Dün size dedik ki, "Kaleme alması zor bir yazı. Çünkü Arka Oda'nın kapatıldığını açıklamak zorunda kaldığımız bir yazı. Öyle müflis tüccarın yaptığı türden "Kapatıyoruz" türünden değil yani." Sonra da ekledik; "Bazen ayrılmak, 'terk etmek' demek değildir. Bu köşenin sevgili ruhdaş okurlarının beni anlayacağını umuyorum. Biz Arka Odamızı zararlı güvelerden korumak için naftalinleyerek kapatmaya karar verdik." diye. Sağolsun çok sevgili okurlarım apar topar aradılar. "Ne oluyoruz?" diye. Aslında meramımı tam olarak anlatamamışım. Kabahat bende. Kabahatler Yasasına göre cezam neyse razıyım! Siz çok değerli hakem heyeti olan okurlarım huzurunda. Biz Arka Oda'yı kapatacağımızı duyurmak istedik o nedenle dünkü yazımızı yazdık. Aslında Arka Oda adını değiştirip, sayfamızın formatını biraz daha farklı yapmayı düşünmüştük, siz değerli okurlarım beni soru ve sevgi bombardımanına tuttu. Sağolun, var olun. Madem öyle bu sayfanın formatı, köşenin adı hakkında da yardımcı olun yine birlikte yapalım sayfamızı, köşemizi her ne ise.. Söz mü? Söz veriyor musunuz bana. El Altından Notlar göndercek misiniz? Bildikleriniz, gördüklerinizi, yaşadıklarınızı bana anlatacak, bize uçuracak mısınız? Eh öyleyse buyrun bakalım beraberliğimiz devam ediyor. Haydi sizden gelecek her şeyi bekliyorum. e-posta adresim; sevki_haber@hotmail.com., habercisevki@gmail.com
SATILIK AİLE HEKİMLİĞİ
Geçen gün okumuştum Arena Gazetesi'nde. Coşkun Özbek haberleştirmiş; Türkiye'nin en modern ve örnek aile sağlığı merkezi olan ve Sağlık Bakanı Akdağ tarafından da örnek seçilen Atakum Aile Sağlığı Merkezi satılıyor diye..
Aile hekimleri Dr. Hüseyin Nibat, Dr. Cemal Reşit Tellioğlu, Dr. Hakan Gün, Dr. Erhan Kabasakal, Dr. İlhan Kadri Kahveci ve Dr. Tekin Çelikcan tarafından satın alınan ve borçlanarak kendi yaptıkları yatırımla Türkiye'nin ve Samsun'un en donanımlı, çağdaş ve nitelikli Aile Sağlığı Merkezi haline getirilen Atakum Türk İş Aile Sağlığı Merkezi müşteri bekliyor. Satışın nedeni ise Sağlık Bakanlığı'nın son uygulamaları, artan iş yükü ve maliyetler. Merkezin doktorları da satışın ardından Aile Hekimliğinden de istifa etmeyi düşünüyorlarmış.
Hekimler, "Biz kamu görevi yaparken, giderlerimiz özel ticarethane anlayışı ile alınıyor. Kamuda çalışanların zorunlu mesleki sigortaları devlet tarafından ödenirken biz kendimiz ödüyoruz. Sınıflandırma adı altında getirilen sistemde Bakanlığın verdiği katkı ile devam edebilmek olanaksız. Bir üst sınıfa geçebilmek için akşamları ve hafta sonları da mesai yapmak gerekiyor. Bir günde baktığımız hasta sayısı 8090'ların üzerine çıkabiliyor. Bu uygulama ve ağır çalışma koşulları hastalara yararlı olunmasını engelliyor. Aile hekimliği sistemi hasta hekim arasında kurulan bir sağlık sistemi. Hastalarımız ile sürekli ve bire bir iletişimde olduğumuz için daha önce doktorlara söyleme fırsatı bulamadıkları birçok hastalıklarını ortaya çıkardık. Ancak iş yükünün artması bizim aile hekimliğinin gereğini yapmamızı olanaksız hale getirdi." diyorlarmış.
GÜNÜN ADAMI
Suavi Yasan. 93 yaşında. Yüksek İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi mezunu 1927'den bu yana Samsun'da yaşayıp İhracatçılık yapan Suavi Yasan, "Durum hiç de iyiye gitmiyor" diyor. Samsun'un en eski vergi mükellefi ünvanını elinde bulunduran ve haşhaş ihracatı yapan Suavi Yasan, "1944 yılında bütçe açık vermeye başlamıştı. Savaş, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de ekonominin dengelerini sarstı. Türkiye devalüasyonla da bu dönemde tanıştı. 1946 yılında, bütçe fazla vermesine rağmen ihracatı artırmak için devalüasyona gidildi. Ancak hedefe ulaşılamadı. Dış sermayeye açılma ve serbest piyasa ekonomisine geçiş dönemi 1950-1954 yıllarında başladı. 1951 yılında bütçe açık vermeye başladı ve bu durum 1963e kadar 12 yıl boyunca devam etti. Kore Savaşı nedeniyle dünya piyasasında hammadde fiyatlarını fırlattı. Kredili ithalat uygulamasına geçildi. Bunun sonucunda ticari nitelikli dış borçlar ödenemez hale geldi.1950li yıllarda uygulanan dışarıdan sermaye ithaline ayarlanmış serbestleşme programı 1958 krizini hazırladı' diye konuşuyor. Sabahın 08:00'inde geliyor işyerine. Sağlıklar diliyoruz biz de kendisine. Günün adamı seçerek.
KADINA ŞİDDET
Daha önce iki kez "Evden uzaklaştırma" cezası alan koca, eşinin üzerine kaynar su döküp yaraladığı iddiasıyla gözaltına alınmış. Sorgusunun ardından mahkemeye sevk edilen şüpheli, tutuklanmış. Nerede mi olmuş bu hadise? Elbette Samsun'da. İlkadım İlçesi'nde eşini dövdüğü iddiasıyla iki kez evden uzaklaştırma cezası alan koca, kararı ihlal edince cezaevini boyladı.İlkadım İlçesi Kadıköy Mahallesi'nde meydana gelen olayda, 1'nci ve 2'nci Aile Mahkemeleri tarafından 4 ay evden uzaklaştırma cezası alın 39 yaşındaki B.L., kararı ihlal ederek evine gitti. İddiaya göre R.L. ile tartışmaya başlayan B.L., eşinin saçını çekerek bıçakla tehdit etti. Daha sonra sobanın üzerindeki çaydanlıkta bulunan kaynar suyu eşinin üzerine döken koca, kayıplara karışmış. Sonra neyse yakalanmış tutuklanmış. Hani bir tarihlerde sormuştuk ya Samsun şiddetin başkenti mi oluyor diye? Sahi öyle mi oluyoruz?
ÇİNLİ FİLOZOFUN DENKLEMİ
(İnsan ) = (yemek) + (uyumak) + (para kazanmak için çalışmak)+ (Eğlenmek )
(Eşek ) = (yemek) + (uyumak)
Olduğuna göre ilk denklemde
(yemek + uyumak) yerine (Eşek) koyabiliriz.
(İnsan) = (Eşek) + (para kazanmak için çalışmak) + (Eğlenmek)
bu yeni denklemde her iki taraftan ( Eğlenmek ) çıkartılırsa:
(İnsan) - (Eğlenmek) = (Eşek) + (para kazanmak için çalışmak)
Sonuç:
Eğlenmesini bilmeyen insan, sadece para kazanmak için çalışan eşekten başka birşey değildir.
Çinli Filozof Chang Ying Yue'dan;
Her kim gün boyunca arı kadar aktif, bir boğa kadar güçlü, bir at kadar çalışkan olduğu halde, akşam olunca bir köpek kadar bitkin eve dönüyorsa; bir veterinere görünmelidir. Çünkü eşek olması, kuvvetle muhtemeldir..
(Teşekkürler Tamer Timurci)
YAPAMIYORUN
Büyüklerle ben yapamıyorum
çocuklar da almıyor beni oyunlarına
devlet dairesinde
yangından kurtarılmayacak
sıkışmış bir çekmece gibiyim
açılamıyorum sana
(Sunay Akın)
TREN
Nasıl da canı çekiyor adamın
Herhangi bir tren istasyonunda
Aşkı sırtlamış giden
Herhangi bir ayrılığı
Tam kalbinden bıçaklamayı!
(İsa Alper Alp)
VAR OLMAK
Var olmak mı, yok olmak mı, bütün sorun bu!
Düşüncemizin katlanması mı güzel,
Zalim kaderin yumruklarına, oklarına,
Yoksa diretip bela denizlerine karşı
........
KALEM SİZDE
Ay çiçeğini düşün.. Güneşe doğru eğilir. Fazla eğilmiş bir ay çiçeği ölmüş demektir. Servis yaparken şunu aklından çıkarma ki, sen bir köle değilsin. Hizmet büyük bir sanattır, tanrı en büyük hizmetkardır. İnsanlara hizmet verir ama insanların kölesi değildir, bunu aklından çıkarma.
(Bedih Can Kılıç)
****
KAYMAKAM!
Bektaşi'nin bir işi düşmüş, kaymakam beyi görmek istemiş. Odacı bırakmamış.Bektaşi demiş ki: - Biz onunla akraba oluruz!..
Kaymakam bunu işitince meraklanmış.
- Çağırın şunu!..
Bektaşi'yi makam odasına almışlar, Kaymakam biraz da kızgınlıkla sormuş:
- Nereden akraba oluyoruz?.
Bektaşi demiş ki: Sen şimdi kaymakamsın değil mi?..
- Evet..
- Sonra ne olacaksın?..
- Vali!..
- Sonra?..
- Hiç..
Baba Erenler:
- İyi ya, demiş, ben şimdiden hiçim!..