağmen adam resmi ihalelerin tamamını resmi ilan gazetelerin hepsinde yayınlatıyordu, biz de yayınlıyorduk. Doğru olanı da budur.
Geçmişte havada bulup tavada yiyen, hak etmedikleri halde belediyeleri milyonlarca lira söğüşleyen gazetelere biz de şiddetle karşıyız. Onların mamalarının kesilmesi sonucunda yaptıkları tezviratın yanlış olduğunu biz de söyledik. Tüyü başında bitmemiş yetimin hakkı olan paraların bazı ahlak fukarası gazetelere peşkeş çekilmesi elbette yanlıştı ama resmi ihalelerin resmi ilan alan gazetelerde yayınlanması kadar makul ve yasal bir uygulamayı kaldırmak ne hakkaniyet ölçülerine ne de insanlığa sığacak bir uygulama değildir. Yüce Kitabımızda da buyrulduğu gibi insanlara olan kinimiz bizleri haktan hukuktan ayırmamalı. O gazetelerde yüzlerce insan ekmek yiyor, o insanların ekmeği ile oynamak vebaldir. İstanbul ve İzmir’de belediye meclislerinin aldığı karar çok doğru ve alkışlanacak bir karardır. Aynı kararın Samsun’da da uygulanması temennisi ile sözlerime son vermek istiyorum. Allah’a emanet olunuz.