Doğru yapılandırılmış ve sürdürülebilir bir egzersiz programının obezite tedavisinin başarısını arttırdığının altını çizen Doç. Dr. Meral Küçük Yetgin, egzersizin verilen kiloların geri alınmasını önlemede koruyucu bir güç olduğuna da dikkat çekti. Doç. Dr. Meral Küçük Yetgin, doğru bilinen yanlışları ve yapmamız gerekenleri anlattı. Toplumun en önemli eksikliğinin fiziksel aktivite ve egzersiz arasındaki ayrımı yapamaması olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Meral Küçük Yetgin, “Fiziksel olarak aktif olmak obezitesi olsun ya da olmasın toplumun her kesiminden bireyin sağlık için sorumluluğudur. Türk toplumunun yaklaşık %75’i ne yazık ki fiziksel olarak aktif değil. Hareketsiz bir yaşam tarzı obeziteye neden olan en önemli faktörlerden birisidir. Ancak obeziteli bireylerin fiziksel olarak aktif olmanın yanı sıra yapılandırılmış bir egzersiz programını düzenli olarak takip etmeleri gereklidir.” şeklinde konuştu.
10.000 ADIM ATMA BİREYLERDE EGZERSİZ YAPMIŞ OLMA YANILGISINA YOL AÇIYOR
Sık yapılan yanlışlardan bir tanesinin, daha uzun süreli ve aşırı yüklenme içeren egzersizlerin daha faydalı olduğu inancıyla, bıktırıcı bir yoğunlukta egzersiz yapmak olduğunun altını çizen Doç. Dr. Meral Küçük Yetgin şöyle devam etti: “Önemli olan vücut yağını azaltırken kas kütlesini koruyan bir egzersiz modelini kişiye özel olarak, doğru şiddet, süre ve sıklıkta sürdürmek, gerektiğinde ise değiştirmektir. Son zamanlarda popüler olan günde 10.000 adım atma akımı bireylerde egzersiz yaptıkları yanılgısına yol açıyor. Günün sonunda bu hedefe ulaşmış olmak elbette fiziksel olarak aktif olunduğunun bir göstergesi ancak bunun yanında yapılandırılmış egzersiz yapmak da gerekli. Günde 10.000 adım atarak fiziksel olarak aktif olmanın yanında haftada 3-4 gün de 30 dakikada 3.000-3.500 adımla yürüyüşümüzü sağlık için gerekli seviye olan orta şiddetli egzersiz hedefine taşımış olmamız mümkün olacaktır.”
EGZERSİZ VE BESLENME DAVRANIŞIMIZI DEĞİŞTİREBİLMEK ELİMİZDE
Doç. Dr. Meral Küçük Yetgin, “Son araştırmalara göre dünya genelinde obezitenin nedenlerinden hareketsiz yaşam davranışının sağlıksız beslenme sorunlarının önüne geçtiğini gösteriyor. Bu durum Covid-19 pandemisi sürecindeki kısıtlılıklar nedeniyle daha da arttı. Fiziksel aktiviteye erişim imkanlarının geçmişe göre daha iyi durumda olmasına rağmen, insanların aktivite düzeyinin azalıyor olmasının üzerinde durulması gerekli. Ülkemizde bu sorun çocukluk çağında başlıyor. Eğitim sistemi içerisinde çocuklar bir spor programına ulaşma konusunda kısıtlı imkanlara sahip. Ailelerin spora bakış açısı da bunu etkiliyor. Spor kültürü yeterince olgunlaşmamış çocuklar geleceğin yetişkinleri olarak, hareketsiz toplumun alt yapısını oluşturuyorlar. Sağlıksız besinlere erişimin de eskiye oranla daha ucuz ve erişilebilir olması da hareketsiz yaşam tarzıyla birleştiğinde obezitenin iki nedeninin altyapısını oluşturuyor.
OBEZİTELİ BİREYLERİN EGZERSİZLERİNDE DOĞRU YÖNLENDİRİLMESİ ÇOK ÖNEMLİ
Obeziteli bireyin, tedavi sürecinde ilk temas ettiği sağlık profesyonelinin doğru yönlendirme yapmasının önemine vurgu yapan Egzersiz Uzmanı Doç. Dr. Meral Küçük Yetgin, sözlerine şöyle devam etti: “Obeziteli birey tedavi amaçlı, önce bir diyetisyene ya da bir egzersiz uzmanına danışmış olabilir. Böyle durumlarda bireyin mutlaka bir hekime yönlendirilerek, obezitesinin altında yatan nedenler sorgulanmalı, gerekli ise tıbbi tedavisinin düzenlenmesi sağlanmalı, sonrasında tedaviye destek olacak beslenme, psikolojik destek ve egzersiz müdahaleleri ele alınmalı. Obezite başlı başına egzersiz öncesinde kişi için kardiyovasküler bir risk faktörüdür. Bu sebeple birey egzersize başlamadan önce bu riskler bakımından değerlendirilmeli. Obezitesine eşlik eden ek hastalıkları varsa ele alınmalı. Öte yandan egzersiz kişiye özel olmalı. Bireyin öncelikle yapmaktan keyif alacağı bir egzersiz modeli, doğru süre, sıklık ve şiddette yapılandırılarak bireyin fiziksel uygunluk ve sağlık kazanımlarına göre gerektiğinde değiştirilmeli. Egzersiz yapmanın sadece kilo kaybetmeye katkısı yok. Aynı zamanda metabolik sağlık kazanımları da var. Obeziteli bireylerde en güvenli egzersiz yürüyüş yapmak. Yüzme, büyük beden kitle endeksine sahip bireylere tavsiye edilebilecek diğer bir egzersiz türüdür. Bu tür kardiyovasküler sistem üzerinde etkili egzersizleri haftada en az üç kez, en az 30 dakika, orta şiddetli bir tempoda yapmaları ya da haftada toplam en az 250 dakika süreli bir orta şiddetli egzersiz hedefine ulaşmaları gerekli. Ancak obezitesi olan bireylerin bunun gibi kardiyovasküler sistem üzerinde etkili egzersizlerin yanında kaslarına yönelik egzersizleri de ihmal etmemeleri gerekli. Bu amaçla pilates, lastik bant egzersizleri ya da ağırlık kaldırmak gibi direnç egzersizleri de haftada en az 2 gün olacak şekilde programa eklenmeli. Obeziteli bireylerde en etkili egzersiz modeli, aerobik ve direnç egzersizlerinin bu şekilde kombine edilmesidir. Egzersiz öncesi ısınma ve sonrası soğuma aşamaları kas ve tendonları korumak bakımından da ihmal edilmemelidir.”
EGZERSİZ OBEZİTE TEDAVİSİNDE GERİ KİLO ALIMINDA KORUYUCU BİR GÜÇ
Doç. Dr. Meral Küçük Yetgin, obezite tedavisi sonrası sağlıklı bir yaşam için egzersizin önemini vurgulayarak, sözlerini tamamladı: “Obezitenin tedavisi uzun süren, hatta yaşam boyu davranış değişikliği gerektiren bir süreçtir. Egzersiz yapma alışkanlığı edindikten sonra bunu sürdürmek sağlık kazanımlarını korumak için de gereklidir. Hali hazırda egzersiz yapan obeziteli birey, duraklama zamanlarında egzersiz modelinde yapılacak değişikliklerle kilo verme sürecini sürdürebilir. Ayrıca verilen kiloların geri alınmasını önlemek için de egzersiz önemli bir bileşendir. Egzersiz yapmak obezitenin önlenmesinde, obezitenin tedavisinde ve tedavi sonrası verilen kiloların geri alınmasında koruyucu bir güç olarak her zaman değerini korumaktadır.”