Bizi mi eleştiriyorsunuz. Ne yapmadık ki sizin için?' demek yerine eleştirilerin dinlenmesi gerektiğini istedi. Hz. Ebubekir'den bir rivayet anlatan Arınç, "O, mükemmel insan, Peygamberimizin (sas) dostu, her şeyini ona feda etmiş bir insan. Cömertliğin sembolü. Bizim adam derdi ki 'aman boyu da amma uzunmuş'. Bu gerçektir. Mutlaka eleştirecek bir şey bulur insanlar. Hazreti Ebubekir gibi bir adama ya boyu da ama uzunmuş, uzun adam der. Kısası var uzunu var benim gibi orta boylusu da var. Bir şey bulacak ki adam eleştirsin ancak onunla tatmin oluyor. Adamı asıp kesecek halimiz yok. Bir kısmına bakarsın güler geçersin. Bir kısmına cevap verirsin. 'Sen konuş, ben dinleyeyim', 'ben konuşayım, sen dinle' olursa kavga olmaz. Çünkü eleştirisine kulak asmazsan, sözünü dinlemezsen, sözünü kesmeye çalışırsan. Birikir birikir Türkiye yönetilemez hale gelir." dedi. Hükümet olarak israfa karşı yeteri kadar mücadele edemediklerini belirten Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, devletin kendi içindeki israfa baktığında yüreğinin sızladığını vurguladı.
Seçim bölgesi Bursa'da, Müstakil Sanayici İşadamları Derneği'nin (MÜSİAD) yeni hizmet binasının açılış törenine katılan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gündemdeki konuları değerlendirdi. Yoğun bir katılımın olduğu toplantıda bazı milletvekilleri protokolde ikinci sıraya oturmak zorunda kaldı. Törene çok sayıda AK Parti'li milletvekili ile MÜSİAD Genel Başkanı Nail Opak da katıldı. AK Parti'den istifa eden Kütahya Bağımsız Milletvekili İdris Bal'ın kurduğu Demokratik Gelişim Partisi'ni eleştiren Arınç, şunları kaydetti: "Bu gariplerden bir tanesinin de geçtiğimiz günlerde kuruldu. İnsanlar illa ki parti kurmaya mecburmuş gibi. Ama zannediyorum ki benimde ismimden bahsedilsin, beni de her gün birileri konuşsun merakı ile bir parti kurdu. Türkiye'de öyle garip isimli partiler var ki internete girin sizde şaşıracaksınız. Sadece Meclis içindekiler veya seçime katılma hakkını elde eden 18 parti yok. 104 tane parti var. Bir kısmı marti bir kısmı parti. Bu yeni kurulan parti basın toplantısı yapıyor beyefendi. Kırmızı koltukların hepsi bomboş bir kişi var. O da bence Anadolu Ajansı'nın muhabiridir. Oraya gitmek mecburiyetindedir. Öbürleri de hiç birisi yeni kurulmuş bir partinin genel başkanı ne söyleyecek diye merak edip gitmemiş."
"İSRAFA KARŞI YETERİNCE MÜCADELE EDEMİYORUZ"
Hükümet olarak israfa karşı yeteri kadar mücadele edemediklerini belirten Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, devletin kendi içindeki israfa baktığında yüreğinin sızladığını dile getirdi. TBMM Başkanlığı döneminde israfı önleme noktasında adeta deliye döndüğünü vurgulayan Bülent Arınç, şöyle devam etti: "Boş yere akan sudan bile biz sorumluyuz. Ben önümdeki mektup yazılı kağıdın arkasını teksir olarak kullanırdım. Alıştırma, ödev yapardım. Ama kocaman kocaman ruloları çöp sepetine atan, bununla birlikte pek çok şeyi israf eden bir bürokrasi de kağıt fabrikası açsanız yetişemezsiniz. O yüzden her işinizde, taşıtından tutun binasına varıncaya kadar israf edilmemeli. Bazı kamu kurumlarının ödediği aylık veya yıllık kira ücretlerini duydukça ben hükümetin içerisindeki bir bakan olmama rağmen üzülüyorum. Utanıyorum. İsraf olmamalı. Allah israf edenleri sevmez. Bundan daha büyük bir imtihan olamaz. Böyle bir adamı ben ne yapayım. Bunu düşünerek yiyeceksin içeceksin. Ekmeğin kırıntısını bile israf etmeyeceksin. Ben, sofrada tabakları dahi sünnetliyorum ve bu yüzden kilo da aldım. Açık büfeler rezalet. Dünyada ve Türkiye'de bu yiyeceklere ulaşamayan insanlar var. İsrafla mücadele edeceğiz. Lüks hayat özlemini bu ülkenin çocuklarına yerleştirmeye çalışanlar var. Bu gerçek dünya değil. Bu bir algı, sanal alem. Ama nice genç kızlar, erkekler böyle bir lüks hayatı olması için evlerinden bile kaçıyor. İşin psikolojik boyutu var. Reel ekonomide mutlaka tasarrufçu olmalıyız."
"HZ. EBUBEKİR'İ ELEŞTİRMİŞLER"
Bir ülkede demokrasinin var olması için muhalefetin olması gerektiğinin önemine dikkat çeken Başbakan Yardımcısı Arınç, "Bir ülkede muhalefet varsa demokrasi olur. Bizim muhalefetimizde bu ne küçük görelim ne de alay edelim. Onların söyledikleri, yaptıkları yanlış olabilir. 'Ama muhalefet var ki biz de iktidardayız. Ve bu ülke demokrasi ile yönetiliyor' diyebilmemiz lazım. Eleştiriler olmalıdır. Eleştiri olmazsa, demokrasi de istikrar da olmaz. Biz de şöyle bir kanaat var. '12 senedir gecemizi, gündüzümüze kattık. Gözünüze, dizinize dursun. Bizi mi eleştiriyorsunuz. Ne yapmadık ki sizin için? Bu yollar, hastaneler, üniversiteler sizin için değil mi?' Evet bunların hepsi milletimiz için. Muhalefette bu köprülerden geçiyor, onlarda bu üniversitelerde okuyor, Marmaray'a binip karşıya geçiyor. Eleştiri insanın doğasında var. Bazı insanlar bilerek eleştirir, bazılarının damarında vardır. Bir büyüğümüz derdi ki 'bu adam eleştirmeden duramaz'. 'Mesela' derdim. 'Mesela bu kapıdan Hazreti Ebubekir girse. O mükemmel insan, Peygamberimizin dostu, her şeyini ona feda etmiş bir insan. Cömertliğin sembolü. Bizim adam derdi ki 'aman boyu da amma uzunmuş'. Bu gerçektir. Mutlaka eleştirecek bir şey bulur insanlar. Hazreti Ebubekir gibi bir adama ya boyu da ama uzunmuş, uzun adam der. Kısası var uzunu var benim gibi orta boylusu da var. Bir şey bulacak ki adam eleştirsin ancak onunla tatmin oluyor. Adamı asıp kesecek halimiz yok. Bir kısmına bakarsın güler geçersin. Bir kısmına cevap verirsin. Bir kısmı da doğrudur sen farkında değilsin. Bakarsın 'Adam ne kadar doğru söylüyor. Benim bir yanlışımı ortaya koydu. Kendime çeki düzen vereyim' dersin. Ama 'kimse beni eleştirmesin' diye bas bas bağırmaya gerek yok. İnsanlar böyle birbirlerini daha iyi tanıyabilecektir." diye konuştu.
"BIRAK KONUŞSUN, ELEŞTİRİLERE KULAK ASMAZSAK YÖNETİLEMEZ ÜLKE HALİNE DÖNERİZ"
Başbakan yardımcısı Arınç, konuşmasını şöyle tamamladı: "Sen konuş ben dinleyeyim, ben konuşayım sen dinle olursa kavga olmaz. Kesin kes 'Olmaz hiç kimse bunları böyle konuşamaz' dersen işin sonu kötü olur be kardeşim. Bırak adam konuşsun, açılsın. Doğru yapıyorsan karşılığını ver. Yanlışsa düzelt. Bir kısmında saçma sapan şeyler olur güler geçersin. İnsanlar çeşit çeşittir. 76 milyon insan, 76 milyon karakter. O zaman bu ülkeyi iyi yönetebileceğiz. Çünkü eleştirisine kulak asmazsan, sözünü dinlemezsen, sözünü kesmeye çalışırsan. Birikir birikir Türkiye yönetilemez hale gelir. Çünkü sokaklara çıkarlar. Konuşmanın ötesinde kötü şeyler yapmaya başlarlar. Onlarla baş etmek de giderek zorlaşır. 'Konuşsunda açılsın adamlar, ne cevherler biliyorlarmış dinleyelim' diyeceksiniz. Görüşmekten, dinlemekten, eleştirilmekten korkmayalım. Çünkü biz güçlü insanlarız. 12 sene Türkiye'yi tek başına yönetmek demek altın ödül almak demek. MÜSİAD'ın çalışmaları her türlü övgüye değer. Eskiden ekonomik değerlendirmeler konusunda MÜSİAD'ın sözünün dinlenmediğini fakat TÜSİAD'ın hükümetlerle birlikte yapılan toplantılarda yer aldığını hep birlikte gördük."