Günümüz koşullarında artık engelliliğin önleminin alınmasının
imkânlarını konuşur olduk. Tabii ki bu anlamdaki çalışmalarda biz
ebeveynlere de çok iş düşüyor. Kim ister çocuğunun engelli olmasını?
Hiç kimse istemez tabii ki de. Fakat bu konudaki çalışmalara önem vermeliyiz her şeyde olduğu gibi çocuklarımızı nasıl biraz daha sağlıklı ve mutlu yaşatabilirizin hesaplarını yapmalıyız. Belki de çok basit! Yapmamız gerekeni yapmalıyızdır! Bilmiyorum ama kaçımız dört beş yaşındaki bebeklerimizi sağlıklı olabilmesi için bir göz muayenesi, kulak veya ortopedi muayenesi yaptırdık? Her hangi problem ile karşılaşmadan her şeyde olduğu gibi erken teşhis yapılması engelli olmamanın yüzdesini daha da arttıracağı gibi yaşam kalitesini de biraz daha artıracaktır. İhmalimiz yüzünden hem et ve tırnak gibi olduğumuz biricik çocuğumuzun yaşamını zorlaştırıyoruz hem de kendi hatamız yüzünden basit bir tedavi ile düzeltilebilecek sorunu sonradan tedavisi mümkün olmayacak engellilikle sonuçlanan bir vicdan azabına çeviriyoruz. Şimdi biraz da şöyle tanımlayalım engelliliği. Engellilik özgür olamamaktır. Engelli olan bir birey kendi düşüncelerini ve yapmak istediklerini tek başına bir sonuca bağlayamaz. Kim ne düşünür bilmiyorum ama ağlamayan çocuğa meme vermezler deyimi bizlerde yerleşik bir olgu! Çünkü görme, konuşma ve işitme organlarımızın görünür bir biçimde tam ve eksiksiz çalışıp çalışmadığı 45 yaşından sonra tam olarak anlaşılıyor. Oysa bu yaştan önce bilimsel olarak teşhis ederek çocuğumuzun hayatında oluşabilecek tüm engelleri kaldırabiliriz de.
Yurdumuz insanının %14'ünün engelli olduğunu düşünürsek bu tezimin ne kadar doğru olduğu anlaşılacaktır gibime geliyor. Engelliliğin önüne geçmek günümüz koşullarında artık çok kolay. Düşünebiliyor musunuz sadece erken teşhis yapmak, çocuklarımızın gelecekte önüne çıkacak olan engellerden, bizi de vicdan azabından kurtaracak. En azından bize keşke lafını kullandırmayacak! Bugünkü yazımda aslında dünya genelinde yapılan ama yurdumda ihmal edilen bir konuyu ele alıyorum. Bakın işte yukarıda da belirttiğim gibi yurdumuz nüfusunun en az %14'ü engelli demiştim. Bu sayı küçümsenmeyecek kadar fazla. Bu yüzdeyi azaltmanın elimizde olduğunu düşünsenize! Bu yüzdeyi azaltmak bize çok yakınken neden yapılması gerekeni yapmıyoruz! Geleceği yönetmek gençlerimize düşüyor. Bize düşen görev de geleceğe sağlıklı bireyler yetiştirmek. Haydi, Türkiye gençlerimize engelsiz bir hayat, engelsiz bir hayat içinde sağlıklı yarınlar verelim.
Bugünkü yazıma da son verirken hepinize mutlu günler ve engelsiz yarınlar diliyorum. Saygı ve sevgilerimle.