Gazetecilik mesleği objektif eleştiri ve gözlemleme mesleğidir. Olayları değerlendirirken cüzdanınıza değil vicdanınıza danışarak değerlendirme yapmak zorundasınız. Aksi halde vebal altında kalırsınız, toplumu da yanlış yönlendirmiş olursunuz. Gazeteci arkadaşlarla yeni bir 'Konuşulmayanlar' programı çektik. Arkadaşlarım benden farklı görüşlerini ortaya koydular ben de kendi düşüncelerimi ve kanaatlerimi söyleyerek güzel bir program icra ettik. Program yayına girdi, izlemenizi öneririm. Bu programda İlkadım Belediyesini değerlendirdik. Bir sonraki programda Büyükşehir Belediyesini değerlendireceğiz ve ardından diğer belediyeleri tek tek ele alacağız. Amacımız objektif olarak belediyelerle ilgili kamuoyunu bilgilendirmektir, bazılarının yaptığı gibi her gün bir belediyenin aleyhinde yazmak meslek ahlakımıza uymaz ancak eleştirilecek konular varsa onları da açık ve net bir biçimde eleştirmeden geçemeyiz. Gazeteci, belediye başkanının icraatlarını eleştirebilir buna kimse bir şey demez ama belediye başkanının seçimde vaadettiklerini ortaya koyup şunu vaadetti yapmadı, bunu vaadetti yapmadı şeklinde bir eleştirinin gazetecinin değil siyasetçilerin işi olduğunu da unutmayalım.
Meslektaşlarımla bu hafta yaptığımız programda İlkadım Belediyesini ele aldık. Arkadaşlar kendi düşüncelerini ortaya koydular, biz de İlkadım Belediyesinin kuruluşundan itibaren vakıf olduğumuz konulara teker teker değindik. Belediyedeki mafyavari yapılandırmalardan tutun da bu tür insanları ilk olarak İlkadım Belediyesine kim almış, daha sonra göreve gelen başkanlar ne yapmışlar tüm detayları ile ortaya koymaya çalıştık. Ancak bunu yaparken amacımızın topluma doğruları anlatmak olduğunun da altını çizmekte yarar var. Belediyelerin en önemli sorunlar görevdeki yanlış insanların yaptıkları yanlış işler ve ekonomik sıkıntılardır. Bu iki sorunu çözen başkanlar başarılı insanlardır, bu sorunları çözemeyenlerin ise ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar muvaffak olmaları mümkün değildir.
1994 yılında kurulan İlkadım Belediyesinde bu tür insanları alan kişiler öyle büyük vebal altına girmeleri nedeniyle Allah onları öyle cezalandırdı ki ekonomileri bitti, iş hayatları bitti, sosyal hayatları bitti; köylerde tavuk bakıcılığı yapıp yumurta satarak geçinmeye çalışmaktalar. O dönemin belediye başkanı olan Ahmet Okuyucu normalde bu tür adamlara prim verecek insan değildi ama yanında olan insanlara güvendiğinden o insanların hataları sonucunda bu tür insanlar belediyeye alındı. Okuyucu, işin farkına vardı ama iş işten geçmişti. Ondan sonraki dönemde gelen başkanların tamamı bu tür uygulamalara devam edince İlkadım Belediyesinde bu tür insanların sayısı çok arttı. Şimdi ise iş içerisinden çıkılmaz noktaya geldi. Bu saatten sonra bu yapılanmalara devletin el atmasından başka bir çare göremiyorum. Necattin Başkan’ın bu tür yapılanmaları sevmediğini biliyorum ancak gelinen noktada onun da yapabileceği çok fazla bir şey olmadığı kanaatindeyim. Bu yapılarla devlet topyekûn mücadele edip gereğini yapmalı.
Büyükşehir Belediyesinde bu tür yapılanmalar Vezir Hazretleri döneminde merhum Kayıkçıbaşı’nın icraatları sonucu olmuştu ama bu dönem Mustafa Başkan tamamını temizledi gibi bir durum var ortada. En azından benim gözlemlediğim durum bu. Zaten bu yapıların ilişkili olduğu basın yayın organlarının her Allah’ın günü Mustafa Başkan aleyhinde yayın yapmalarının nedenlerinden birisi de budur. Bunlar alışmışlar havada bulup tavada yemeye. Hak etmedikleri paraları alıp, tüyü başında bitmemiş yetimin hakkı olan vergilerin oluşturduğu bütçelerden milyonları götürmeye alışmış olan bu zavallılara Mustafa Başkan’ın yüz vermemiş olması bu şehir adına gerçekten sevindirici bir durumdur. Mustafa Başkan’ı destekleme nedenlerimden birisi de budur. Elbette onun da yanlışları var, eleştirilecek yönleri var. Gerektiğinde ben de hiç acımadan eleştiriyorum ama yaptığı güzel işleri de desteklemek zorundayız.
Şehrimizin en önemli sorunlarından birisi olan trafik sorununun oluşmasında başrolde oynayan otopark yetersizliğine getirilen çözümden tutun da Saathane Meydanının devamı niteliğindeki Atatürk Bulvarının köşesindeki yüksek katlı binanın kamulaştırılmasına varıncaya dek yapılan güzel icraatlara destek olmanın bu şehir adına hepimizin görevi olduğunu unutmayalım. Elbette başkanların yanlış icraatlarının tamamını eleştireceğiz ama siyasetçilere düşen görevi değil, gazetecilere düşen görevi yapacağız. Başkanların seçim vaatlerini eleştirmek siyasetçilerin işidir, gazetecilerin değil. Kaldı ki her yerde siyasetçilerin seçimlerde yaptıkları vaatlerle ilgili sıkıntılar var, bizim işimiz bunlarla ilgilenmek değil yapılan icraatlardaki yanlışları ve doğruları toplumla paylaşmaktır. Sanırım matlup hasıl oldu, bugünlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla.